Gerek ekonomik açıdan, gerekse kimilerimiz için zaman darlığı nedeniyle olagelen birçok edebi ve sanatsal etkinliklere katılamaya biliriz. Katılamamış olabiliriz.

Ancak hiç para vermeden, biletlerini internetten alarak ücretsiz giriş yapabileceğimiz birçok etkinlik süre geliyor. Boş zamanlarımızı, hatta hoşça vakit geçirebileceğimiz anlarımızı bu etkinliklerde değerlendirebiliriz.

Bunlardan bazıları; emekli bir edebiyat öğretmeni olmam hasebiyle önceliği kitap fuarlarına ve sanat fuarlarına veriyorum.

Bugünlerde nereye gideyim diye bir sıkıntınız olmamalı. Örneğin, 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı kollarını açmış, sizleri bağrına basmak istiyor. Tutun çocuklarınızın, hatta torunlarınızın elinden, binin metrobüse tam önünde inin. Ulaşımda sıkıntı yok. Çocuklarınız kitaplara torunlarınız oyuncak broşürlere dokunsunlar. Sayfalarını açıp baksınlar. Kitap adlarını, yaşına göre yazarlarını okusunlar. Broşürlerle oynasınlar. Sizler de zevkinize göre ama en az bir kitap almalısınız. Hem insanlarla tanışacak, imza günü yapılan stantlarda kitap yazarları ile görüşecek, içiniz ferahlayacak, mutlanacaksınız.

Hemen bitişiğinde ki sanat fuarına gidin, ressamların o emek dolu resimlerini izleyecek, hem de resimlerinin yanında duran ressamları ile tanışabileceksiniz.

Ben öyle yaptım. Torunumu yanıma alıp Beylikdüzü TÜYAP’ta 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’na gidip stantları dolaştık. Yeni çıkan kitaplara göz attım. Torunum anasınıfı kitapları ile vakit geçirdi. Hatta birkaç kitap-oyuncak beğendi tabi aldım. Üç tane de ben kitap aldım. İkisi Selahattin Demirtaş’ın Devran ve Seher adlı kitapları; biri de Diyarbakır’dan arkadaşım Birsen İnal kardeşimin Özümsen Diyarbekir adlı kitapları. Şimdi onları zevkle okuyacağım.

Gözlerim çoktandır görmediğim dost yazarları aradı, ne yazık ki o gün orada yoktular. Örneğin eşi Selahattin Demirtaş’ın adına kitaplarını imzalayan Sayın Başak Demirtaş’ı görmek, Selahaattin Demirtaş’la ilgili hasbıhal etmek isterdim. Ayrıca çokça sevdiğim, saydığım Diyarbekir sevdalısı Mıgırdıç Margosyan’ı görmek sohbet etmek isterdim ama olmadı.

Aldığım kitaplarla ilgili görüşlerimi okuduktan sonra yazılarımda anlatacağım sizlere.

Kitapları aldıktan sonra 29. İstanbul Sanat Fuarı, yine aynı yerde, 8. Salonda. Muhteşem resimler sergilenmiş. Büyük emeklerle yapılan resimleri seyretmeye doyamadık.

Bu arada benim resim kursu öğretmenim Ressam Ataman Oğuz Yılmaz’ın yanına uğradım. Sergide on tane nefis resmi vardı. Hayranlıkla seyrettim. Konulu ve usta fırça darbeleri ile var etmiş olduğu resimler adeta canlı gibiydiler.

Resimlerinin önüne gelerek fotoğraflar çektirdik. Mutlaka 29. İstanbul Sanat Fuarı’nı da ziyaret edin. İçiniz ferahlayacak. Tıpkı bende olduğu gibi…

Lütfen sanat ve kitap fuarlarını ziyaret edin kitap alın ve de aldığınız kitapları mutlaka okuyun.

Kirveme öğütler;

Kirvem, kum torbasını yumruklayarak boksör olunmaz.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Suriçi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski stadı, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.