Ahmet Sümbül

DİYARBAKIR - İnsanlık dünyasına ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır'daki Körtik Tepe'nin tarihi, UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınan Urfa'daki Göbekli Tepe'den daha eski. Aynen Hilar mağaraları gibi yeteri tanıtımı yapılmayan ve kendi haline bırakılan Körtik Tepe'de 18 yıl önce başlatılan kazılarda şimdiye kadar birbirinden değerli binlerce eser ortaya çıkarıldı. İnsanlık tarihine ışık tutacak verilere sahip olan ve Yakın Doğu'nun en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen Körtik Tepe de Hasankeyf gibi, Ilısu Barajı suları altında kalacak.

Diyarbakır'ın Bismil ilçesi sınırlarında Pınarbaşı mezrası yakınlarında, Batman Çayı ile Dicle Nehri’nin birleştiği noktada yer alan Körtik Tepe'nin tarihi yapılan kazılarda 12 bin 500 yıl öncesine dayanıyor. Arkeoloji dünyasında Orta Doğu'nun en önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğu tespit edilen Körtik Tepe, insanlığın tarımsal hayattan önce yerleşik düzene geçiş dönemine ait birçok bulguyu barındırıyor. Şimdiye kadar yapılan kazı çalışmalarında, Körtik Tepe'de insanlığın tarıma geçmeden önce avcılık ve toplayıcılık yaparak yerleşik düzeni geçtiğini tespit eden ve Türkiye'de değil ama Avrupa'da heyecan yaratan arkeolojik eserlere rastlandı.

Yakındoğu'nun en eski yerleşim yeri

Ilısu Baraj Gölü Altında Kalacak Kültür Varlıklarının Kurtarılması Projesi kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü işbirliğiyle, Diyarbakır Müze Müdürlüğü başkanlığında 2000 yılından bu yana Körtik Tepe'de yapılan kazı çalışmalarında kazılan her alanda ve ulaşılan her derinlikte kültürel katmanlar ve bu katmanların niteliğini ortaya koyan bulgulara yoğunluklu bir şekilde ulaşılması, höyüğün veri bakımından oldukça zengin ve kültür tarihi açısından önemini ortaya koymuştur.

Çağdaşlarından daha gelişkin bir kültüre sahipti

Yerleşimin karakterini belirleyen arkeolojik bulguların sağladığı veriler ve bunları destekleyen analizler, Yakındoğu coğrafyasında yerleşik düzene geçişin en erken yaşandığı bölgelerden birisinin, içinde Körtik Tepe’nin de bulunduğu Yukarı Dicle Vadisi olduğu gerçeğini ortaya koymuş, çağdaşlarına göre daha gelişkin bir kültürün geliştirildiğini de kanıtlamış durumdadır. Buradan çıkarılan eserlerin bir kısmını halen Diyarbakır Müzesi'nde görebilmekteyiz.

İnsanlığın önemli bir yerleşim yeri

Ilısu Barajı altında kalacak olması nedeniyle 18 yıl önce kazı çalışmalarına başlanan Körtik Tepe kazıları yaklaşık 0.5 hektarlık yayılım alanı ve çevresindeki arazi düzeyine göre yaklaşık 5 metrelik yüksekliği ile önemli bir yerleşimi temsil etmektedir. Bulguları ve bilimsel sonuçlarıyla Yukarı Mezopotamya'nın Akeramik Neolitik dönemine önemli yeni yaklaşımlar getiren Körtik Tepe, bölgede bilinen diğer çağdaş topluluklarla birlikte Neolitik dönemin tüm aşamalarını kapsayan bir süreç içinde kronolojik olarak Erken Dönemde yer alır.

Mezopotamya ve Yakın Doğu'da önemli bir konuma sahip

Özellikle daha gelişkin bir kültürün temsilcisi olması itibarıyla Körtik Tepe, yerleşim ve barınma kaygısını aşmış toplulukların yaşadığı bir merkez olarak, bilinenin aksine, Yukarı Dicle Vadisi'nin bu bölgesinde söz konusu dönemde kültürel ve ticari ilişkilerin varlığını da ortaya koyduğu gibi, sanatsal anlamda Akeramik Neolitik yerleşimlerden beklenenin çok ötesinde gelişkin bir özellik sergilemektedir.

Mezopotamya ve Yakın Doğu arkeolojisinde önemli bir konuma ve birikime sahip Körtik Tepe'de elde edilen veriler, hem Yukarı Mezopotamya'nın hem de Yakın Doğu'nun bazı bilinmezlerine yeni yaklaşımlar getirmektedir.

Tarıma geçiş öncesi insanlığın kültürünü yansıtıyor

Körtik Tepe'de yapılan kazılarda genelde taş kültürünün gerektirdiği bulguların egemen olduğu gömülerde taş kaplar, taş boncuklar, taş ve kemik aletlerin yanı sıra çakmaktaşı, obsidyenden üretilmiş çeşitli aletler de bulundu.

Avcılık ve toplayıcılıkla uğraşan insanlığın yerleşik hayattan tarım hayatına geçişi temsil eden Körtik Tepe, elde edilen veriler değerlendirildiğinde, insanlığın tarıma geçiş öncesinde yaşadığı kültürü de yansıtmaktadır.

İnsan iskeletlerine rastlandı

Yapılan kazılarda şimdiye kadar 500 kadar insan iskeletine rastlanırken, birbirinden eşsiz oyma ve işlenmiş taş eserler, avcılık aletlerinin yanı sıra insanların tarıma geçiş öncesinde yerleşik hayat sürdürürken oluşturduğu kültürün izlerine de rastlandı. Araştırmalarda, Körtik Tepe'de esas olarak iki yerleşim alanının varlığı olduğu tespit edildi. Bunlardan en erkeni, yontmataş ve sürtmetaş endüstrisinin egemen olduğu Akeramik Neolitik; ikincisi ise Orta Çağ ve izleyen süreci ilgilendirmektedir. Höyüğün üst seviyelerinde yoğunlaşan Geç Dönem kalıntılarına karşın, Akeramik Neolitik dönemi ilgilendiren ve daha çok mezarlarla bağlantılı olan bulgular, özgünlükleri ve kültürel değerleri bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

Her evre birbirinden daha zenginlik içermekte

Kazılarda saptanan belirgin kerpiç katmanların yanı sıra gömütlerle bağlantılı yuvarlak tasarlı taş dokuların ortaya çıkarılması, yakın çevrede yaygın ve döneme özgü mimari yapılanmanın varlığını Körtik Tepe'de de ortaya koymuştur. Akeramik Neolitik evrenin, gömü tarzı, gömü armağanları ve ölülere uygulanan geleneksel yöntemler esas alındığında, birden fazla evre halinde yaşandığı anlaşılmaktadır. Bu olgu mimari kalıntılar aracılığıyla da doğrulanabilmektedir ki, veriler söz konusu dönemde en az beş ayrı mimari evrenin varlığında yol göstericidirler. Her evre bir öncekine oranla daha zengin bulgular içermektedir ki, bu olgu sosyo-kültürel yapının açıklanabilmesinde önemli ipuçları sağlamıştır.

 

Besinler depolanıyordu

Arkeolojik çalışmalar sonrasında ortaya çıkarılan taş döşeli dairesel planlı ve taban altı gömülü konutlar, Körtik Tepe'nin sürekli insanlar tarafından yerleşim için kullanıldığını göstermekte.

Bunların yanı sıra, Akeramik Neolitik döneme aitliği algılanan çakıl taşı döşeli ve yaklaşık 1.5 - 2 metre çapındaki oval tasarlı tabanların varlığı ve bitkisel kalıntılar, besin depolamanın yapıldığı konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.

Gelişkin bir kültürü temsil ediyordu

Yukarı Mezopotamya'nın en erken yerleşimlerinin, besin üretimine bağlı kalmaksızın, sedenter karakter yansıtmaları gibi, Körtik Tepe’nin de olasılıkla aynı yerleşim özelliğine sahip olduğu; kalıntıların zenginliği, höyük yerleşiklerinin diğerlerine oranla daha gelişkin bir kültürü temsil ettiklerini ortaya koymakta. Bunu, ortaya çıkarılan ve sergilenen özellikle taş ürünlerinin çeşitliliğinde görebiliyoruz.

Körtik Tepe'nin Yukarı Dicle Vadisi bölgesinde Neolitik yerleşimler arasında en eski yerleşim olduğu bilim insanlarınca kabul edilmektedir.

Göbekli Tepe'den 1000 yıl daha eski

Urfa kent merkezinin yaklaşık 22 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik Köyü yakınlarında ortaya çıkarılan Göbekli Tepe'de yapılan kazılarda buranın tarihinin 11 bin 600 yıl öncesine dayandığı tespit edildi. Göbekli Tepe, UNESCO tarafından 2011 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi'ne, 2018 tarihinde ise kalıcı listesine alındı. Oysa Göbekli Tepe'den daha eski bir tarihe sahip olan Körtik Tepe'nin ismi ise pek bilinmiyor.

Sulara gömülecek

Körtik Tepe'de yapılan kazılarda ortaya çıkan bulgular, 12 bin 500 yıl öncesine dayanan yerleşim alanının aslında son derece gelişmiş bir üretim, ticaret ve yaşam merkezi olduğunu ortaya çıkarmış durumda.

Göbekli Tepe'den 1000 yıl önce yaşamın olduğu ve insanların gerek dini inançları, gerekse sanat anlayışlarının çok üst düzeyde olduğu tespit edilen Körtik Tepe, tüm bilinmezlikleriyle birlikte, bu yıl su tutulmaya başlanan Ilısu Barajı'nın tamamen dolması ile birlikte birkaç yıl içinde sulara gömülecek. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim