Ahmet Sümbül

Dicle ve Fırat nehirlerinin canlılara sunduğu yaşam kaynakları, bundan binlerce yıl önce ilk insanların bu nehirlerin kıyılarını tercih etmelerine neden olmuş. Dicle ve Fırat nehirleri ile Yukarı Dicle Vadisi, Neolitik çağdan bu yana insan topluluklarına sunduğu olanaklarla dünya coğrafyasında önemli bir yere sahip. Yukarı Dicle Vadisi'nin sunduğu yaşam kaynakları, insanlığın devrim nitelikteki adımlar atmasına neden olmuştur. Bu adımların atıldığı en önemli yer ise bu kıyı kenarındaki vadide yer alan Kortik Tepe'dir.

İlk insan toplulukları

 

Körtik Tepe'de yapılan kazılarda elde edilen bulguların Karbon 14 analizleriyle yapılan araştırmasında, Milattan Önce 10 bin yıllarından itibaren insanların buraya yerleştiği ortaya çıktı. Körtik Tepe'de elde edilen bulgular ve bunların sağladığı bilimsel verilerden, söz konusu toplulukta belirgin dinsel inanış biçimlerinin geliştiği ve kurallaştığı algılanmaktadır. Daha çok günlük hayatta kullanılan eşyaların armağan olarak gömüldüğü mezarlarda taş kaplar, binlerce taş boncuk ve diğer aletlerden oluşan ölü armağanlarında nicelik ve nitelik açısından gözlemlenen farklılık, söz konusu bu en erken yerleşik toplulukta sosyal sınıfların ve statülerin varlığına kanıt oluşturmaktadır.

Diğer medeniyetlerden önce yerleştiler

 

Yeryüzünün değişik kıtalarında yapılan arkeolojik araştırmalarda, dünya genelinde yerleşik düzene geçişin en erken evresinde yer alan Yukarı Dicle Vadisi'nde yer alan Körtik Tepe, diğer coğrafyalarda yaşamlarını beslenme ve barınma kaygısıyla ilkel bir şekilde göçer sürdüren toplulukların aksine, yerleşme ve barınma sorunlarını çözmüş, dinsel gelenekleri ve sosyal statüleri gelişmiş, sanatsal kaygıyla eserlerini üreten bir topluluğun temsilcilerine ev sahipliği yapmış.

 

Sürekli bir yerleşim merkezi

 

Körtik Tepe'de 18 yıldır zaman zaman ara verilen ama devam eden kazılarda, buranın geçici değil, kalıcı bir yerleşim merkezi olduğu konusunda bilim insanları hem fikirdir.  Özellikle 2005-2009 yılları arasındaki kazı çalışmalarında elde edilen veriler, höyükteki mimari yapılanmanın boyutlarına önemli yaklaşımlar getirmiştir. Halen devam eden kazılarda ayrı ayrı mimari katmanlar saptanmıştır. Söz konusu katmanları karakterlendiren konutların tasarımları ortak özellikler içerir ki, tamamı yuvarlak planlıdır. Tek sıra halinde işlenmemiş taşlarla kuşatılmış toprak zeminli tabana sahip konutlar, bazı birimlerde belirgin yüksekliğe kadar korunmuş; çoğunluğunda ise, üst katmanlardaki yapılanmalar nedeniyle, dokusal bütünlük tahrip olmuştur.

Üç ana grup yapısı ortaya çıktı

Körtik Tepe kazılarında üç ana grupta değerlendirilen yapılar ortaya çıkarıldı. Birinci grubu, planları tam olarak kavranabilen ve toplam 77 tanesi ortaya çıkarılan yuvarlak planlı yapılar oluşturur. Bunların dışında, yeterince korunamamış çok sayıda kalıntının varlığı da söz konusudur. Çapları 2.30 – 3.00 m arasında değişkenlik gösteren bu yapılar, doğrudan toprak zemin üzerine inşa edilmişlerdir. Basit ve işlenmemiş taş sıralarından oluşan temelleriyle ortak özellikler içeren bu yapıların çukur tabanları sıkıştırılmış topraktan oluşur.

Cesetler takılarıyla birlikte gömülmüş

Körtik Tepe'de 2000-2002 ve 2005-2009 yılları arasındaki kazılarda, Akeramik Neolitik Dönem’e ait toplam 433 adet insan iskeleti ortaya çıkarılmıştır. Ortaçağ iskeletlerin sayısı ise 188'dir. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan mezarlardaki iskeletlerin büyük bir çoğunluğunun ölü armağanları ile birlikte gömüldüğü tespit edildi. Körtik Tepe'de ortaya çıkarılan mezarların incelenmesinde, bunların büyük bölümünün konut tabanlarına yerleştirildikleri, cesetler mezara yatırıldıktan sonra bazılarının da killi toprakla sıvandığı belirlendi.

 

Yontma Taş devri izleri

 

Körtik Tepe kazılarında elde edilen bulguların incelenmesi ile burada taşların tabak, tas, bardak, kolye olarak ya da kesici ve delici aletler olarak işlendiği tespit edildi. Aynı şekilde obdisyen ve kuvars maddelerinin de bulunması, bilim insanlarınca burada yaşayan insanlarda, Yontma Taş buluntu topluluğu üç maddeyi de kullandıkları fikrini doğurdu. Kazılarda bulunan taş eserlerin çoğunun farkıl amaçlara hizmet eden sürtmetaş eserlerinden olduğu, bazılarının mezarlarda, bazılarının da konut tabanlarında olduğu ortaya çıkarıldı.

Kazı çalışmalarında bütün olarak korunmuş ender örnekler dışında, çok sayıda taş kap, farklı biçim ve boyutlara sahip işlevsel ve törensel baltalar, havanlar, ezme ve öğütme taşları, mortarlar, havanelleri ilk sırayı alır. Yine farklı taşlara işlenmiş takı grupları, bezemeli ve bezemesiz kemik eserler, figürlü taş objeler de dikkate değer çoğunluktadır. Bütün buluntu gruplarında, Körtik Tepe’de zengin bir kültürel birikimin varlığı algılanmaktadır.

Figürlü taş objeler

Ortaya çıkarılan taş eserlerin çoğunda değişik hayvan figürlere rastlanıldı. Bunların kimisi kolyelere, kimisi taştan yapılmış tabak, tas ve bardaklara işlenmiş. Bazı taş eserlerde ise kabartma ile değişik şekiller verildiği ortaya çıktı. Aynı şekilde gün yüzüne çıkarılan eserler arasında yer alan kemikten yapılmış aletlerin de işlendiği belirlendi. Kimi kemiklerin bız ve delgi olarak kullanıldığı tespit edilirken, kimisinin ise savunma amacıyla kullanıldığı düşünülmekte.

Süs eşyalarına verilen önem

Körtik Tepe kazılarında ortaya çıkan zengin kültürel birikiminin diğer bir göstergesi de, farklı malzemelerden üretilmiş çeşitli takı gruplarıdır. Bunların başında, dağınık halde ya da taş kapların içinde, iskeletlerle birlikte mezarlara ölü armağanı olarak konulmuş boncuklar gelir. Büyük çoğunluğu kolay işlenebilir bordo renkli taştan üretilmiş boncuklar silindirik biçimleriyle ortak özellikler sergilerler. Sayısal ağırlık bu türde olmak kaydıyla, ikinci grubu kuş, balık gibi bazı hayvanların omurga kemiklerinden ve kabuklu hayvanlardan elde edilmiş boncuklar oluşturur.

Gerek Hilar mağaraları olsun, gerek Hellah Çayı araştırmaları olsun, Körtik Tepe'de çıkarılan bulguların da Yukarı Dicle Vadisi'nin insanlığın ilk yerleşik bölgelerinden olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Henüz birçok kıtada insanların yerleşik hayata geçmeden önce, Kortik Tepe'de Milattan Önce 10 bin yıllarında yerleşimin olduğu kanıtlanmış. Bu itibariyle, Körtik Tepe'nin, Yukarı Mezopotamya'nın ilk insanların tarım hayatına geçmeden önce ilk yerleşim yeri olduğu durumundadır.

Yukarı Dicle Vadisi hayat vermiş

İnsanlığa hayat veren Yukarı Dicle Vadisi'nde yer alan Körtik Tepe, ilk yerleşim yeri olma özelliği ile Çanak-Çömleksiz Neolitik merkezler arasındaki yerini ve önemini ortaya koymaktadır.

Yukarı Mezopotamya'da yerleşik düzene geçişin olasılıkla en erken evresinde yer alan Körtik Tepe, yerleşme ve barınma sorunlarını çözmüş, sosyal hiyerarşilerini oluşturmuş, dinsel inanış biçimlerinin yönlendiriciliğinde ölü gömme gibi bazı geleneksel uygulama biçimleri geliştirmiş ve özel üretim alanlarında estetik değerler yaratmış bir topluluğun temsilciliğini yapmaktadır. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim