<p>&nbsp;</p><p>Bir Ramazan Ayı&rsquo;na daha hayırlısıyla başlıyoruz. &Ouml;ncelikle b&uuml;t&uuml;n M&uuml;sl&uuml;manlara hayırlı bir Ramazan diliyorum.</p><p>Ramazan&rsquo;ın anlam ve &ouml;nemi ile ilgili onlarca şey yazılabilir; ben kısaca bu ayda dikkatimizi &ccedil;eken bazı konulara değinmek istiyorum.&nbsp; Ramazan bana g&ouml;re M&uuml;sl&uuml;manlar i&ccedil;in 11 ayın sınavıdır.</p><p>İslamiyete g&ouml;re Ramazan&rsquo;da maksat a&ccedil; kalmak değildir. Ramazan&rsquo;da maksat terbiye olunmaktır. Had bilmektir.&nbsp; Ramazan&rsquo;da maksat arınmaktır. Arınma, sadece a&ccedil; kalmak ile olacak bir durum değildir. B&uuml;t&uuml;n bedenen, b&uuml;t&uuml;n nefsen terbiye olunmaktır. Mideye hakim olunacağı gibi g&ouml;ze, beyne, kulağa da hakim olmaktır.</p><p>Bu ayın temel ama&ccedil;larından biri de eşitliktir. HZ. Muhammed, Ramazan ayında oru&ccedil; tuttuktan sonra iftarlarını &ccedil;ok m&uuml;tevazi bir sofra ile a&ccedil;ardı. Bu ayda herkes ekonomik olarak birbiri ile eşit olurdu. Zenginlik veya fakirliğin bir anlamı kalmazdı. G&uuml;n boyunca yapılan ibadetler akşamları ise dayanışma ve teravih namazlarında omuz omuza verilen kardeşliklerle pekiştirilirdi.</p><p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde b&uuml;t&uuml;n bunlar anlamını yitirdi. Ramazan sadece a&ccedil; kalmak ile &ouml;zdeşleştirildi. Sahurda 5 &ouml;ğ&uuml;nl&uuml;k yemek yiyip ardından akşama kadar diğer b&uuml;t&uuml;n ibadetleri unutarak uyuyup akşam iftarda ise yine 10 &ouml;ğ&uuml;nl&uuml;k yemek yiyoruz.</p><p>İftarda tıka basa karnımızı doldurduktan sonra ise ş&ouml;yle biraz gerinip tatlıları falan da g&ouml;t&uuml;rd&uuml;kten sonra &lsquo;hadi kalkın okeye gidelim&rsquo;le o g&uuml;nl&uuml;k oru&ccedil; tamamlanır.</p><p>Bunun ne Ramazanla, ne de İslamiyetle hi&ccedil;bir alakası yok. Bu ay ayrıca zenginler ve pop&uuml;listler i&ccedil;in de &ccedil;ok verimli bir ay oluyor. Yıl boyunca zenginliğini unutanlara karşı adeta g&ouml;vde g&ouml;sterisi yaparcasına iftar programları d&uuml;zenlenir. B&uuml;t&uuml;n basının &ccedil;ağrıldığı bu programlarda bir de fakirlere fakirlikleri hatırlatılarak &lsquo;hadi yiyin sizin gibi fakir fukaralar&rsquo; denilir.</p><p>Bu iftarlar ciddi anlamda bir imaj tazelemektir. Bazen ise hayatında bir kez bile oru&ccedil; tutmamış bazı y&ouml;neticiler, g&uuml;n i&ccedil;erisinde &ccedil;eşitli restoranlarda yemek yedikten sonra akşam fakirlerin gittiği bir iftar &ccedil;adırında onlar gibi iftar yapmaya &ccedil;alışır.</p><p>G&uuml;n i&ccedil;inde &ccedil;ok yediği i&ccedil;in kendisine verilen iftar tabağını da bitiremez. Sonra bunun i&ccedil;in para almış meslektaşlarım başlarlar onları &ouml;vmeye, &lsquo;Vayyy g&ouml;rd&uuml;n&uuml;z m&uuml; helal olsun adam ne karizmatiktir, ne hayırseverdir, ne m&uuml;tevazidir&hellip;&rsquo; diye diye yere g&ouml;ğe sığdıramazlar. Bir şov aracı haline getirilen Ramazan&rsquo;ın bu şekilde hi&ccedil;bir ehemmiyeti yoktur. Kuran&rsquo;ı Kerim&rsquo;in indirildiği M&uuml;sl&uuml;manlar i&ccedil;in &ouml;nemli bir ay olan Ramazan artık g&ouml;steriş aracı olmaktan &ouml;teye gidememektedir.</p><p>B&uuml;t&uuml;n televizyonlar da bu ayı bir g&uuml;nah &ccedil;ıkarma ayı olarak g&ouml;r&uuml;rler. Her akşam ve sahur &ouml;ncesi şov programlarını aratmayan programlar sergilenir. Halayın başını Nihat Hatipoğlu &ccedil;ekiyor. Arkasına verilen tamamen arabesk ve duygusal bir fon ile birlikte başlar HZ. Hamza&rsquo;nın vahşi tarafından nasıl &ouml;ld&uuml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; anlatır. Hep ağlama modundadır, ama hi&ccedil;bir zaman ağladığını g&ouml;rmedim. Televizyondan yaptığı program karşılığı 10 binlerce dolar alan Hatipoğlu, fakirlere nasıl sabretmeleri gerektiğini &ouml;ğretmeye &ccedil;alışır. Sadece Nihat Hatipoğlu değil, oğlu da başka bir televizyonda ağlıyor. Ailece ekranda 2 saat boyunca bu arkadaşlar ağlamaklı bir tonla paramızı cebimizden &ccedil;ıkarıyorlar.</p><p>Toplum olarak hepimiz g&uuml;l&uuml;yorduk, ama simsarlar ağlıyordu!. Ne zaman Ramazan gelecek, milyon dolarları &ccedil;ok &ouml;zledik diye ağlıyordu. Y&uuml;zbinlerce insan işini kaybetti, binlerce insan &ccedil;ocuklarını kaybetti, b&uuml;t&uuml;n Ortadoğu Coğrafyası'nda nehirler kan akıyor. Ama &ouml;nemli değil Ebu Bekir devesini kaybetti &ccedil;ok ağlıyordu. Nihat Hoca, oğlu, babası programda milyon dolarları kazanırken &ccedil;ok ağlıyordu!</p><p>&Ouml;b&uuml;r televizyonlarda daha da rezilce şeyler oluyor. Bir ara baktım bir televizyonda sakallı biri almış eline mikrofonu Vallahi de Billahi de Tillahi de Cem Yılmaz&rsquo;ı aratmayan bir stand-up g&ouml;sterisine imza atıyor. Ama bir tek kişi de &ccedil;ıkıp demiyor ki "Ey xocam x&eacute;rdir, bir g&uuml;l&uuml;yorsun bir ağlıyorsun, ne iş" diye. Ciddi bir samimiyetsizlik var.</p><p>Samimiyetin olduğu bir coğrafyada bu kadar &ccedil;ok kan g&ouml;vdeyi g&ouml;t&uuml;r&uuml;r m&uuml;yd&uuml; hi&ccedil;? IŞİD&rsquo;i bir taraftan El-Kaide ve El-Nusra&rsquo;sı bir taraftan ve bunlar gibi onlarcası insanları Allah&rsquo;u Ekber diyerek katlediyorlar. Bunların hepsi kendisini Allah&rsquo;ın askeri olarak g&ouml;r&uuml;yor.</p><p>İslamiyetin bu kadar yozlaşmasına sebep olanlar işte bu sahte dini yaşayanlardır. Yıllarca insanları akıttıkları g&ouml;zyaşları ile kandıran Cemaatlerin nasıl bir pazarlık i&ccedil;erisinde olduklarını g&ouml;r&uuml;yoruz.</p><p>M&uuml;sl&uuml;manlar i&ccedil;in ger&ccedil;ek anlamda bir İslamiyet ancak bu ortalıkta dolaşıp Allah&rsquo;ın ayetlerini milyon dolarlara satan zırtapozların temizlenmesi ile m&uuml;mk&uuml;n olabilir.</p>