Bugün siz okuyucularıma sevdiğim sözlerden bahsetmek istiyorum. Kimisi hoşuma giden kimisi ise ciğerimi yakan sözler…
Bir Kızılbaş atasözü vardır;
Bizim meselemiz kapının itiyle değil; ol kapının kendisiyledir. Biz dile ve söze değil, öze ve hale bakarız. Edeple gelen hürmetle gider.
Bayılıyorum bu söze.
Hak edenlere gitsin.
Ve bir de şapşallara, dangalaklara.
&
Hacı Bektaş Veli, ne güzel demiş;
Sevgi varken nefret niye, barış varken savaş niye, kardeşlik varken didişmek niye, dostluk varken düşmanlık niye, hoşgörü varken bağnazlık niye, özgürlük varken tutsaklık niye, adalet varken haksızlık niye?..
Herkese gitsin; büyük küçük demeden…
&
Ve büyük düşünür, Mevlana Celaleddini Rumi’den bir deyiş. “Kim seviyorsa bilsin ki; seviliyordur.”
Al sana bir kaya, nereni dayarsan daya…
&
Hele bu söze kulak verin, yürek yakıyor.
Adım, Hasankeyf. 12000 yaşındayım. Asurlular, Urartular, Mısırlılar, Sümerler, Akadlar, Babilliler yokken ben vardım.
Daha İbrahim, Zerdüşt, Yunus, Musa, İsa doğmamışken ben vardım.
Bana ne mi oldu? Önce Yıktılar şimdi de yakıyorlar.”
Kör olsunlar…
&
Yazarınız Recep Yılmaz köşe yazısını yazarda Diyarebekir’ı hiç öksüz bırakır mı?
Diyarbakır Hazro ilçesi kırsalındaki, Geleye Goderne görülmeye değer muhteşem bir doğa harikası. Gözünüz maviye, yeşile doysun. Benden söylemesi.
Siz de başkalarına söyleyin. Dilden dile dolaşsın. Bilmeyen, görmeyen kalmasın…
&
Bir de çok sevindiğim haberleri sizinle paylaşayım.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİ Genel Müdürlüğü, ürettiği suyu Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” gerekliliğine uygun olarak analiz edip, kalite kontrollerini yaptıktan sonra tüketime sunuyor.
Diyarbekir adına böyle haberleri duymak ne güzel şey.
Sevindirenlere selam olsun…
&
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’dan güzel bir haber. “Dicle Nehri kıyısında yurttaşların yararlanacağı bir alan oluşturacağız.”
Yazmadan edemezdim.
Diyarbekir’ime güzel şeyler yapılsın, hep güzel şeyler yazayım.
Gazetemiz yazarı/çalışanı hanım-hanımcık Güneş Ocağa’nın yazısını okurken, kalın harflerle yazdığı aşağıdaki söz çok hoşuma gitti. Sizinle paylaşayım istedim.
“Etiyle toprağı, saçlarıyla rüzgarı, gözyaşlarıyla denizi hatırlatır Ademoğlu…”
Ademoğlunun mükemmel tarifi…
&
134 gazeteci cezaevinde, dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sıradayız Ayrıca on bini aşkın gazeteci işsiz…
Ve geçtiğimiz gün 24 Temmuz Basın ve Gazeteciler Bayramı günüydü.
Ben şöyle yazdım. Sizin de aynı düşündüğünüzü sanıyorum.
Gazetecileri tutuklu ülkeler arasında dünyada ilk sıralardayız sanırım. Bugün sözde 24 Temmuz Basın ve Gazeteciler Bayramı!.. Gazetecileri serbest bırakın işte o zaman bugün kutlamaya değer bir bayram olsun.
&
Ve son bir söz söyleyerek bugünkü yazımı sonlandırayım;
Doğru bildiğim şeyleri yaparak kaybettiğim kim ve ya kimler varsa, yolu açık olsun.
&
Sıra haftanın öğüdünde…
Kirveme öğütler;
Kirvem bak, Hürriyet Gazetesi köşe yazarı, iktidar yanlısı, Abdülkadir Selvi ne diyor:
“AK Parti eğer 2023’te bir sürpriz yaşamak istemiyorsa, siyaset dilini ve ülkeyi yönetme tarzını masaya yatırmalı.”
&
Güzel bir hafta dileğiyle
Dostça kalın.
Anzele, büyük bir Balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.
SURİÇİ DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GETİRİLSİN.
ŞEHRİN ESKİ STADI, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.
Daha da önemlisi,
SUR İÇİNDE, YAKILIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGUN VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN.
Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.
