Yazacak o kadar çok şey var ki…

Hani denir ya atı mı yazsam, iti mi yazsam?

Haklıyı mı, haksızı mı?

Haktan yana olanı mı, yoksa hakkı kasası olarak göreni mi?

Gerçek yazar-çizeri mi yoksa sırtını rantı bol olan insanlara bağlayanları mı?

Kendi zeka ürününü titizlikle sayfalara dökeni mi, yoksa sağdan soldan duyduklarını başkalarının anlattıklarını kendi ürünüymüşçesine kağıda aktaranı mı?

Diyarbekir sever geçinip Diyarbekir’e bir çivi olsun çakmayı aklından bile geçirmeyenleri mi?

Diyarbekir konu olunca mangalda kül bırakmayan, Diyarbekir adından yararlanarak çıkar elde etmek tek uğraşı olanları mı, yoksa Diyarbekir’e karınca kararınca bir nebze olsun yararı dokunmak için çırpınanları mı yazsam.

Hadi siz söyleyin sevgili okuyucularım. Siz söyleyin ben yazayım.

Bakın yine döndük dolaştık Diyarbekir’e ve Diyarbekir ve Diyarbekirliyi istismar edenlere geldik.

Bunlar için yine Diyarbekir ağzıyla kişiliklere verilen tanımlamalarla cevap verelim.

Bunlar; Boş beleşin tekidir, Toy’dur, Aveldir, Battaldır, ama aynı zamanda Afruttur, Hasudtur, Berdiberdandır ve de  Şatır’dırlar…

Ve bunlar Hz. Ali’nin dediği gibi, “Kişilikleri dillerinin altında saklıdır.”

                                       &

Neyse yeri geldiğince detaylandırırız.

Ben gene bu yazımda da az da olsa sevdalısı olduğum Diyarbekir’imden söz edeyim evvel emirde.

41. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sonuçları Sempozyumu nedeni ile Diyarbekir’e geldiğimde; İlimiz Lice İlçesinde bulunan ve Büyük İskender ve ordusunun konakladığı Bırklyn (Büyük Mağara) Mağaralarını gezdim. Bilmem sizler de gezdiniz mi? İnsanı büyülüyor.

Biraz olsun tanıtayım;

Bırkleyn Mağaraları Diyarbakır Turizmine en çok katkı sağlayacak yerlerin başında gelecektir. Zamanımıza kadar bölgede ki sorunlar sebebiyle hak ettiği ilgiyi görmemiş ve tanıtımı yeterince yapılamadığı için bu doğa harikası ve Antik Tarihi barındıran mekanı Diyarbakır'da yaşayanlar da dahil olmak üzere çok az insanın bildiğini sanıyorum…

Dostlarıma, öncelikle Diyarbekir’de yaşayan herkese öneriyorum. Gidin gezin görün ve hele meslektaşlarım yazılarınıza konu edinin. İhmal edilir gibi değil. Turistik gezi turlarına önerin. Kanımca yok örneği…

                              &

Dilerim doğru değildir. Diyarbakır’dan dönüşte uçakta duydum. Doğrulama şansım olmadı. Ama eğer doğruysa; en büyüğünden en küçüğüne en resmisinden en özeline hepimizin ayıbı, hem de en büyük ayıbı sayılır.

Ne olmuş biliyor musunuz, 1450 yıldır sapa sağlam Hazreti Süleyman Camii’nde Eshabe türbelerinin yanı başında bulunan kutsal sancak, çalınabilir ihtimali göz önüne alınarak koruma amaçlı Gaziantep’e gönderilmiş.

Ee pes artık pes vallahi. Dilerim doğru değildir. Doğruysa bu Diyarbekir’e büyük bir hakarettir.

Ey yerel basın gözünüz nereye bakar, kulağınız neyi dinler. Kendinizi teslim etmişsiniz bir ajansa aksın vesayetli haberler… Gazetecilik bu mu? Ayağımızdan pantolonumuzu alsalar haberimiz olmayacak. Özür dileyerek yazıyorum. Doğruysa eğer çekeceğiniz var benden.

Valilik, belediye, turizm müdürlüğü, vakıflar bölge müdürlüğü, ne olur doğru değil deyiniz… 

                              &

41. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sonuçları sempozyumuna geri dönecek olursak;

1. Kanımca yerel basında her nedense pek ilgi görmedi. Bir sonraki günkü yer gazetelere baktığımda hemen hemen tümü ajanstan aldıkları haber ve resimlerle yetinmişlerdi. Yazık, Diyarbekir’e yazık.

2. Programın ilk açılışımda Körtik Tepe anons edildi amma iki kare fotoğrafın dışında tümüyle ve uzun uzun hem de nicel olarak Dicle Üniversitesi anlatıldı. Giriş kapısı önü, arkası genel görünümü fotoğraflarla tanıtıldı. Bilimsel hiçbir çalışma, araştırma ya da belgeden söz edilmedi. Yazık Dicle Üniversitesine yazık…

3. Dikkatimi çeken bir başka şey; üniversitenin rektörü, dekanı kağıttan okudular söylemek istediklerini. Sanki bir yanlış yaparım korkusu içindeydiler.

4. Takdire şayan bir davranıştan söz etmezsem haksızlık yapmış olurum. Sempozyumda konuşma sırası Diyarbakır Valisi Sayın Hasan Basri Güzeloğlu’na gelince; kürsüde önünde duran bilgisayarı kapattı. Düzgün bir Türkçe ve mükemmel bir anlatım ile günün anlam ve önemini anlatan konuşmasını yaptı. Belki de emekli bir edebiyat öğretmeni olduğumdan mı bilemem amma çok beğendim. Açık ve net bir telaffuz ile duygu ve düşüncelerini anlamlı bir şekilde anlattı. Bravo. Bravo Hasan Basri Güzeloğlu’na mükemmel bir hatip

Bir de sempozyumun sunucusunun sunumunu çok beğendim. Mükemmel bir dil…Bravo. Bravo Mustafa Çakmak sana…

                                &

Ayrıca Vakıflar Bölge Müdürlüğüne uğradım. Metin Evsen beyle hasbihal ettik. Ulu Cami girişine tekerlekli sandalyedeki hastaların da camiye rahat girmeleri için bir rampa yapılmasını istedim. Benim fikrime katıldığını belirterek; “Biz bu konuda bir proje de hazırlayıp yukarıya sunduk. Ancak genel görünümü bozar diye reddedildi” dedi.

Daha sorularım vardı örneğin çok kısa aralıklarla Ulu Cami’nin kurşunlarının iki defa değiştirilmesi ve benzeri sorularım, ancak geleni gideni çoktu, soramadım.

Neyse bir dahaki sefere… Günler torbaya girmedi ya…

                                   &

Türk Hava Yolları, doluluk oranının en yüksek olduğu iller arasında bulunan Diyarbakır’daki seferlerinde düşüşe gitmiş. Düşüş nedeniyle bilet fiyatları ikiye katlanmış. Vatandaş isyanda. THY’nın bu uygulaması kent turizmine darbedir. Devam edeceğim. Bu işin takibini yapacağım.

Bir hafta uzak durdum Diyarbekir’den bakın neler olmuş…

                                      &

Sıra haftanın öğüdünde;

Kirveme öğütler;

Kirvem bak Yaşar Nuri Öztürk ne demiş;

“Yobazın olmadığı her er Cennettir.

Kadın yaktınız, ozan yaktınız, köpek yaktınız, orman yaktınız.

Siz varken başka cehenneme gerek yok! …”

                                 &

Güzel bir hafta dileğiyle,

Dostça kalın…

Anzele’yi; büyük bir Balıklıgöl haline getirip, turizme kazandırılsın…  

“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, MÜZEYE dönüştürülsün.”

“SUR İÇİ; DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.”

 “ŞEHRİN STADI, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.”

Daha da önemlisi;

YAKIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGU VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN.

Ve ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK üyeleri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Körtik Tepe, Hilar mağaralarını, Bırkleyn Mağaralarını ve gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.