<p> </p><p>Trajik bir öyküdür Diyarbakır’ın “Dünya Mirası Listesi”ndeki iki tarihi mekanın öyküsü. Sur’lardan başlayalım önce. Dünyada Çin Seddi’nden sonra en uzun yapıya sahip kale diye bilinir. Çin Seddi 7.5 km., Diyarbakır Surları 5.7 km.’dir. Mimari yapısı bakımından ise dünyada eşi ve benzeri yoktur. Adından da anlaşılacağı üzere Çin’deki sadece seddir. Bazalt taşları yan yana ve üst üste dizili haldedir. İçinde yaşam alanları yoktur. Oysa Diyarbakır Surları’nın mimarı yapısı farklıdır. İlk yerleşen medeniyetler, bu kalelerin içinde yaşam alanı oluşturmuş, burada ikamet etmişlerdir.</p><p>Bir sincabın yere basmadan ağaçtan ağaca sıçrayarak kent etrafında gezdiği ormanlık alan da Hevsel Bahçeleri’dir. Bu tarihi mirasımız her ne kadar betonlaşmaya yenik düşse de yine de kentin akciğeri ve oksijen merkezidir.</p><p>Geçmişi M.Ö. binlerce yıl öncesine dayanan Sur ve Hevsel Bahçeleri, 2015’te Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nce (UNESCO) “Dünya Mirası Listesi”ne alınmıştı. Aynı yıl sokak savaşlarının yaşandığı Sur’daki onlarca SİT alanı yıkıma uğramış; enkaza dönen tarihi yapıların büyük bir bölümü, Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi’nin hemen dibinde açılan dev alana; yani Hevsel Bahçeleri’nin bağrında açılan çukura gömülmüştü. İki tarihi miras bu vesileyle yek vücutta buluşmuştu.</p><p>Sur olayları döneminde UNESCO ve Türkiye’deki çevre örgütleri, Diyarbakır halkının nezdinde başarı sınavından geçemedi. O dönem bombalara, kurşunlara ve hendek savaşlarına direnen Diyarbakır Surları, artık yorgun ve bitkin. Geçen hafta Ben u Sen’in bir bölümü yağmur taneciklerinden döküldü.</p><p>Sur, artık bedenine ağır geliyor.</p><p>Bu sessiz feryadını duyun artık.</p><p>Ona sahip çıkın!</p><p>Kültür Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Belediyeler, ilgili STK’lar, neredesiniz?</p><p>Hele Diyarbakır’a uzak olan UNESCO!</p><p>Daha ne kadar “üç maymun”u oynayacaksın!</p><p>Listene dahil ettiğin Diyarbakır Surları’na artık sahip çık…</p><p>Nice medeniyetlere kapısını açmış Diyarbakır halkı; Sur’umuza sahip çıkalım…</p><p>Geç kalınırsa Sur’un tabutunun ağırlığı hepimizin bedenine ağır gelebilir…</p><p>Bu kez Hevsel’in bağrı da kalbi de kaldıramaz bu ağır yükü...</p>