Dünyanın yüzde 70’i sularla kaplı olmasına rağmen, canlıların yaşaması için hayati derecede önemli olan temiz su kaynakları, yer yüzündeki tüm suyun sadece yüzde 0.3’ünü oluşturuyor. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra hızla artan nüfus ve iklim değişiminin etkileri, su kaynaklarını baskılıyor. Su kaynaklarının miktar ve kalite olarak yetersiz ve erişilemez olması doğayı, toplumu ve işleyen ekonomileri doğrudan etkiliyor.

Küresel su ihtiyacı giderek artıyor. Sosyal, ekonomik ve çevresel alanlarda su sorunu, insanlığın önündeki büyük tehlikelerden biri olarak kabul ediliyor. Yaşamsal önemi nedeniyle “Su ekonomik bir mal olmaktan uzaktır” görüşü dillendiriliyor olsa da, gerçekte artık suyun ticareti yapılıyor. Teması su olan raporlar, su kıyametinin kapıda olduğunu gösteriyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun en son 2019 Kasım’da açıkladığı “Küresel Risk Raporu”na göre, mevcut su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı, artan dünya nüfusu ve iklim değişikliğinin de etkisiyle yaşanacak su krizi geleceğin önemli sorunlarından biri olacak. Rapor, yakın gelecekte su talebinin arzı aşacağını belirtiyor. Su krizi, en büyük etkiye sahip küresel risklerden biri olarak görülüyor.

Dünya Bankası ise yayınladığı son raporunda, su krizinin aslında görünen fakat çok da dikkate alınmayan bir boyutuna dikkat çekiyor. Dünya Bankası rapordaki tespitlere göre dünya, yoğun kirli bölgelerdeki potansiyel ekonomik büyümenin üçte birini ortadan kaldıran, insan ve çevre refahını tehdit eden görünmez bir su kalitesi kriziyle karşı karşıya. Sulardaki kirlilik, hem insanlar, hem çevre, hem de ekonomi için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF’e göre ise dünyada 844 milyon kişi temel içme suyu hizmetlerinin hiçbirinden yararlanamıyor. 4.5 milyar insan temiz tuvalete, 1.8 milyar insan temiz suya ulaşamıyor. Temiz suya ulaşımdaki zorluk çocukların büyümelerini ve beyin gelişimlerini de etkiliyor, bu da bu çocukların yetişkin olduklarında çalışma yaşamlarında sıkıntı çekmelerine sebep oluyor.

Sulama, yağmur suyu akması, gübrenin sızması ve kentsel atık su deşarjı gibi insan yapımı baskıların bir sonucu olarak artan tuzluluk, tarımsal verimi düşürüyor. Tüm bu etkiler ise ekonomik büyümeyi hem yoksul, hem de gelişmiş ülkelerde olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple içtiğiniz suyun kıymetini bilin! Bilinçsiz tüketim yapmayın!