Ahmet SÜMBÜL/ YAZI DİZİSİ (3)

DİYARBAKIR - Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile Müze Müdürlüğü'nce ortaklaşa yürütülen çalışmalar sonucunda, arkeologlar Fatma Kaya, Esma Bedirhanoğlu, sanat tarihçileri Fatma Timur, Zafer Han, Birgül Savaş, Kadri Avcı ve mimar Orhan Balsak tarafından, kentin dini, tarihi ve kültürel yapılarının tüm envanteri çıkarılıp kayıt altına alındı.

Teşhir Binası (Jandarma Komutanlık Binası)

Uzun yıllar Jandarma Komutanlık binası olarak kullanılan yapı, kesme bazalt taştan inşa edilmiştir. Kuzey-güney doğrultuda uzanan ve dikdörtgen planlı yapı zemin+1 katlıdır. İç Kale'deki resmi kurumların boşaltılmasından sonra bir süre bakımsız bir halde kalan yapı, restore edilerek şu an teşhir binası olarak kullanılmakta.

Müze Deposu ve Laboratuvarı (Eski Cezaevi)

11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen ve 19. yüzyılda merkez kapalı cezaevi olarak kullanılan yapı, İç Kale'de bulunan kültür envanterinin en önemli eserlerinin başında gelmekte. Düzgün kesme taştan inşa edilmiş olan yapı, doğu-batı doğrultuda dikdörtgen planlıdır. Yapının güney kanadı zemin+1 katlıdır.

Giriş, güneyden yuvarlak kemerli bir kapıdan sağlanmaktadır. Giriş kapısından, yuvarlak kemerli bir eyvana geçilmektedir. Eyvan kare planlı, etrafında mekanlar bulunan bir avluya açılmaktadır. Avlunun kuzeyinde iki yuvarlak kemere sahip bir başka eyvan yer alır. Avlu etrafındaki mekanların, avluya bakan sekiz adet yuvarlak kemerli penceresi bulunmaktadır. Mekanların iç kısımları, yuvarlak kemerlerle ikiye bölünmüştür. Zemin kat mekanlarında, dışa açılan küçük mazgal pencereler bulunmaktadır. Güney kanadın birinci katı, doğu-batı doğrultuda dikdörtgen planlı iki mekandan oluşmaktadır. Buranın, avluya ve dışarıya bakan yuvarlak kemerli altışar pencere açıklığı bulunmaktadır. Zemin katın giriş eyvanında yer alan betonarme bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Yapının üst örtüsü yıkılarak yerine çelik malzemeden çatı iskeleti kurulmuştur. Uzun yıllar erkek, kadın ve çocuk cezaevi olarak kullanılan yapı, İç Kale'nin boşaltılmasından sonra müze deposu olarak kullanılmaktadır.

Atatürk Müzesi ve Bilgi Belge Merkezi (Atatürk Müzesi)

İç Kale'nin doğu kısmında yer alan yapı, kesme bazalt taştan inşa edilmiş ve bodrum+zemin kattan oluşmaktadır. Diyarbakır mimarisinin özelliklerini yansıtan yapı günümüze kadar özellikle dış kısmında orijinal dokusunu korumuştur. Yapı girişine, yuvarlak formlu bir merdivenle çıkılmaktadır. Yapının giriş kapısı, yanlarda pembe iki sütun ile vurgulanmış ve kapı yuvarlak bir silme ile çevrelenmiştir. Girişten sonra bir hol başlamakta, holün güney doğusunda biribirine geçiş veren mekanlar yer almaktadır. Mekanların kapı kanatları ahşaptan olup orijinaldir. Holün batısından verilen betonarme bir merdivenle üst kata geçiş sağlanmaktadır.

Ahşap asma tavanlı müze

Üst kata çıkışı sağlayan merdivenler bir koridora açılmaktadır. Bu kat, bir koridor etrafında beş mekandan oluşmaktadır. Bu katta, doğuya bakan üç, güneye bakan dört pencere açıklığı bulunmaktadır. Yapının üst örtüsü, ahşap asma tavanlıdır. Yapının güney ve kuzey cephelerinde birer balkon mevcuttur. Yapının bodrum katına giriş, güney cephede merdivenlerle inilen basık kemerli bir kapıdan sağlanmaktadır. Yapının bodrum ve zemin katı bazalt taştan, üst katı ise betonarmeden yapılmıştır.

Müze Eğitim Birimi (Eski Cephanelik)

Yapı, iç kalenin doğusunda kesme bazalt taştan inşa edilmiştir. Bodrum+zemin+1 kattan oluşmaktadır. Üç basamaklı bir merdivenle yapının girişine çıkılmaktadır. Giriş kapısı, yuvarlak kemerli olup bir koridora açılmaktadır. Koridorun batısında Bağdadi duvarla bölünerek iki mekan haline dönüştürülmüş bir mekan yer almaktadır.

Koridorun doğusunda, yuvarlak kemerli iki pencere açıklığına sahip bir mekan, mekanın kuzey duvarında ise sonradan içi örülerek kapatılmış bir kapı bulunmaktadır. Mekanların batısında yuvarlak kemerli ikişer pencere açıklığı mevcuttur. Zemin kat duvarları, moloz taşlardan örülmüş, zemin ve tavanı ise betonarmedir. Yapının birinci katına geçiş, koridorun güneydoğusundaki merdivenlerle sağlanmakta, birinci kat tuğla ile örülmüş ve zemin katın planını tekrarlamaktadır. Binanın bodrumuna giriş, güneyden basık kemerli bir kapıyla verilmiştir. Bodrumda, ortada yer alan koridorun doğu ve batısında üçer adet küçük hücre yer almaktadır. Her hücre yuvarlak birer pencereye sahiptir. Hücre tavanları ahşap kirişli, zeminleri ise betonarmedir.

Ulu Cami (Mar Toma Kilisesi)

Mülkiyeti Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne ait olan Ulucami, Diyarbakır'ın anıtsal kültürel değerlerinin başında gelmektedir. Hıristiyanlıktan önce Şemsilerin güneş tapınağı olarak kullanılan, daha sonra Mar Toma adı ile kiliseye çevrilen bu görkemli yapı, İslam orduları tarafından 639 yılında Diyarbakır'ı ele geçirmesi sonrasında camiye çevrilmiştir.

Ulucami, kesme bazalt taştan inşa edilmiştir. Açık avluludur. Ortadaki büyük avlunun doğu ve batısında yer alan maksureleri, güneyinde Hanefiler Camii, kuzeyindeki Şafiiler Camii ve Mesudiye Medresesi, caminin batı girişinin hemen yakınındaki Zinciriye Medresesi ile dinsel ve kültürel yapıları bir araya getiren bir yapılar grubu niteliğindedir. Ulucami’nin avlu cephelerinde farklı dönemlere ait mimari bezekler, kabartma ve yazıtlar yer almaktadır.

2010 yılında restorasyonu yapıldı

Bakımsız kalmış olan caminin dış cephe duvarlarında yapılan onarımlardan kaynaklı yanlış uygulamalar görülmektedir. Kuzey cephesinde yer alan tuvalet yapısının ve revakların üst örtüsü boyanmış olup sıvaları dökülmüştür. Tuvalet yapısının hemen sağında camiye bitişik olarak sonradan eklenmiş tuğla ile örülmüş küçük bir mekan yer almaktadır. Camiinin avlu kısmında, doğu kanatta yer alan sivri kemerli pencerelerin alt kısmındaki tuğla sırasında dökülmeler, şadırvanın duvarında ise çatlaklar görülmektedir. Yapıda görülen söz konusu bozulmalar ve betonarme eklentiler nedeniyle 28 Mayıs 2010 tarihinde başlatılan restorasyon çalışmaları 3 yıl devam etti.

Dikdörtgen planlı avluya sahip

Ulucami, büyük dikdörtgen planlı bir avluya sahiptir. Avluya giriş; kuzeyde, doğuda ve batıda olmak üzere üç kapıdan sağlanmaktadır. Avlu üç yandan çeşitli yapılarla çevrilidir. Avlunun batısında yer alan iki katlı maksure oldukça ilgi çekicidir. Antik tiyatro cephesini andıran bu bölüm, sütun ve silmelerin aralarına gerektiği biçimde yazıtlar ve bezemeli silmeler yerleştirilerek değişik bir cephe elde edilmiştir. Bu cephe doğu cephede benzer biçimde tekrarlanmıştır.

Aslan-boğa mücadelesini anlatan kabartmalar

Bu cephe de iki katlıdır. Üst katı kütüphane olarak kullanılmaktadır. Sütunların üstüne rastlayan ve girişin dışında karşımıza çıkan aslan- boğa mücadelesine karşılık, içerde yalnız aslan ve boğa başları kabartma olarak yer almaktadır. Avlunun güneyinde ise doğu cephesine bitişik olarak Mesudiye Medresesi ve önünde tek katlı olarak görülen sütunlu, sivri kemerli bir revak sırası bulunmaktadır. Avlunun güney cephesinin yarısına kadar devam eden bu revaklar, orta bölümde bir yola geçit vermektedir. Cephenin devamında İnaloğullarının Şafiiler camisi başlamaktadır. Bu camii, beşerden iki sıra sütunla enine üç sahanlı bir plana sahiptir. Arkada kalan bölümler caminin helaları olarak kullanılmaktadır.

1849 tarihli şadırvan

Caminin avlusunun ortasında, sekizgen sütunlara dayanan 1849 tarihli bir şadırvan, bir kenarında üçer sütun bulunan bir namazgah ve bitişiğinde bir havuz bulunmaktadır. Caminin avluya bakan cephesinde tam ana eksende bir mihrap, sağ ve solda girişler, sonra pencereler ve yan cephelere birleştiği yerlerde de gene birer giriş yer almaktadır. Bu duvarda orta alanda kesilen, uzun bir şerit halinde yazı frizi dikkat çekmektedir. İki ayak sırasıyla üç sahına ayrılan cami, ortada geniş bir mekanla kesilmektedir. Ayaklar birbirine sivri kemerlerle bağlanmakta, üstte küçük ikinci bir kemer dizisi daha yer almaktadır.

Orta mekanın doğusuna rastlayan bölümde ayrıca bir mihrap göze çarpmaktadır. Batıdaki sağ bölümden, bir kapıyla içerden minareye çıkış sağlanmıştır. Caminin orta alanında göze çarpan mihrap ve mimber Osmanlıların son döneminde yapılmıştır. Yükseltilmiş orta mekanının kalem işleriyle bezeli bir tavanı bulunmaktadır. Tavanla duvar arasında bağlantı sağlayan eğimli geçiş bölümünde de bir yazı şeridi dikkat çekicidir. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim