Ahmet Sümbül / Yazı Dizisi (2)

Güneydoğu Ekspres Diyarbakır  Dicle Nehri üzerinde planlanan Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı (HES) Projesi’nin etüt çalışmalarının 1954 yılında, “toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesine ilişkin çalışmalar doğrultusunda” başlamasıyla Dicle Vadisi’nde birden fazla barajın yapılacağı uzun vadede planlandı. Ilısu Baraj Projesi kapsamında en dikkat çeken ise Hasankeyf'in baraj suları altında kalması idi.

1971 yılında Ilısu Projesi’nin ön hazırlık çalışmaları bitirildi. İlerleyen yıllarda kesin projesi bitirilince 1982 yılında GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) çerçevesinde Ilısu Projesi’nin hükümetçe gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Ancak daha çok, GAP çerçevesinde Fırat üzerindeki baraj projelerinde ilerleme sağlandıktan sonra, dönemin hükümetince 1997 yılı yatırım programına alınmasıyla Ilısu Projesi Türkiye'nin gündemine girdi.

136 km uzunluğunda göl oluşacak

Ilısu Projesi’nin bulunduğu nokta Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Ilısu (Germav) köyüdür. Burası Şırnak’ın Güçlükonak ilçesiyle sınırdaş ve Suriye sınırına 45 km uzaklıktadır. Ilısu barajı ile Dicle nehrinin 136 km uzunluğunda bir göle dönüşmesi planlanmaktadır. Ilısu Barajı gölünün maksimum yüzey alanı 313 kilometrekare, hacmi ise 10,4 - 11 milyar metreküp

büyüklüğünde öngörülmekte. Bu baraj hacmi ile Ilısu’nun, Türkiye’nin ikinci büyük baraj gölü olması hedeflenmektedir. 135 metre yüksekliği olan ve tamamlanan Ilısu Barajı gövdesi, 1820 metre genişliğiyle Türkiye’nin en geniş barajı olma özelliğini taşıyacak.

İlk göçler 40 yıl önce başladı

Hasankeyf’teki doğal ve kültürel varlık alanları 1978 ve 1981’de aşamalı olarak 1. ve 2. derecede SİT alanı olarak korumaya alındı. Bu tarihlerden itibaren, zaten kaderi belirlenmiş olan Hasankeyf'te turistik amaçlı herhangi bir büyük yatırıma izin verilmedi. Sadece, Hasankeyf'te büyük kısmı mağaralarda yaşayan insanların kaldıkları konutları genişletme ve değiştirme hakları tamamen ellerinden alındı. Böyle olunca da Hasankeyf'te ilk göç 1980'li yıllarda yaşanmaya başlandı. İlçenin nüfusu yarı yarıya azalmış oldu.

Kültür varlığı üzerindeki etkiler ve Hasankeyf

Su tutmaya başlamasıyla birlikte en geç iki yıl içinde, Batman, Siirt, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak illerinde toplam 199 köy ve Hasankeyf ilçesini tamamen veya kısmen su altında kalmış olacak.  Ilısu Barajı’nın planlandığı Yukarı Dicle Vadisi uygarlık tarihi açısından son derece önemlidir. Yukarı Mezopotamya olarak bilinen bu bölge son yılların kazı ve araştırmalarına göre, insanlık tarihinde ilk yerleşim yerlerinin oluştuğu coğrafyanın önemli bir parçasıdır. Başka deyimle neolitik devrimin geliştiği “Verimli Hilal”in kritik bir alanıdır.

289 SİT alanı etkilenecek

Avrupalı hükümetlere sunulan ÇED raporuna göre Ilısu Projesi, Hasankeyf de dâhil toplam tescilli 289 arkeolojik SİT alanını etkileyecek. Günümüze kadar Dicle Vadisi’nin ancak yarısında arkeolojik yüzey araştırmaları yapıldığı göz önüne alınırsa bölgenin arkeolojik potansiyelinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Bugüne kadar Ilısu bölgesinde sadece 20 SİT alanında sadece 5 kazı yapıldı. Yüzey kazılarının yüzde 40'ının tamamlandığı için, henüz kazı yapılmayan SİT alanlarının büyük bir bölümü baraj gölü altında kalacak ve tahribata uğramış olacak. Baraj suyu tam dolduğunda ise, henüz ortaya çıkarılmayan ve bilinmeyen arkeolojik bulgular tahribata uğrayacak ya da kaybolacaktır.

11.500 yıl aralıksız insan topluluklarına ev sahipliği yaptı

Yapılan arkeolojik incelemeler ve tarihi kayıtlarda insan topluluklarının en az 11 bin 500 yıldan bu yana aralıksız bir şekilde Dicle Nehri'nin kıyılarında kurulan Hasankeyf'te yaşadığı tespit edilmiş. En az 24 Doğulu ve Batılı kültürün emeğiyle inşa edilen ve zenginleştirilen Hasankeyf’te genelde insanlarca oyulmuş yaklaşık 6 bin  mağara ve 550’nin üstünde tespit edilmiş kültür ve tarih varlığı bulunuyor. Kaya üzerindeki kalesi ve yukarda geniş bir alana yayılan, çok sayıda kültür varlığı içeren ve kendi başına yeterli bir yerleşim alanıdır. Tespit edilen anıtların çoğu Ortaçağ’a aittir. Bu ve başka özellikleriyle benzersiz bir açık hava müzesi özelliğini taşıyordu Hasankeyf.

Bismil’deki Kortik Tepe de kazılara son verildi

Ilısu Baraj Projesi sadece Hasankeyf'i sular altında bırakmıyor. Uzun yıllar kazı çalışmaları yapılan ve ilk insanların avcılık ve toplayıcılık evreden çıkıp yerleşik evreye geçtiği Kortik Tepe'de sulara gömülecek. 12 bin yıllık bir döneme denk gelen Bismil ilçesi sınırları içinde bulunan Dicle Nehri kenarındaki Körtik Tepe'de yapılan kazılarda, insanlığın tarıma geçmeden önce düzenli ve örgütlü bir topluluk olarak bu bölgede yaşadıkları arkeologlarca ortaya çıkarılmıştı.

Boncuklu Tarla da sular altında kalacak

Hasankeyf ve Körtik Tepe'nin yanı sıra, Ilısu Barajı göl alanında kalacak Mardin’in bilinen en eski yerleşimi olan Dargeçit İlçesi’ndeki Boncuklu Tarla'nın da sular altında kalması bekleniyor. Mardin Müze Müdürlüğü tarafından iki yıl önce başlanan arkeolojik çalışmalarda, günümüzden 10 bin yıl önceki Kuzey Mezopotamya’da yaşayanların kültürler, sosyal yaşamları ve ölü gömme geleneklerine ilişkin önemli bilgi ve verilere ulaşıldı. Seramiksiz Neolitik Çağ'ı yansıtan M.Ö. 10 bin- 7 bin yılları arasındaki dönemde temelleri moloz taşlarla örülmüş duvar ve sertleştirilmiş kil tabanları olan konutlar açığa çıkarıldı.

Boncuk, süslü taş, totem ve takılar bulunmuştu

Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan Boncuklu Tarla'da yapılan kazılar ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: "İnsanlar inanç, bereket, büyü, totem, muska ve uğur getirmesi için takıları süslenme ihtiyacı için binlerce yıldır kullanıyor. Renkli taşlar, hayvanların diş, boynuz, kemik ve tırnak kısımları ile deniz kabukları gibi doğal malzemeler, sürtme ve kazıma yolu ile şekillendirilirken, delinip dizilerek takı haline getirilmiş. Kimi zaman kötülükten hastalıklardan koruyucu gücüne inanılan, kimi zaman şans uğur getirmesi için kullanılan takılardan Boncuklu Tarla'da açığa çıkarılan üçgen formlu kolye uçları günümüzde hala kullanılan muskaların formlarının ve kullanılış amacının 10 bin yıldır değişmediğini gösteriyor." 

Arkeolojik kazılar tamamlanmadı

Hasankeyf sular altında kalmadan önce son yıllarda yapılan kazılarla henüz açığa çıkarılmamış ve daha alt tabakalarda olan üstün evrensel değerde bir kültürel mirasın da varlığı anlaşılıyor. Hasankeyf, Dicle Vadisi’nin kıyısında kireçtaşı yamaçlara oyulmuş mekânları ve farklı kültürlerden seçkin anıtsal yapı örnekleri ile doğanın ve insanın birlikte şekillendirdiği özgün bir kültürel peyzaj sergiler. Tarihi yapı ve anıtlar, Dicle Nehri, kayaları ve yan vadileriyle bir bütünlük oluşturur. Hasankeyf çevresindeki Dicle Vadisi olağanüstü bir biyo çeşitliliğe sahiptir.

Göbeklitepe'den daha eski mabet

Uzun yıllar Hasankeyf Höyüğü kazı heyeti Başkanlığını yapan Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam'ın Hasankeyf ile ilgili basına yapmış olduğu açıklamalar arkeoloji çevrelerinde büyük bir heyecanla karşılanmıştı. Prof. Dr. Uluçam, Hasankeyf Höyüğünü "tarihin bilinen ilk inanç merkezi" olarak nitelenen ve kazıldıkça dünya tarihinin yeniden yazılmasına yol açan bilgiler ortaya koyan Göbeklitepe ile karşılaştırarak şunları açıklamıştı: "Hasankeyf'in tarihinin 12 bin yıl öncesi olduğunu gösteren önemli bulgular elde ettik. Dünyanın en eski yerleşim birimlerinden Göbeklitepe'den daha eski bir mabedin ortaya çıkarılması ise çok önemli bir gelişme, Bulduğumuz dikilitaşla ilk ibadet yerinin Hasankeyf'te olduğu belgelendi."

Japon arkeologlar da kazılarda yer aldı

Ilısu Barajı HES Projesi Kültürel Varlıkları Koruma Kurtarma çalışmaları kapsamında başlatılan "Hasankeyf Arkeolojik Kazı Çalışmaları"nın beşinci etabında Dicle Nehri kıyısında 2009 yılından bu yana Hasankeyf Höyük’te sürdürülen kazıda günümüzden 11 bin 500 yıl öncesine ait yerleşim yeri belirlenmişti. Dönemin Hasankeyf Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, gazetecilere yaptığı açıklamada, 12 Japonyalı arkeologun da yer aldığı çalışmada ilk 3 aylık etapta kazı faaliyetinin, ikinci etapta da ortaya çıkartılan eserlerin konservasyon işlemlerinin yapıldığını belirterek şunları söylüyordu: "Hasankeyf Höyük’teki yerleşim yerinin MÖ 9 bin 500, yani günümüzden 11 bin 500 yıl öncesine ait olduğu analizler ve buluntular sonucunda ortaya konuldu."

Hasankeyf Kalesi, adacık haline gelecek

Sular altında kalacak Hasankeyf Kalesi'ni "koruma" adı altında, kalenin iki tarafındaki vadilerde bulunan mağaralara dolgu yapıldı. Ancak yapılanların göz boyama olduğunu söyleyen sivil toplum kuruluş temsilcileri ve yerel yöneticiler, kale etrafına yapılacak dolgunun, zamanla su altında kalacağını ve suların kaleyi tahrip edeceğini dile getirdiler.

Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Hasankeyf Belediye Başkanı Avdulvahap Kusen, Ilısu barajıyla Hasankeyf ilçesinin su altında kalacağını belirterek şunları dile getirmişti: "Hasankeyf'i üç bölümden değerlendirmek gerekir. Aşağı şehir, köprünün diğer tarafı Karşıyaka ve esas Hasankeyf'in bulunduğu yer ise kale bölgesi diye ifade ediliyor. Baraj dolduktan sonra karşıya esas dediğimiz Hasankeyf'in tamamı su altında kalacak. Mağaralarının esas dolgusu konusu ise, yukarı şehir kale bölgesindeki Hasankeyf kalesi Roma döneminin en görkemli kalesidir.

Kale, dolgu ile korumaya alındı!

Yaklaşık 150 metre yükselti üzerinde etrafı tamamen derin vadilerle çevrili bir ada şeklindedir. İşte göl havzası yükseldiği zaman kalenin etrafı suyla çevrileceği için, tabi Hasankeyf'te 6 bin mağara bulunuyor. Kanyon ve vadilerde çok sayıda mağara var, oralara su basmış olacak. Hasankeyf'in kale yapısı biraz yumuşak, zamanla su ile temas edilmesi halinde aşınma söz konusudur. İzole edilecek kale etrafının mağaralarla dolu olması kale küçük deliklerle dolu olduğu için suyla temas olması durumda tahrip oluyor. Kalenin kayaları suyla temas etmemesi için izole etme projesidir. Kalede üç bin mağara, saraylar, cami ve kiliseler var. Amaç, Hasankeyf kalesinin su altında kalmayan kısmını kalenin kaya yapısına zarar verilmemesi için etrafını izole etmesi çalışmasıdır" (Sürecek)

Editör: TE Bilişim