Son birkaç aydır bütün dünyanın gündeminde Çin'in Hubey Eyaleti’ne bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bulaştığı insan sayısının git gide artması bütün dünya ülkelerinde paniğe neden olmaktadır.

Bu hafta sizlerle bu konu hakkında birkaç veri paylaşmak istedim.

Bugün itibariyle koronavirüsün (Kovid-19) bulaştığı insan sayısının 81 bini geçtiği, salgında toplam 2 bin 762 kişi yaşamını yitirdi. Çin ana karasında 2 bin 715, Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde 2, İran'da 15, Güney Kore'de 11, İtalya'da 11, Japonya'da 5, Tayvan, Filipinler ve Fransa'da da birer kişi yeni tip koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Çin ana karasında 78 bin 64, Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde 85 ve Makau Özel İdari Bölgesi'nde 10 vakaya rastlandı. Tayvan'da da 31 kişide Kovid-19 tespit edildi. Yeni tip koronavirüs görüldüğü bildirilen ülkelerin yetkili sağlık kurumları ve yerel basınından derlenen verilere göre, vaka sayıları bu şekilde verilmiş.

Aralık ayında Çin’den bütün dünyaya yeni bir virüsün musallat olacağı ihtimali herkesi telaşlandırmakla kalmadı. Virüsten çok daha sarsıcı olan söylemlere hep birlikte bir bakalım. Bakalım dünya bu virüsü nasıl değerlendiriyor.

Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization/WHO/DSÖ) temsilcisi Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni koronavirüs salgınının küresel bir tehdit oluşturup oluşturmadığını değerlendirmek üzere acil durum komitesinin bir araya geleceğini açıkladı. Ghebreyesus, "virüsün şimdiye kadar 40 ülkeye yayıldığını" belirtirken, "ancak tüm dünya alarmda olmalı" ifadelerini kullandı.

Daha önce Nisan ayına kadar bu virüsün yok olacağını söyleyen ABD Başkanı Trump, ülkesinin yeni tip corona virüsü (Covid-19) ile mücadelede "çok iyi iş çıkardığını"  Covid-19 için aşı çalışmalarında neticeye çok yakın olunduğunu söyledi.

Hastalık hakkında yanıldığını Ocak ayında açıklayan Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ/WHO) sınıflandırmalarına göre yola sıradan bir grip salgını gibi çıkan virüs pandemi olmaktan sadece bir adım ötede.

Salgınlar neye göre sınıflandırılıyor?

Peki bir virüs/bakteri hangi durumlarda salgın, hangi durumlarda epidemi, hangi durumlarda pandemi sayılıyor?

Küçük çaptaki salgınlar endemi,

Bir ülkeyi etkileyecek çapta salgınlara epidemi,

Dünyanın büyük bir kısmını etkileyen salgınlar ise pandemi sınıfına giriyor.

*Dünya Sağlık Örgütü doğru bir sınıflandırma yapamazsa alacağı önlemler ne kadar doğru ve yeterli olabilir. Ve Trump’ın yanıldığı üzere Bu bir oyun değil.

Salgın tarihinin en güçlüleri: Kolera, veba, grip gibi…

Tarih boyunca en önemli salgınlara yol açan hastalıklar arasında Orta Çağ Avrupası’nda yaşanan ve kara veba olarak da bilinen hıyarcıklı veba, I. Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan İspanyol gribi, çiçek, kolera, tifüs, tifo ve grip sayılabilir. Yine buna benzer Hindistan'da 1926 ile 1930 yılları arasında 979 bin 738 kişi çiçek hastalığına yakalandı ve hastaların yüzde 40'a yakını hayatını kaybetti.

Sosyal medyada ise; Çin hükümeti uzun süre sosyal medyayı sansürledi, daha Ocak ayının başında insandan insana virüsün bulaştığını bilmesine rağmen hiçbir açıklama yapmadı, gerçek vaka ve ölü sayıları verilmedi, salgının ciddiyetini açıklamak isteyen sekiz kişi tutuklandı. Çin makamları, Weibo ve diğer platformlarda paylaşılan tüm bilgileri yakından izleyip, hükümeti eleştiren paylaşımlar hakkında yaptırım uyguladı.

Sosyal medya, yarattığı ve ışık hızıyla yaydığı bilgi kirliliğiyle ve ürettiği nefret söylemiyle, yalnız öfke patlamasını tetiklemekle kalmadı, aynı zamanda adeta linç kampanyalarına varan ve sonu nefret suçlarıyla neticelenen olaylara da zemin hazırladı.

Wuhan'da bir hastanede çekildiği öne sürülen, bir hastanın geçirdiği kriz nöbeti videosu, sosyal medyada izleyenleri dehşete düşürdü.

Virüs hakkında birçok dezenformasyon kampanyası -planlı salgın senaryosu, biyolojik silah saldırısı iddiaları, hemşire videosu, casusluk söylentileri-üretildi.Ölümcül Wuhan virüsünün laboratuvarda üretilip, yanlışlıkla patentlendiği ve bir aşının zaten mevcut olduğu dezenformasyonu da hızla yayılmaya başlandı.

Yarasa çorbası, Çin’de yaygın bir yiyecek olmamasına rağmen, sosyal medyada, Çinli bir kadının kameraya gülümseyerek yarasa çorbası içtiği videoda, virüsün Çinlilerin yeme alışkanlıklarından yayıldığı iddia edildi. Halbuki video Çin’de değil, 2016 yılında Batı Pasifik’teki Palau Adası’nda çekilmişti.

Japonya’da da “Lütfen Çinlilerin ülkeye girişini yasaklayalım”, “Çocuğumun virüsü kapacağından endişeliyim” tarzı tweetler atıldı.

Malezya halkı, ülkeye Çinlilerin girişini yasaklamak ve hükümete “ailemizi ve çocuklarımızı kurtarma” amaçlı bir çağrıda bulunmak üzere 400.000’i aşkın imzalı bir sosyal medya kampanyası başlattı.

Virüsün son olarak İran da birçok kişide görülmesi ülkemizde de ciddi bir panik havası yarattı, bu hava ise sadece dedikodu ve kocakarı söylemleri ile karşılık buldu.

Dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.

 “Küresel medya şirketleri, korku, panik ve öfkeye neden olabilecek yanlış, çarpıtılmış bilgilerin yaygın bir şekilde yayılmasını önleme, krizin acil olarak kontrol altına alınması ve hafifletilmesi amacına yönelik olarak Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi önde gelen sağlık kurumlarıyla yakından çalışmalılar.

Bizler de iyi birer medya ve dijital okuryazarı olarak sorgulamadan, resmi kaynak dışındaki, birincil kaynaklara ulaşmadan, çapraz okuma yapmadan önümüze gelen her habere inanmamalıyız.

Türlerin altıncı kitlesel yok oluşundan bahsedildiği günümüzde böylesine insan türünün ciddi bir kısmını yok edeceğine dair senaryolar üretilen bir virüse elbette devletlerin ırkçı, dışlayıcı kendine kurtarmaya yönelik söylemlerde bulunmayıp, çok daha ciddi önlemler alınması ve kamuoyunu bu çerçevede bilgilendirmesi gerekmektedir.

Bunların yanında değerli okurlarımızın da bilmesi gerekenler; sık mutasyona uğrama riski olan Koronavirüs'ün yeni türünün en büyük belirtisi yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve nefes alma güçlükleri.

Eller sık sık yıkanmalı, hayvansal ürünler iyice pişirilmeli, hastalık ihtimali olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı, yıkanmamış ellerle gözler, burun ve burun bölgelerine dokunulmamalı.

Sağlıcakla kalın…