Ahmet Sünbül... Yazı Dizisi - 2

Güneydoğu Ekspres Diyarbakır - Tarihten günümüze halk folkloründe mitolojik hayvanlar ayrıcalıklı bir öneme sahip olmuştur. Diyarbakır'ı simgeleyen çift başlı kartal, Sur'lar üzerinde aslan, boğa, yılan, ceylan, akrep, tavus kuşu, güvercin... vs. hayvan figürleri, bunlarla beraber mitolojik efsaneleri de yaratmıştır.

Bu mitolojik yeri gelmiş efsane ve hikayelerde kahraman olarak sembolleştirilmiş, yeri gelmiş süs eşyalarında, günlük kullanım eşyalarında ve motiflerde ölümsüzleştirilmiş, halk inanışlarında önemli bir yer edinmiştir. Bu mitolojik hayvanlardan en çok saygı duyulanların başında yılan gelmektedir. Bölgemizde halen bile birçok evde ahşap, metal, kilim ya da halıya işlenmiş Şah ê Mârân figürlerini görebiliyoruz.

Adem ile Havva'nın cennetten kovuluşu

Yılanla ilgili efsanelere pek çok mitolojide rastlamak mümkündür. İnsanların çağlar boyunca ürettikleri anlatılarda yılan sıkça yer bulan varlık görüntüsündedir. Antik çağda, yılan ile ilgili birçok mitolojik masallar günümüze kadar ulaşmıştır. Bütün yaradılışla ilgili inanç ve mitlerin ortak anlatımı Adem ile Havva'nın kandırılarak "yasak elma"yı yiyerek cennetten çıkarılmasında etkin rol oynayan yılan efsanesini anlatır. Bu anlatım, 3 semavi dinin kutsal kitaplarında da yazılmaktadır.

Gizli güçlere sahip yılan!

Mitolojide kimi zaman kadın, kimi zaman erkek olarak karşımıza çıkan yılan, başta yaşam ve ölüm, hastalık ve şifa, iyilik ve kötülük olmak üzere birçok gizli güçlere ve sırlara sahip olmuştur. Sümerlerden Hititlere, Perslerden Medlere kadar geniş bir coğrafyada Şah ê Mârân hikayeleri günümüzde bile anlatılmaktadır. Sümerler’in yaratılış mitlerinde gökyüzü ve yeryüzü tanrılarını yaratan Lakmu ile Lakamu, biri erkek biri dişi yılan olarak geçmektedir.

Yunan tanrıları ve yılan efsaneleri

Yunan tanrılarından hastaları iyileştiren Asklepios, evlerle kentleri koruyan Agathodaemon gibi bazı tanrılar da birer yılan görünümündedir. Yılan efsanesi Şah ê Mârân olarak varlık bulmuş ve bir simge olarak bölgemizde de günümüze kadar ulaşmıştır. Şah ê Mârân efsaneleri her yörede farklı konularla, farklı karakterlerle anlatılmaktadır. Efsaneler yörelere göre farklılık arz etse de, özünde ölüm, kader, şifa bulunmakta, insanlarla hayvanlar arasındaki ilişki irdelenmektedir.

Şah ê Mârân - Şahmaran

Halk arasında Şahmaran ya da Şah ê Maran olarak bilinen insan başlı, yılan gövdeli bu mitolojik canlının adı Kürtçe ve Farsça'da "Yılanların şahı" anlamına gelen Şah ê Mârân'dan gelir. Bununla birlikte Ashâb-ı Kehf efsanesindeki yedi kişiden, adı “hükmetmek, hükümdar olmak” anlamına gelen “Yemliha”, Şah ê Mârân’ın adlarından biridir. Tarihi kaynaklara bakılırsa Şah ê Mârân efsanesinin Kürt, Hint, İran, Yunan, İbrani ve Arap kaynaklarından izler taşıdığı söylenebilir.

İlkçağ topluluklarında kutsal sayılıyordu

Yılandan yola çıkan efsaneler ve simgeler Şah ê Mârân'ı oluşturmadan önce Şah ê Mârân efsanesine benzer nitelikte başka efsaneler de oluşturmuştur. Araştırmacılar farklı medeniyet ve kültürlerdeki bu efsanelerin Şah ê Mârân'la ortak yönlerine ve farklılıklarına değinmiş, bu anlatılardan da Şah ê Mârân  efsanesinin doğumuna ilişkin ipuçları elde etmişlerdir. Yılan ilksel topluluklardan başlayarak ilk çağ toplumlarında kutsal sayılmıştır. Mezopotamya'dan Anadolu'ya kadar uzanan geniş bir alanda Sümerlerden başlayarak birçok kültürlerde yılanla ilgili çeşitli efsaneler görülür.

Gılgamış ve Şah ê Mârân

İnsanların gerçeğe ve ölümsüzlüğe ulaşmak arzusu ile dünyaya egemen olma isteklerinin dile getirildiği Şah ê Mârân efsanesinin ilk izlerini Gılgamış Destanı'nda bulmak mümkün. Gılgamış geçmişte bu işi tek bir kişinin başardığını bilmektedir. O kişi tufandan önceki beş kentten biri olan Şuruppak'ın akıllı ve dindar kralı Utanapiştim idi. Bu nedenle Gılgamış, ölümsüzlüğün sırları öğrenmek amacıyla Utanapiştim'e gider. Giz, sonsuzluğu veren gençlik otundadır. Ot ise denizin derinliklerindedir.

Şah ê Mârân ve ölümsüzlük otu

Gılgamış, Utanapiştim'den öğrendiği bu bilgiyle hemen denizin dibine dalar ve ölümsüzlük otunu bulur. Büyük bir mutlulukla Uruk'un yolunu tutar. Ancak tanrılar kader tabletlerine insanların ölümlü olduğunu yazmışlardır ve kaderden kaçılmaz. Gılgamış'ın üçte ikisi tanrı olsa da üçte biri insandır. Gılgamış, Uruk yolunda ilerlerken hem susar hem de yıkanmak ister ve elindeki ölümsüzlük otunu kıyıya bırakarak suya girer. O yıkanırken bir yılan gelir ve ölümsüzlük otunu yutar. Yılan hemen deri değiştirmeye başlar. Artık Gılgamış için yapacak bir şey yoktur. İşte bunun için, uzun ömrün sırrı yılandadır. Her baharda derisini değiştirir ve yeni bir yaşama başlar.

Lokman Hekim ve Şahê Mârân

Şahmeran efsanesinde de adı geçen ölümsüzlük otu (Adem Otu) ile ilgili pek çok efsane vardır. Bitkilerin dilinden anlayan Lokman Hekim "ölümsüz hayatın devası" olduğunu söyleyen bu bitki ile iksir yapmıştır. İnsansı bir şekle sahip bitki olarak bilinen Adem Otu'nun tasviri ve şifaları da ilginçtir. Adem Otu, Musevi dinine göre cennette yetişir.

Ölümsüzlüğü sağladığına inanılırdı

Adem Otu'na farklı coğrafyalarda da rastlamak mümkündür. İsmi değişik olsa da betimleme şekli aynıdır. Adem Otu, Adam Otu ve Ölümsüzlük Otu olarak da bilinir. Adem Otunun betimlemeleri ve şifaları bize ölümsüzlük kavramının simgelerinden birini anlamamızı sağlıyor. Ölümsüzlük aynı zamanda yeniden doğumu niteler, Adem Otu da doğurganlık özelliği kazandıran bir bitki olarak ölümsüzlüğe katkıda bulunuyor. Lokman hekim insanlara şifa verirken kısırlığın da çözümünü Adem Otu'yla bulmuş, ölümsüzlük sağlanmıştır.

Medusa efsanesi

Şah ê MârânEfsanesi'ne kaynak olabilecek bir başka mitolojik efsane Medusa'dır. Medusa fiziksel olarak aynı yılanlar kralı Şah ê Mârân'a benzemektedir. Mitolojide Gorgonlar'ın üç çirkin kızından biri olan Medusa, yenilmeyen müthiş bir mahlûktur. Büyük gözleri yıldırımlar gibi alev saçar. Yanık tenli alnın üstünde saçlar yerine kıvrılmış zehirli yılanlar, başlarını kaldırır, korkunç ıslıklar çalarlardı. Sesi vahşi hayvanların sesine benzerdi. Kızdığı zaman etrafa korku ve dehşet saçardı. Onun gözlerine bakmak, bakışları ile karşılaşmak bahtsızlığında bulunanlar hemen taş kesilirlerdi. Perseus tarafından başı kesilmiştir Medusa'nın.

Birçok kültür kendine uyarladı

Perseus heybesine koyduğu  kesik başından sızan kanlar, damlalar halinde sağa sola düşüyor. Düşen her damla kandan zehirli yılanlar doğuyordu. Böylece bugün dünyanın her tarafında görülen yılanlar, Medusa'nın yere damlayan kanından doğmuş oldu. Kesik başından damlayan kanı ile yılanların yaratılmasına neden olan Medusa, zamanla yılanlar kralı Şah ê Mârân olarak, birçok halk tarafından ve onların sahip olduğu kültürel, sosyal ve dini değerlerin etkisiyle değişerek günümüze kadar ulaştı.

Hitit dönemindeki İlluyanka efsanesi de Şah ê Mârân  efsanesiyle benzerlikler taşımaktadır. İlluyanka efsanesinin çeşitli kaynaklardaki anlatımlarında farklı anlatımları varsa da efsane ana hatlarıyla Şah ê Mârân'a kaynaklık eden efsanelerden biridir. Hititler zamanında anlatılmakta olan İlluyanka efsanesinde yılana benzeyen bir yaratık olan İlluyanka'nın Fırtına Tanrısı ile olan savaşı anlatılmaktadır.

İnsanların ihaneti

Bu savaşta İlluyanka'nın Fırtına Tanrısı'nı yenmiş ve bu tanrının kalbi ve gözlerini ele geçirmiştir. Fırtına tanrısı kalbini ve gözlerini geri alabilmek için yoksul insanları aracı olarak kullanmıştır. Sonuçta İlluyanka'nın ölümüne neden olan şey yine insanların ihaneti olmuştur. Şah ê Mârân'ın bazı anlatımlarında da, Şah ê Mârân aynı güvensizlik ve  ihanet sonucunda öldürülmüştür ve gözleri şifa verebilmek amacıyla alınmıştır.

Bereket, doğurganlık, koruyuculuk...

Şah ê Mârân efsanesinin değişik varyantları vardır. Her ne kadar bu söylencelerde farklılıklar olsa da ortak yönler de vardır. Bu ortak yönlerin en önemlisi konudur.  Şah ê Mârân söylencesinin ortaya çıktığı pek çok yöre bulunmakta. Şah ê Mârân,  efsanelerde başı insan, gövdesi yılan biçiminde tasvir edilmektedir. Efsanelerin bir kısmında kadın bir kısmında da erkek olarak yer almıştır.

Şah ê Mârân'la bereket, doğurganlık, bilgelik, koruyuculuk sembolize edilmiş ve kabul görmüştür. Bu simgeler de efsanenin günümüzde de izlerini hatta devamlılığını göstermektedir. Ayrıca birçok şahmeran efsanesinin ortak yönlerinden biridir.

Ortak son ve ölüm

Birçok Şah ê Mârân efsanesinde ortak sonda, Şah ê Mârân insanoğlunun ihaneti sonucu ölümü söz konusudur. Şah ê Mârân efsanesinin sonunda Şah ê Mârân'ın öldürülüşü olayı her değişik anlatımda ortak sondur. Bu ortak sonun yani Şah ê Mârân'ın öldürülüşünün ana amacı insanın sağlık ve şifa bulmasıdır. Bu ölümün bir hükümdarın yaşam bulmasına ve hekimlik mesleğinin doğmasına yol açtığı da ortak Şah ê Mârân  efsanelerindendir.

Efsanelerin izleri günümüze kadar sürmüş

Çeşitli inançların ritüellerinde de efsanelerin izlerinin görmemiz insanoğlunu yaşantısındaki yerini ve önemini bize göstermektedir.  Şah ê Mârân efsanelerinde bu arayışın simgelerde gizlenmiş. Şah ê Mârân'a sonsuz yaşam, ölümsüzlük kavramını yılanın her bahar derisini değiştirdiğini, yenilediğini gözlemleyen insanoğlu yüklemiştir. Bu simgeye farklı efsanelerde aynı kavramlarla karşılaşmamız bize yılanın evrensel sembollerden biri olduğunu gösterir. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim