Bazen insanların eline tarihe geçme fırsatı doğar.

Hele bu tarihi kadim bir şehir ise.

Hele bu fırsat her tarafı tarih fışkıran bir kent ise.

O kent ki 33 medeniyete analık yapmış ise.

Hele bir kent ki Türkiye’nin tek peygamberler şehri ise.

O kent ki bağrında yüzü aşkın sahabeyi barındırıyorsa.

Hele o kent ki topraklarında dört dini, onlarca dili, her dinden bir o kadar mezhebi günümüze taşımışsa.

O kent ki nehirse nehir, alsana Dicle, dağsa dağ, alsana Karacadağ, meyve ve sebzeyse alsana Hevsel Bahçeleri demişse…

Bu kentte tarihe geçmek bu kadar kolaylaşmışken ilgisiz kalmak kanımca büyük bir eksiklik olur.

Sayın Valim sözüm size. Hasan Basri Güzeloğlun’a. Ki aynı zamanda bu kadim kentin vekâleten de olsa Büyükşehir Belediye Başkanısınız. Gelin bu fırsatı kendi adınıza Diyarebekir tarihine geçmek, Diyarbekir için de turizme yeni bir kapı açmak yolunun yapılmasına başlayalım.

Bir teklifim var Size Sayın Valim; gelin bu dönemde Diyarbekir bir MİNİAAMİD ‘e ulaşsın.

Bunu nerden mi çıkardım. Hemen söyleyeyim. Bir Facebook sayfasında burçların küçültülmüş maketi yapılıyor haberini okudum.

Aklıma İstanbul’daki MİNİATÜRK geldi. Çok beğenmiştim. Bende şafak atmıştı. Neden tarih dolu Diyarbekir’de bir MİNİAAMİD yapılmasın demiştim.

Miniatürk’ü gezerken bir eksiklik içime dokunmuştu. Çünkü Ulu Camii vardı ancak içinde bulunan dünyada yalnızca bir eşi olan GÜNEŞ SAATİ yoktu. Hemen Miniatürk’ün sorumlusunu aradım buldum ve gazeteci olduğumu söyledim.

Ulu Camii yapmışsınız ama o tarihi eşsiz güneş saatini avlusuna koymamışsınız. Bu büyük bir eksiklik… Giderme yoluna gidin lütfen. Yoksa ben gazetemde bu eksikliği yazacak ve kınayacağım, dedim.

Anlayışla karşıladılar. “Bize bir hafta izin verin. Kesinlikle sözünü ettiğiniz saati yerine koyacağız.”  dediler.

Ve gerçekten söz konusu günde gittim. O eşsiz güneş saatinin maketini tam da yerine koymuşlardı. Gittim ilgililere teşekkür ettim.

Şimdi konumuza dönelim.

Sayın Valim, Sizi 17-21 Haziran’da Diyarbakır’da düzenlenen ve Türkiye’de kazı ve araştırma çalışmaları yürüten ve ABD, İtalya, Almanya, Kanada, İngiltere, Avusturya, İsviçre, Belçika, Fransa ve Japonya’dan yaklaşık 60 bilim insanının ağırlandığı 41. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumda dinlemiştim. Kâğıtsız okudunuz. Mükemmel bir diksiyonunuz var. Bu ancak sanatı sevmekle olur. Hasan Basri Güzeloğlu’nun kesinlikle sanatı seven biridir dedim.

Ben de emekli edebiyat öğretmeniyim. Şiir yazarım. Bir Diyarbekir sevdalısıyım. Diyarbekir içinse zülf-i yare dokunurum yazılarımda.

Gelin Siz sanatı seven Sayın Valim Diyarbekir Tarihine geçmeye çaba gösterelim.

“Fırsat çıkmadıkça, kabiliyetler pek az işe yarar.” Napoleon Bonaparte

Fesih Gündoğar adlı kardeşimiz burçları 25 defa ki bence çok küçük olur- küçültülmüş maketini yapıyor. Bu işi bir program altına alalım. Sizin başkanlığınızda; bilen, kariyerli kişilerden bir komite kuralım. Ne olursunuz MİNİAAMİD’i Diyarbekir’de var edelim. Evet derseniz hiçbir talebim olmadan bir Diyarbekir sevdalısı olarak gelir gecemi gündüzüme katarım.

Ne olur, iş olmaz demeyin. Diyarbekirlilerin gönlünde yer edin.

Devam edeceğim.

Sıra haftanın öğüdünde…

Kirveme öğütler;

Kirvem, “Şu içinde bulunduğun tek anlık ömrünü fırsat bil ve onunla meşgul ol. Ne geçmişe üzül ne gelecekten kork.” Mevlana

Güzel bir hafta dileğiyle

Dostça kalın.

DİYARBEKİRE BİR MİNİAAMED YAKIŞIR

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

SURİÇİ DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GETİRİLSİN.

ŞEHRİN ESKİ STADI, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.

Daha da önemlisi,

SUR İÇİNDE, YAKILIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGUN VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaraları’nı ve Bırkleyn Mağaraları’nı koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.