Zafer Tüzün / Özel Haber 

Güneydoğu EkspresDiyarbakır Merkez Sur Belediye Meclis Üyesi Kader Uzun Madenkuyu, yerelde ekolojik kentlerin nasıl olması gerektiği konusunda gazetemize röportaj verdi.

Kent merkezlerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile çeperindeki kırsal alanların tüketildiğini ve bununla birlikte çevre sorunlarının büyük boyutlara ulaştığını belirten Madenkuyu, “Buna karşı olarak, alternatif olarak ekolojik kentleşme yaklaşımı geliştirilmiştir. Ekolojik kent yaklaşımı ile kentlerin çevresel sistem, doğal yapı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıp yenilenebilir enerji kaynaklarının korunarak kullanılması, kentte yeşil alanların arttırılmasına olanak verilmesi gibi bir yaşamın oluşturulması gerekir” dedi.

-İnsanlar ekolojik kentler denildiğin de ne anlamalıdır?

Öncellikle ekolojiye baktığımızda, ekoloji yaşamımızın her alanında görebileceğimiz, bütün canlıların çevreleri ile uyum içinde, dengeli bir şekilde yaşamlarını sürdürmelerini kapsamaktadır. Fakat bu canlılar arasından insan faaliyetlerinin aşırı boyutlara ulaşması ile birlikte, doğa eşitsiz ve gereğinden fazla bir şekilde kullanılmaktadır. Doğa, tamamen faydacı bir yaklaşımla, insanların çıkarları doğrultusunda biçimlendirilip, tüketilmektedir. İnsanların kendi ihtiyaçlarının ötesinde artı ürün elde ederek, bu artı ürünün de artı değer kazanabilmesi için sürekli bir şekilde yatırımların yapılması kapitalizmin vazgeçilmez ilkeleridir. Kentlerin sürekli gelişmesi ile birlikte kapitalizmin de doyumsuz bir şekilde beslenmesi birbiri ile ilişkilidir.

Bu nedenle ketleşme ve çevre sorunları da aynı şekilde birbiri ile bağlantılıdır. Kent merkezlerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile çeperindeki kırsal alanlar tüketilmiş, çevre sorunları büyük boyutlara ulaşmıştır. Kapitalizmin son evresi olan neoliberalizm politikaları 1980’lerden sonra bütün dünyaya yayılması ile birlikte de doğa, sermayenin yeniden üretilmesi kapsamında kullanılmış, insanların sınırsız ihtiyaçları, doğanın kaynakları üzerinden giderilmeye çalışılmıştır. Bütün bunlara karşılık olarak, alternatif olarak ekolojik kentleşme yaklaşımı geliştirilmiştir.

Ekolojik kent olgusunda, kent ve çevrenin birbirleri ile karşılıklı etkileşim söz konusudur. Fakat kentler kendiliğinden doğal olarak oluşmamıştır tabi. David Harvey’in belirttiği gibi insan etkinlikleri sonucunda oluşup değişime uğramıştır. İnsanlar, kendilerine bir yaşam alanı oluşturmak için kentteki doğal alanlar, sulak bölgeler, toprak, hayvan ve bitki toplulukları, enerji kaynakları ile sürekli olarak etkileşim içindedir. Bu etkileşim tek taraflı tüketime yönelik olunca doğa tahribatı başlamaktadır. Yani kentleri doğadan ayrıymış gibi algılamamak gerekmektedir. İnsanlar kentleri yaşam alanlarının ötesinde kullanınca doğaya egemen olmaktadır. Oysa ki çevrede, insanlardan daha çok ağaçlar, balıklar, kuşlar, mikroplar, mikroorganizmalar, vb. türler bulunmaktadır.

Ekolojik kent yaşamı

Ekolojik kent yaklaşımı ile kentlerin çevresel sistem, doğal yapı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının korunarak kullanılması, kentte yeşil alanların arttırılmasına olanak verilmesi, sıfır karbon ilkesinin uygulanması, atıkların en düşük düzeye getirilmesi, geri dönüşümlü malzemelerin kullanılması, kentsel planlamasının çevre düzenini bozmayacak yapıda olması gibi daha çok etkili yöntem ile sürdürülebilir bir ekolojik kent yaşamı oluşturulabilir. Aksi takdirde insanlar belki bugün çok az hissedecekleri ama gelecekte altında çıkamayacakları doğa felaketleri altında kalacaklardır. Son olarak Schumacher şöyle belirtir: “Çağdaş insan kendini doğanın bir parçası olarak değil, yazgısı onu egemenliğine almak ve yenmek olan bir güç olarak hissetmektedir; oysa bu savaşı kazanacak olursa, kendisini de yenik düşen tarafta bulacağını unutmaktadır. Bunun için ekolojik kent olgusu geliştirilmeli, bir yaşam biçimi haline getirilmelidir.

-Yerel de ekolojik kent projesinin nasıl karşılık bulacağını düşünüyorsunuz?

Ekolojik kent projeleri başta belirttiğimiz gibi kapitalist modernite ile zıt kutuplarda yer almaktadır. Bu nedenle kentlerde sermayeyi elinde bulunduran ve yönlendiren mekanizmalar tarafından doğal olarak kendi çıkarlarına ters düştüğü için karşılık bulmayacaktır. Kapitalizmin varlığı zaten aşırı tüketim üzerinden ve her yaptığının mutlaka yıkılması üzerine kuruludur. Doğayı yıpratmadan, kent oluşum sürecinde doğaya bir daha zarar vermeden yapılan projeler ise kapitalistlerin, çıkar gruplarının varlık gerekçesini ortadan kaldırmaktadır. Bütün bunlara karşılık bilinçlenen halk ekolojik kentlere uyum içerisinde yaşamaya başladıktan sonra, öncelikle doğaya saygı temelinde ve gelecek kuşakların da rahat bir şekilde yaşamlarını sürdürebileceği çevre bırakabildikleri için vicdanları rahat olacaktır.

-Kadınlar ekolojik kent kurumunda nasıl bir rol alacak?

Sur ilçemizde, HDP’nin devraldığı yerel yönetimler politikasında, ekolojik kentlerinin oluşturulması için kadınların fazla olduğu bir meclis oluşturduk. Beyannamemizde de belirtildiği gibi kadınlar, ekolojik kenti kurma süreçlerine katılarak, tüm canlıların-doğanın ekolojik ahengini oluşturan kentler oluşturacaktır. Kadınlar, doğanın haklarını koruyarak, yalnızca insana merkezli değil, aynı zamanda tüm farklı bitki ve hayvan türlerinin, suyun, toprağın, havanın, tarihsel varlıkların ve kültürel mirasın da sorumluluğunu alan bir ekolojik sistemin yerleşmesi için rol alacaklardır.

- Sur Belediyesi’nin Ekolojik Kent Projesiyle ilgili çalışmalarından biraz bahseder misiniz?

Sur’da yaşanan olaylarla birlikte, kaybolan yaşam alanlarının ardından insanlar, göç ettiler. Yıkılan, düzleştirilen alanların yerine, kentsel dönüşüm tarzında ekolojik kentlerle uyumlu yapılar yapmayı hedefliyoruz.

Sur Belediyesi’ne de kapalı olan altı mahalle dışındaki mahallerde, halkın talepleri doğrultusunda, doğayla uyumlu yaşanabilir projeler kapsamında faaliyet göstermeyi planlıyoruz. Sur’un özgün, tarihi dokusunu koruyarak ve yeniden ortaya çıkararak, her mahallede halkın rahat nefes alacağı mekânlar oluşturmak için çalışmalarımıza başladık. Başta da belirttiğimiz gibi kadınların kamusal alanları daha rahat kullanabilmeleri için cadde ve sokakların iyileştirilmesinin, park, bahçelerin ve tandır evlerinin yapılmasının yanında kadınların sosyo-ekonomik ve kültürel faaliyetlerin içine katarak, sahada kadınların etkin ve eşit şekilde rol almalarını sağlayacağız.

Gelecek nesillere, yaşanabilir bir dünya bırakmak için doğaya saygılı, doğayla iç içe bir toplum yaratılması için fidan dikimi gibi kampanyalarla başlayarak ileriki aşamalarda etkili ekoloji eğitimi ve etkinlikleri çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Kader Uzun Madenkuyu kimdir?

Lisan eğitimimi Kamu Yönetimi alanında yaptıktan sonra Universita degli Studi di Milano’da Kamu Yönetimi ve Politikası üzerine yüksek lisans yaptım. Yerel yönetimlerde yetki genişliği alanında tezimi tamamladım. Doktora da Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları alanında eğitim gördüm. İki yıl Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde Strateji Geliştirme Müdürlüğü’nde çalıştım. Şu an Sur Belediyesi Meclis üyesiyim. Kadın ve İmar Komisyonlarında faaliyet yürütmekteyim.

Editör: TE Bilişim