İçindeki çocuğa sıkıca sarıl...

Onunla çıkacaksın yaşamın uzun, ışıklı yolculuğuna.

Kendinden kaçıyorsun, karanlıklara saklanıyorsun, kuytu mahzenlere siniyor soluğun. Bir aptal gibi “öteki”yi oynuyorsun. Çevrenin beklentilerine koşuyorsun, sen aslında sen değilsin. Yüzüne baktın mı hiç aynada? Gördüğün sen değilsin, değil mi? O simsiyah ruh senin değil, o somurtkan yüz, o küfürbaz dil. Eskiden beri sana yüklenen bambaşka bir yüzdür aynada gördüğün. Senin sandığın, ama senin olmayan bir yüzle dolaşmak nasıl bir duygu? Hep bir maskeyle gezmek, sahte çizgiler taşımak, kederi de mutluluğu da başkası adına yaşamak nasıl bir şey?

İçindeki çocuğa sıkıca sarıl... Usulca, örselenmesin. Sen işte o içinde saklı çocuksun. Hani karanlık mahzenlerde terk ettiğin. O ağlayan, o yalınayak, o çırılçıplak çocuk. O kayıp dünyaların haylazı, yitirilen umutların, yaşanmamış sevinçlerin, yarım kalmış yaşamların çıplak ayaklı çocuğu... İçindeki çocuğa sıkıca sarıl. Usulca bas böğrüne, incinmesin.

Gündelik yaşamın sahtekar gülüşlerine aldanma. Takındığın rollerden sıyrıl. Başkası seviyor diye sevme bu şehri, kaldırımlarında koştuğunda yüreğin mutluluktan attığı için bağlan ona. Gülleri, reyhanları, karanfilleri yapmacıksız kokla. Dostuna, arkadaşına karşılıksız sarıl. Nefreti, sevginin potasında eritebiliyorsa yüreğin, o zaman işte “harbi” adamsın. Seni sen yapan değerlerin kıymetini bil.

İçindeki çocuğa sıkıca sarıl... Düzenbaz yaşamın dışındadır o. Yalanın dolanın, ihanetin ve nefretin. Faturaların, kredilerin, faizlerin, tefecilerin, fahişelerin ve pezevenklerin. Katillerin, yalancıların, yalanların, dolanların çok uzağındadır. İmamların, keşişlerin, hahamların, rahiplerin, rahibelerin söylemlerine uzaktır. Takındığın rollerin hiçbirini bilmez, maskesizdir o. Senin dünyana yabancıdır, kalabalık sokaklarda yürüyemez; kirlenmiş şehirlerin senin... Evlerine gömülü kadınlar dövülür, çocuklar istismara uğrar, katiller yüceltilir. Maskesiz dışarı çıkamazsın. Kirlenmiş şehirlerin senin. Adım attığın her sokakta bir ihanet yaşanır. Her bulvarda daha bir girifttir yaşam. Bir omza yaslayıp başını ağlamak istersin, yok. Bir omuz bulamamak nasıl bir duygu düşündün mü hiç?

İçindeki çocuğa sıkıca sarıl... Onunla çıkacaksın uzun, aydınlık yolculuğa. Sevginin, umudun, dostluğun, barışın, güzel olan her şeyin eşiğidir içindeki çocuk. Yaşamın çıkmazında debeleniyor bir yüzün, kimliksiz ve çıplak. Öteki yüzüne kavuşmak senin elinde...

Bir kova su düşün... Evet, sadece bir kova su, ne ifade ediyor senin için? Hayat aslında o bir kova suda saklıdır. İstediğin gibi anlam yükleyebilirsin ona. İstersen derinlemesine dalar, dibe vurursun, sonra da yüze çıkmanın sevincini tadarsın, ister, sığ sularda kulaç atarsın. Sahi bir kova su ne ifade ediyor senin için? Bir fil için yüreğini serinletebileceği soğuk su... Bir karınca için uçsuz bucaksız bir okyanus, bir balık için yaşam kaynağı... Hayat da böyle; neresinden bakarsan bak...

İçindeki çocuğa sıkıca sarıl... Sarıl da incelt hayatı... Ancak o zaman mutlu olabilirsin.