Hasta düştüm gurbet elde,

Vallah su verenim yoktur,

Sılada annemin babamın haberi yoktur,

Gönder beni sılama vala gurbette kimsem yoktur,

Yetiş anam imdada valla bu yar beni harap etti,

Valla doktorlar bana dedi,

Dön artık çaren yoktur, (aman anam garip anam)

Sağdan sola dönemem vala ızdırabım pek çoktur,

Yetiş anam imdada valla bu yar beni harap etti,

Anam anam garip anam,

Fuar bitti ben yorgan döşek hastalandım.

Dayanamıyorum Diyarbekir'in üzüntüsüne. Daha yeni yeni ayaklanıyorum. Yattığım zaman içinde hep bu türküyü mırıldandım. Niye böyle düşünüyorsun diyerek eşim gönül koydu. Ma biraz laf dinleyeydin. Sana o kadar fuarda kazağını çıkarma dedim. Kime sölisen ki... Bunlar erkektir ya. Onlara bişe olmaz diyerek söylendi. Kızım biraz kendine dikkat etseydin diyerek sitem etti bana.

Ne bileyim işte o dayanılmaz ağrılar içinde bu türkü düştü dilime.

Halbuki ben bu türküyü gençliğimde Keçi Burcu’nun üzerinde söylerdim. Gençtim sesim de fena değildi o zaman. Dinleyenim de vardı. Ama şimdi nerde...

Fuardan söz edip yine üzülmek istemiyorum. Ama aklımdan da çıkmıyor.

Nerede o eski fuarlardaki Diyarbekir standları...

Nerede o oyun ekipleri, nerede o Diyarbekir türküleri, yemekleri, gümüşleri, sahanları...

Nerede Celal Güzelsesler, nerede Bedri Ayseli, nerede İbrahim Macit, nerede o eyvan topluluğu. Nerede Azize Gürses...

Ben acımı unutmuş, bunları düşünürken kızım hele baba "Fincanın etrafı yeşil" türküsünü söyle. Hemde sesin ona iyi gidiyor, demez mi.

Kıramam kızımı. Acılarımı bu türküyle unutmaya çalıştım.

"Fincanın etrafı sarı,

Ben ağlaram zarı zarı...

                                 &

Not: "Nerde O Eski Fuarlar" başlıklı yazıma gönülden katılanlara, görüş bildirenlere, beğenenlere, hatta bilmeden de olsa eleştirenlere çok teşekkür ediyorum. Diyarbekir başımızın üstünden inmesin diyorum. Diyarbekirliyim diyerek yetinmeyelim. Çünkü Diyarbekirli olmak bir sorumluluktur.                 

                                &

Vala kirvem sana öğüt verecek takatim bile yok. Ancak vaz geçmekle olmaz biliyorum. Çünkü sen her görüştüğümde öğütlerin bana ışık tutuyor diyorsun. Seni karanlıkta bırakmayayım.

Kirveme öğütler,

Kirvem; “Niceleri geldi, neler istediler, sonunda dünyayı bırakıp gittiler.

Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.”

Ömer Hayyam

Bu öğüt de siz Diyarbekir severlere, 

ÇARESİZ

Söyleye söyleye

Başımda kalmadı saç.

Diyarbekir çaresiz,

Diyarbekir hizmete aç.

Diyarbekir dertli,

Diyarbekir be ilaç. 

RECEP YILMAZ

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

2021 yılı  DİYARBEKİR YILI olsun. 

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Suriçi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski stadı, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına

uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.