<p>Günümüzde hızla betonlaşan bir Diyarbakır var. Ekonomik krize rağmen geçen yıllara oranla çok fazlaca olmasa da hemen hemen her semtte yükselen binaları görmek mümkün. Yeşil alan neredeyse yok. Her yer gri yapılarla çevrili. İşe giderken, çarşıda gezinirken, eve gelirken… Yetmezmiş gibi okulda bile sadece gökyüzünü görür oldu çocuklar.</p><p>Dikkatinizi çekti mi bilmem ama uzun yıllar ayrı kaldığım memleketime dönünce dikkatimi çeken tek şey cezaevlerini andıran okul duvarları olmuştu. Okuduğum dönemde Ziya Gökalp Lisesi’nin sadece bir metrelik betonu, yarım metre de demir korkulukları vardı sadece. Tek sıra halinde tüm okulu çevreleyen dizili akasya ağaçlarının mis kokusu, nefes aldırıyordu teneffüs saatlerinde.</p><p>Şimdi aradan 27 yıl geçmiş. Akasya ağaçları tek tük kalmış, bir metrelik beton üç metreye çıkmış, üstüne bir metre boyunda demir levhalar, onun üstüne de bir metrelik demir kazıklar yerleştirilmiş. Bir eğitim yuvasına yakışmayan, öğrencilerin psikolojisini olumsuz etkileyen bu görüntüler, “Burası okul mu, yoksa kaçmasınlar diye özel tedbirlerin alındığı özel bir hapishane mi?” dedirtiyor insana.</p><p>21’nci yüzyılın ilk çeyreğinde mantar gibi çoğalan özel eğitim kurumlarına bakalım. Sosyal alanları daha fazla, bu alanlarda toprak ve yeşillik alabildiğine... Fırsat eşitsizliğinin dibe vurduğu, bu eğitim kurumlarında okuyamayanlar, beton yığını içinde eğitim görmek zorunda mı kalacak?</p><p>Gazetemiz Güneydoğu Ekspres Gazetesi aracılığıyla Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Doç. Dr. Feysel Taşçıer’e sormak istiyorum. Çocuklarımız, Cezaevi Semti’ndeki mahpushaneyi anımsatan bu görüntüleri hak ediyor mu? Bu tablo, Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü’nün resmi twitter hesabında paylaşılan ve sizin de retweetlediğiniz Victor Hugo’nun “Bir okul açan, bir hapishane kapatır” sözüne yakışıyor mu? Sayın Doç. Dr. Taşçıer’den bu konuya eğilmesini ve modern çağa uygun olarak bu okulun çehresini değiştirmesini rica ediyorum.</p><p>Geleceğimizi emanet ettiğimiz bu çocuklar, bir eğitim yuvasında en azından teneffüs saatlerinde, bari sınıflarının dışında dört duvar arasında kalmasınlar.</p><p>Saygılarımla</p>