<p> </p><p>Çocuk yeni yeni ayakları üzerinde duruyor. Hatta badi badi yürüyor. Anası, babası, ablası, ağabeyi hele hele dedesi, ninesi zevkten dört köşe oluyor.</p><p>Çocuk dedesiyle güreşiyor. Yeniyor! Ninesiyle oyun oynuyor. Onu da yeniyor! Ve sonunda onlara dönüp “bu işlerde başarılı olmak için zeki ve güçlü olmak lazım” diyor.</p><p>Bu tespite bakın, ne kadar ilginç. Çocuk önce zeki olmayı, ardından güçlü olmayı söylüyor.</p><p>‘Çocuk aklı’ deyip geçenlerimiz olabilir. Ancak böyle düşünmeyenlerimizin çoğunlukta olduğunu biliyorum. Bazılarımız da “Allah söyletiyor” diyebilirler.</p><p>Ne dersek diyelim. “Zeki ve güçlü olmak lazım” sözü beni çok etkiledi. Kim derse desin, nerede ve niçin denmiş olursa olsun, cümlenin sözcük dizimine bakın. “Zeki ve güçlü”…</p><p>Evet, güçlü olmak yetmiyor. Hele hele yalnızca güçlü olmak hiç yetmiyor.</p><p>Zeki olmak gerek, zeki…</p><p>Kuyu üstten dibe doğru örülmez. Dipten yukarı doğru örülür. Tünele girmeden önce tünelin sonundaki ışığı görmeliyiz. Tünelin sonunda neler var, önceden bilmeliyiz. Bütün bunları da özgür irademizle yapmalıyız.</p><p>Savaşlar da böyledir. Komutanlar “genellikle” birileri istedi diye, birilerinin aklıyla, kaybedeceği savaşa ordusunu koymaz. Farklı yollar dener. Tabi bu her zaman böyle olmamıştır.</p><p>Bir savaşın kazanılması için her şeyden önce; o ülkenin bu savaşın gerekliliğine, yaşamsallığına inanması gerek. Yoksa kral istedi diye savaşa girilmez. Kral istedi diye savaşa girerseniz Amerika’nın Vietnam’daki durumuna düşersiniz.</p><p>Vietnam halkı ve dolayısıyla askeri bu savaşın gerekliliğine inanmıştı. Bu savaşın bir onur, bir özgürlük savaşı olduğunu içine sindirmişti.</p><p>Ya Amerikan askeri?.. Birincil amacı ölmemek… Ölmeden aybaşını getirmek… Maaşı hak etmek düşüncesindedir. Bu nedenle de doğaldır ki; güçlü Amerika güçsüz Vietnam’a yenilmiştir.</p><p>Tarihin hiçbir döneminde savaşın kazananı olmamıştır. Hele bizim gibi gelişmekte olan, ayakları üzerinde yeni yeni durmaya başlamış ülkeler için bir geri gidiş, bir yıkımdır.</p><p>Savaş ciddi, riskli, kazananı olmayan bir tiran oyunudur.</p><p>Savaş yurdumdan ve yurdum insanlarından uzak olsun.</p><p>NOT:</p><p>TİRAN:</p><p>1. Eski Yunan’da, siyasal gücü tek başına elinde tutan kimse.</p><p>2. Siyasal erki zorla ele geçiren ve onu kötüye kullanan kimse.</p><p> &</p><p>Şimdi de sıra haftanın öğüdünde;</p><p>Kirveme öğütler;</p><p><strong>Ve şu unutulmasın ki: barış güç bende demek değil ”Ata kibirli binen, eve yürüyerek gider” Kirvem.</strong></p><p>Güzel günler dileğiyle,</p><p>Dostça kalın…</p><p>“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, <strong>MÜZEYE</strong> dönüştürülsün.”</p><p>“SUR İÇİ; <strong>DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.”</strong></p><p>“Sur İlçesinin adı <strong>“ESKİ DİYARBEKİR”</strong> olsun.”</p><p><strong> “ŞEHRİN STADI, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.”</strong></p><p><strong>Daha da önemlisi;</strong></p><p><strong>YAKIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGU VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN. </strong></p>