Değerli Dostlar, Sevgili Okuyucularım, bugün yazıma beni yürekten yaralayan, çokça üzen bir haberle başlayacağım, izninizle.

Gerçek bir Diyarbekirli, kadim bir Dost, güzel bir insan, bana göre adam gibi adam sevgili kardeşim İsmail Keresteci yakalandığı o illet hastalıktan kurtulamayarak; bize el sallamaya, veda bile etmeye fırsat bulamadan geçtiğimiz Salı günü aramızdan ayrıldı. Bir süre sonra bizim de gideceğimiz yere gitti. Erken gidişi de iyi bir insan oluşundandı. Bize yer ayırmaya gitti. Güle güle İsmail. Yerin aydınlık olsun Keresteci kardeşim.

O da benim gibi kara göz bir arkadaştı. Aynen benim gibi Nazım gibi düşünüyordu. Birlikte söylediğimiz oldu Nazım’ın şu iki cümlesini:

“Ve dövüşebilirim; doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey ve herkes için. Yaşım başım buna engel değil.”

Uğurlar ola kardaş, yolun bizim de bir zaman sonra revan olacağımız yol. Tesellim bu…

Mekanını; güneşin kızıl ışıkları ısıtsın, aydınlatsın, İsmail…

                                &

Diyorsunuz ki “Türkiye güncelini yazmıyorsun.

Bir Diyarbekirdir tutturmuşsunuz.”

Bunu herkes bilsin ki

Ben Diyarbekir’e ve sorunlarına güneş olmaya doğmuşam. Ölene kadar aydınlatacağam. Ben öldükten sonra dilerim görevi birileri devralır…

                               &

Yaz yaz diyorsunuz, hangisini yazayım ki. Kim dinliyor ki.

Haydi birazını yazayım;

Dünyada benzeri ender bulunan Salda Gölü'nde millet bahçesi yapılacakmış.

Bölgenin oksijen deposu olarak bilinen Kaz Dağları'nda siyanürle altın aranacakmış.

 Çanakkale Atikhisar Barajı havzası ile Munzur Dağları'nın tümü maden arama bölgesi olacakmış.

Her yerinden altın fışkırsa bile o dağların bir zerre toprağına değer mi?.

Hele insanları dünyaya bedel…

Ne yazık ki;  iktidarca satılan, talan edilen, peşkeş çekilen ve yok edilen yüzlerce benzeri yer var.

Ülkenin bütün zenginlikleri yok edildi, geri kalanların da başına neler gelecek belli değil.

Böyle giderse, yakın gelecekte Türkiye yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkar.

Utanç verici bir durum ama her konuda olduğu gibi herkes ‘Aman bana ne' modunda.

Sanki çocuklar, torunlar ve onların da çocukları değil.

Yetmedi;

Daha neler yapıyoruz hadi yazayım;

Ülkeyi yok etme yolunda ‘şevkle-azimle' ilerliyoruz.

Tarımı ve hayvancılığı yok ettik yerli tohumu yasakladık, GDO'lu besinleri halka kakaladık, yiyeceğimiz içeceğimizi kimyasallaştırdık ve daha neler neler!..

Örneğin kendi kültürel tercih ve dinsel ideolojilere uygun olarak toplumu İslamlaştırmak için eğitimi bağnazlaştırdık ve bunun için tarikat ve şeyhlere sınırsız destek verdik…

Böyle üzüle dururken, Can Dost Ahmet Arif’in şu sözleri aklıma geldi. Size de aktarayım istedim.

“Çiçek gibi insanların kalbini kerdeniz (kırmak, germek, çekip uzatmak), bahçeleriniz bahar görmesin.”

Hadi yazdım işte sanki dinleyen var. Diyarbekir’in sıkıntılarına çok kulak verdiler de…

                                    &

Ve yine Diyarbekir’den güzel bir ses;

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’dan:

“Bizim için insan ne kadar değerliyse, doğa ve doğayı oluşturan canlı-cansız tüm varlıklar da aynı derecede değerlidir. Bu olayla ilgili tarafımızdan kaynaklanan en ufak bir hatanın dahi sorumlularını açığa çıkaracağımızı ifade etmek isterim.”

                                  &

Sıra haftanın öğüdünde…

Kirveme öğütler;

Kötülük nedir bilir misin Kirvem;

Kötülüğün en alası;

Bölgede onlarca ana, baba; çocuklarından bir parça arıyorlar hala. Ana babalara evlatlarının cenazesini aratmak, gözyaşı dökecekleri bir mezar taşını esirgemektir.

                               &

Güzel bir hafta dileğiyle

Dostça kalın.

Anzele, büyük bir Balıklıgöl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

SURİÇİ DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GETİRİLSİN.

ŞEHRİN ESKİ STADI, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.

Daha da önemlisi,

SUR İÇİNDE, YAKILIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGUN VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.