Haber Bekir Güneş

Güneydoğu Ekspres - Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi yöneticisi kadınlar, 19 Mayıs'ta boşanmak istediği eşi Mesut Issı tarafından öldürülen Müzeyyen Boylu’nun duruşmasına katılmaları için kadınlar, sendika ve sivil toplum örgütlerine çağrıda bulundu.

Diyarbakır Barosu'nda yapılan açıklamayı Avukat Hatice Demir okudu. Öldürülen bütün kadınların hikayelerinin birbirine çok benzer olduğuna dikkat çeken Demir, hiçbir kadın cinayetinin tekil ve münferit bir olay olmadığını söyledi.

"Öldürülen kadınların öykülerinin benzerliği de tesadüf değildir" diyen Demir,  "Tamamı erkeklerin kadınlar üzerinde baskı ve denetim kurma isteğinin sonucudur. Aslında bu cinayetler silsilesinin tamamı birbirini besliyor. Tablonun bütününe bakıldığı zaman Türkiye’de kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğu boşanmak ve ayrılmak isteyen kadınlara karşı, kocaları-partnerleri veya eski kocaları tarafından işlenmektedir. Bu cinayetlerin en önemli kaynağı kültürel kodlardır. Çünkü bu kültürel kodlar nedeniyle yasal olarak tanınan kadının insan hakları, yok sayılmaktadır. Maalesef kadınlar hala eşit ve özgür birey olarak kabul edilmemektedir. Kadına boşanma ve yeni bir hayat kurma hakkı tanınmamaktadır " diye konuştu.

İnandırıcılık sorgulanmakta

Adli makamların kadınların şiddete maruz kaldığı yönündeki şikayetlerini inandırıcı bulmadığını öne süren Demir, "Adli makamlar kadınların şiddete maruz kaldığı yönündeki şikâyetlerin inandırıcılığını sorgulamakta, acil önlemler alınmamaktadır. Hatta ilgili makamların şiddet karşısında ayrımcı, pasif ve özensiz davranışları kadınları korumasız bırakmaktadır. Tıpkı Müzeyyen Boylu cinayeti gibi.

Müzeyyen Boylu 8 Haziran 2012 tarihinde fail Mesut Issı ile evlenmiştir. Bu evlilik süresince sistematik olarak şiddete maruz kalmıştır. Müzeyyen eziyete varan bu şiddete daha fazla dayanamayarak 12 Şubat 2018 tarihinde çocuklarıyla beraber annesinin evine yerleşmiştir. 16 Şubat 2018 tarihinde şiddetli geçimsizlik sebebiyle Diyarbakır’da boşanma davası açmıştır. Fail başından itibaren boşanmak istememiştir. Müzeyyen’i davasından vazgeçirmek için her türlü şiddeti uygulamıştır. Fail sürekli tehdit, şantaj ve iftiralarda bulunmuştur. Bütün bu hususlar dosyaya giren mesaj dökümlerinden anlaşılmaktadır. Boşanma davasının devam ettiği süre boyunca Müzeyyen’in boşanma konusundaki kararlılığı ve ısrarına karşın fail boşanmak istemediğini her defasında yinelemiştir. Öyle ki fail boşanmak istemediğini, boşanma davasının 6 Mayıs 2019 tarihli son duruşmasında da -yani cinayetten 13 gün öncesine kadar- ifade etmiştir" dedi.

Koruma tedbirleri başvurmuş

Müzeyyen Boylu'nun koruma tedbirleri için başvurduğunu belirten Demir şunları söyledi:

Fail, Müzeyyen’e; annesi ile beraber yaşadığı evde defalarca şiddet uygulayarak boşanmaktan vazgeçirmek için baskı kurmuştur. Boşanma davası devam ederken müşterek iki çocuğun geçici velayeti Müzeyyen’e verilmiş olmasına rağmen fail çocukları kaçırmıştır. Bunun üzerine Müzeyyen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine dair kanun kapsamında “çocuklarla failin kişisel ilişkisinin kaldırılması’’ ve ‘’kendisi için de koruma tedbirlerine” başvurmuştur. Müzeyyen hakkında; 28 Mart 2018 tarihinde 15 günlük, 8 Ocak 2019 tarihinde 30 günlük ve 16 Nisan 2019 tarihinde 15 günlük tedbir kararları verilmiştir. Yargı makamı Müzeyyen’in koruma talebine özensiz davranmış ve pasif kalmıştır. Verilen tedbir kararları kısa ve işlevsiz olup Müzeyyen’in ihtiyacı olan korumayı sağlamamıştır.

Pazartesi gerçekleşecek duruşma için dava

İddianamede dikkat çekici iki önemli tespitin bulunduğuna dikkat çeken Demir, Pazartesi yapılacak olan Boylu davası için de çağrı yaptı. Demir, “Failin maktulü kendisine hakaret ettiğini beyan ederek haksız tahrikten yararlanma ve olayı tasarlamadığı yönünde kanı oluşturmaya çalıştığına dikkat çekilmiştir. Olayın oluş şekli, olay öncesi taraflar arasında tartışma olmadığı yönündeki tanık beyanları, failin olaydan önce silah ve mermi temini ve olay sonrası davranışları iddianamede belirtildiği gibi haksız tahrik olmaksızın tasarlayarak ve canavarca hisle insan öldürdüğünün kanıtıdır.

7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Eylül Pazartesi günü saat 09:30’da görülecek duruşmada savcılık bu gerekçelerle failin cezalandırılmasını istemiştir.

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak Türkiye’nin birçok kentinden bu davayı takip eden kadın hakları savunucuları ile birlikte bu davanın ve kadınlara yönelik şiddet ve cinayet davalarının takipçisi olmaya devam edeceğiz. Sizlerin ve kamuoyunun duyarlılığı ve desteği bu davada bizler için çok önemli.”

Editör: TE Bilişim