Her şey çok normal, korna sesleri ve egzoz dumanları… Günlerden Pazartesi ve herkeste 30 yıl sonrasının mutluluk hayali, sürekli daha çok çalışmak, daha çok ciddi olmak lazım.

Emekli olunca, gençliğimizi yaşayacağız, çatır çatır yiyeceğiz. Çevreme bakmamalıyım, kimse bana karışmamalı. Hiçbir belaya bulaşmamalıyım, gelecek 30 yılı planladım. Ben çocukların okul masrafları, üniversiteleri ve gelecekleri çalışmaktan hiç kalmasam da evin kirası, hiç izlemesem de televizyon taksiti.

Dayımın oğlu evlenecek ona takı, teyzemin kayını ölmüş ona hüzün… Patronumun doğum günü var ona pasta, yetişmeliyim son otobüs acaba saat kaçta. Her birimizde gururla taşıdığımız ayrı bir zincir. Sesini duymazsak yoldan çıkmışız hissi, mutluluğu gıcırtı aralarına saklıyoruz. Aman ses çıkarma birileri uyuyor. Yoksa sen utanmadan içtin mi. Belki de utanarak içtin, ama hatırlamaman lazım. Sen annenin kızı, ablanın kardeşi, dayının yeğeni, bakkalın komşususun. Hepsinin onurları, şerefleri, namusları sana bağlı duydun mu! Zincirlerini sıkı tut, ses çıkarma, kır dizini, eğ kafanı, kimseye bakma

Ve sonra...

Şarap tadının içinde kaybolmuş bir sahil, nöbetçi görevi gören bir bıyık. Acaba sevişecekler mi diye büyük meraklı kalın kaşlar, kulaklarda yosun kokusu, su uykusuzluğa gebe… Ben gözlerindeki kısık ateşle gamzelerinde çay demlerken, sen, ay ışığından sofra yaptın. Bir tas duygu, bir yudum sevgiye misafir olduk. Zincirler bir bir kırılıyordu, dalgalar her yüreğimize vurduğunda planlı tek şey, kocaman plansızlıktı. Planlarımızı, çıktıktan 5 saat sonra kapının arkasındaki ayakkabılıkta unuttuk.

Kaygılarını unutup kaygılarımıza dertlenenler planlarımızla idare edebilirdi. Tek kaygımız, açılmamakta ısrar eden şarap şişesinin ağzındaki ağaç parçasıydı. Zaman hiç olmadığı kadar telaşlıydı, durdurmak isteyene aşk olsun, rüzgar vurdukça saçların içindeki beyazlar bir adım öne çıkıyordu. Her adımda bir gün daha kazandık, her adımda bir dün daha kazandık. Yorulunca gün bitecekti, ama an bitti, ay bitti, yıl bitti. Belki de sarhoştuk, ay ışığını, deniz kokusunu fazla kaçırdık. Sonra yavaş adımlarla kalabalıklara karıştık, çayımız döküldü, şarabımız bitti. Ay ışığından bir parça, deniz kokusundan 2 yudum ve gamzelerinden bir şiir çaldım.

Helal et...