Sosyal medyaya göz atarken, Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun; Keçi Burcu’ndan eski Tekel İçki Fabrikası’na kadar olan yolun gidiş dönüş çift şeritli yol olarak genişletileceği, bölgede bulunan yapıların kamulaştırılacağı… Bir projesinin olduğunu büyük bir sevinçle ve gurur duyarak öğrendim.

İçimden; Sayın Valim yoksa siz benim 15 Haziran 2018 tarihli yazımdan mı esinlendiniz, diyesim geldi.

Neden mi böyle diyorum.

15 Haziran 2018 tarihli yazımı okuyunca bana hak vereceksiniz.

O günkü yazımın virgülüne bile dokunmadan sizlere aktarıyorum.

“AH SENİ BİR ANLATABİLSELER,

AH SENİ BİR ANLAYABİLSELER,

SEVDALISI OLDUĞUM KADİM ŞEHİR…

Siyasetten uzak, mutlu, sağlıklı, huzurlu ve özgürlüklerle dolu bir hafta dileğiyle, günaydın sevgili okuyucularım.

Yazılı basının şansızlığı bu… Akşam olanı sabah köşenize yansıtamıyorsunuz. Pazar akşamı neler oldu bittiyi maalesef bu sabah sizlerle paylaşamıyorum.

Olsun Diyarbekirim var ya… Yedi düvele bedel.

Son Diyarbekir gezimde; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alındığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Ankara’nın Etimesgut İlçe Kaymakamı Cumali Atilla Beyle bir görüşme olanağı bulmuştum. Ancak bugüne kısmetmiş olan biteni yazmak.

Sevgili Başkanımla sohbetimde Diyarbekir’i birlikte yâd ettik. Dilerim birlikte de şad ederiz. Hadi hayırlısı. Bunları niçin yazıyorum. Sevgili başkan Diyarbekir sevgisi konusunda benimle yarışır oldu. Ben de göreceğiz demiştim. Ardından Diyarbekir’de, 52 yıl önce Ziya Gökalp Lisesi’nden mezun olan devre arkadaşlarımızla bir araya geldiğimde ilk etapta gözüme çarpanları bir bir sıraladım. Şöyle ki;

Metro-Raylı sistem.

Yıllardır söylenir ama bir arpa boyu gelişme yok. Sanırım bunda belediyenin de bir dahli yok. Diyarbekirlinin dediğine göre söylüyorum; “Böyle büyük yatırımları hükümet Diyarbekir’e yapmaz.” Haklı yanları da çok. Çünkü bu hükümet on altı yıldır dilimde tüy bitti anlatmakta ama onlar anlamamakta ısrarlı diye düşünüyorum.

Ya danışmanları ya da milletvekilleri doğru ve dürüstçe anlatamıyor ya da onlar anlamak istemiyor Kürt kardeşlerinin taleplerini. Her neyse. Bunu geçelim.

Yaptığımız söyleşide adının Diyarbekir’de anılmasını istiyordu sevgili başkan.

Kırklar Dağı’nın tepesindeki o heyula beton yığınlarını yerle bir ettirmesi takdire şayan bir girişimdi. Bunu söyledim ve ardından;

Mardin Kapı-Ön Gözlü Köprü arası yol.

Sevgili başkan adının unutulmamasını istiyorsan; Mardin Kapıdan On Gözlü Köprüye kadar yani Kırklar Dağı’na kadar çift gidiş çift gelişli, geniş yaya kaldırımlı bir yol yap, hele bunu Kırklar Dağı’ndan Dört yola kadar uzatırsan Diyarbekirli senin heykelini diker, ben de buna ön ayak olurum dedim. Ayrıca hem inanç hem de tarih turizmi adına oraya gidip gelenler babana rahmet okur. İşte o zaman adın Diyarbekir’de anılır olursun, diye devam ettim. Ne dersin kolları sıvayalım mı sevgili başkan deyince, belki bana ‘bu işin bir tarafından tutmaya başladık’ diyeceksin ancak ben de sana elini çabuk tut, vakit çok geç olabilir, derim. Gülüştük…

Başkanımı bulmuşum durur muyum?

Eski Borsa Hanı-Çifte Han

Ben sevdalısı olduğum, doğup büyüdüğüm kadim Kent Diyarbekir’e gelince oturur muyum? Ne mümkün.

Yıkılanları gezip görmek istedim bir kez daha. Eski Yoğurt Pazarının arkalarında dolaşıyordum. Gözüme eski-püskü küçük bir tabela ilişti. Zaten pek okunur bir yerde de değildi. Ne yazıyordu biliyor musunuz? Söyleyeyim. “Dikkat duvar yıkılabilir.” Bu duvar nerenin duvarıydı bilen vardır. Yine de söyleyeyim; Çifte Han dediğimiz Eski Borsa Hanı’nın duvarı. İnanın yıkıldı-yıkılacak durumda, bombelenmiş, ayakta kalmaya sayılı günleri kalmış durumda. Dilerim bir felakete neden olmadan onarılır bu tarihi han.

Söyleşi de bunu da sevgili başkana aktardım. Gerçi bu Kültür ve Turizm Bakanlığının görevi ancak belediyenin onarım konusunda ön ayak olması gerekir diye düşünüyorum dedim.

Haklısınız tez elden, el atmak gerekir, gereğini yapacağım, dedi.

Ulu Cami’nin ana girişine engellilerin yararlanacağı bir yol.

Dünyanın 5. Harem-i şerifi Ulu Cami’yi gezerken tekerlekli sandalyeyle camiyi dolaşmak isteyen bir yurttaşı bin bir güçlükle indirmeye çalışıyorlardı. Çok üzülmüştüm.

Bu konuyu da görüşmemizde Cumali Beye ilettim. Tamam hemen gereğini yapacağım dedi. Çok sevindim. Dilerim gereği yapılmıştır.

Bütün bunların takipçisi olacağım. Emin olabilirsiniz.

Çünkü sevdalısı olduğum kadim şehir Diyarbekir bunların çok daha fazlasını hak ediyor.”

Sayın Valim ben sözümdeyim. Diyarbekire hizmette ne görev verilirse başım gözüm üstüne…

                                     &

Ve son söz kirveme;

Kirveme öğütler;

Kirvem insanlar sözleriyle değil, Yaptıklarıyla, ortaya koydukları eserleriyle anılır, sevilir, sayılırlar. Unutulmazlar listesinde yer alır onurlandırılırlar.

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

2021 yılı DİYARBEKİR YILI olsun       

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Suriçi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski stadı, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına

uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.