<p>&nbsp;</p><p>Son yıllarda T&uuml;rkiye hem Ortadoğu&rsquo;da, hem d&uuml;nya da, diplomasi de ve politika da adından s&ouml;z ettiren bir &uuml;lke konumuna geldi.</p><p>K&uuml;resel g&uuml;&ccedil;lerin Ortadoğu &uuml;zerine politikalarını ve gizli planlarını bozan T&uuml;rkiye, klasik tabirle oyuncu olmaktan &ccedil;ıktı, oyun kuran akt&ouml;r haline geldi. Peki T&uuml;rkiye bu noktaya nasıl geldi?</p><p>Bu sorunun cevabı hi&ccedil; ş&uuml;phesiz &ccedil;ok kapsamlıdır; ancak her şeyden &ouml;nce belirtmek gerekir ki, i&ccedil;eride g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir iktidar ve cesur bir lider buna &ouml;nc&uuml;l&uuml;k etmektedir. Tespit edilen doğru politikalar yetmiyor, bunun sahada cesurca uygulanması sonucu doğuran etkenlerin başında gelmektedir.</p><p>T&uuml;rkiye, son yıllarda &uuml;rettiği askeri teknoloji ile yaptığı atılımlar dış g&uuml;&ccedil;lere bağımlı olmaktan kurtuldu. Başına bela edilen gayri nizami oluşumlara &uuml;rettiği silahlarla m&uuml;cadele eden deyim yerindeyse g&ouml;beğini kendi kesen T&uuml;rkiye, ağır darbeler vurmaya başladı. Başta ABD olmak &uuml;zere İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Batı Avrupa &uuml;lkeleri T&uuml;rkiye&rsquo;yi &ccedil;&ouml;kertmek i&ccedil;in yep yeni ter&ouml;r oluşumları &uuml;reterek saha s&uuml;rd&uuml;. Yetmedi ekonomik yaptırımlar ve krizler yaratarak T&uuml;rkiye&rsquo;yi &ccedil;epe&ccedil;evre etmek istedi ve en &ouml;nemlisi darbeye gidecek kanalları devreye soktu batılı g&uuml;&ccedil;ler. Ancak T&uuml;rkiye, b&uuml;t&uuml;n bunlarla doğru ve kararlı m&uuml;cadele ederek i&ccedil;te huzur ve s&uuml;kuneti sağlayan bir duruş ortaya koydu.</p><p><strong><em>ABD&rsquo;yi beladan kurtardı</em></strong></p><p>NATO &uuml;yesi olan ABD, T&uuml;rkiye ile tarihten gelen stratejik bir ortaklığa sahip. Ancak ABD, bu ortaklığı unutarak T&uuml;rkiye karşıtı &ouml;rg&uuml;tlere destek verdi; hatta T&uuml;rkiye&rsquo;nin ter&ouml;rist olarak nitelediği PYD/YPG&rsquo;yi&nbsp; ter&ouml;rist olarak g&ouml;rmediğini ilan etti.&nbsp; Bundan rahatsız olan T&uuml;rkiye, sabırlı bir diplomatik yol izledi ve her fırsatta bizzat Başkan Erdoğan&rsquo;ın a&ccedil;ıklamaları ile ABD&rsquo;nin tutumu y&uuml;z&uuml;ne hep vuruldu. On binlerce tır dolusu ağır silah ve m&uuml;himmat ABD eliyle YPG&rsquo;ye verilmeye devam edildi. Fakat yavaş yavaş işin sonuna da geliniyordu. Peki ama nasıl?</p><p>T&uuml;rkiye, &ouml;ncelikle Fırat Kalkanı harekatıyla Suriye topraklarına girerek deyim yerindeyse uygulanmak istenen sinsi stratejiyi ikiye b&ouml;ld&uuml;. Daha sonra da Zeytin Dalı harekatıyla Fırat&rsquo;ın Batısını yok etti. Bu noktada ne ABD ne de Rusya, PYD/YPG lehine her hangi bir hamlede bulunmadı. Ama PKK&rsquo;ye sempati duyan K&uuml;rtler, ABD&rsquo;ye fazlasıyla bel bağlamış, onu tek umut olarak d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yordu.</p><p>Biz her zaman ABD &lsquo;satar&rsquo; diyorduk ve ABD&rsquo;nin hi&ccedil;bir zaman bir K&uuml;rt devletini kurmak gibi bir planının olmadığını &ouml;n g&ouml;r&uuml;yorduk. Silahlı K&uuml;rtlerin ABD i&ccedil;in olsa olsa her zaman bir &lsquo;Kart&rsquo; olmuştu ve bu stratejisini hep uyguladı. Sadece İsrail&rsquo;e bir g&uuml;venlik şemsiyesini d&uuml;ş&uuml;nen ABD, Suriye&rsquo;de YPG g&uuml;&ccedil;lerini bu anlamda karasal kuvvetler olarak değerlendiriyordu. Nitekim zaman zaman bazı YPG&rsquo;li yetkililer &ldquo;ABD ile aramızda resmi bir anlaşma hi&ccedil;bir zaman olmamıştır. Sadece sahada bir birliktelik s&ouml;z konusudur&rdquo; diye a&ccedil;ıklamalarda bulunmuşlardı.</p><p>&Ouml;te yandan T&uuml;rkiye ise kararlı tutumunu s&uuml;rd&uuml;rmeye devam ediyordu. Son olarak Başkan Erdoğan, Fırat&rsquo;ın Doğusu&rsquo;na da m&uuml;dahale edeceklerini karalı bir şekilde a&ccedil;ıkladı. Durumun ciddiyetini anlayan ABD Başkanı Trump, askeri g&uuml;&ccedil;lerini Suriye&rsquo;den &ccedil;ekeceklerini a&ccedil;ıkladı. T&uuml;rkiye&rsquo;nin kararlı tutumu aslında ABD&rsquo;yi YPG belasından kurtardı, desek abartı olmaz. ABD Başkanı Trump&rsquo;un a&ccedil;ıklaması d&uuml;nyada ve &uuml;lkesinde bir&ccedil;ok sonuca yol a&ccedil;tı. Bu a&ccedil;ıklama ile bazı &uuml;lkeler &uuml;z&uuml;ld&uuml;. &Ouml;rneğin İsrail, İngiltere ve Fransa. Ama en &ccedil;ok &uuml;z&uuml;len her halde PKK ve PYD oldu. Bu a&ccedil;ıklama bir bakıma sosyalistlerin emperyalistlere umut bağlamasının da sonu oldu. &Uuml;z&uuml;nt&uuml; ve şaşkınlık devam ediyor aslında. Bundan sonra ise şantaj s&uuml;reci de başlayabilir.</p><p>Trump&rsquo;un bu tarihi a&ccedil;ıklaması ve talimatı ABD&rsquo;de i&ccedil; politikada bazı taşların yer değiştirmesine neden oldu. En &ouml;nemlisi DAEŞ ile m&uuml;cadelede &ouml;zel temsilci olan McGurk istifa etti. McGurk aynı zamanda PYD-ABD arasında k&ouml;pr&uuml;n&uuml;n kurulmasında baş mimardı. Şimdi PYD, McGurk olamadan ne yapacak veya ne yapabilecek merak konusu. Ama bir ger&ccedil;ek var ki, ABD&rsquo;ye sempati duyan ve bu bağlamda umut bağlayan sek&uuml;ler K&uuml;rtler satıldı, kazık yedi. Bir kez daha, Abdulah &Ouml;calan&rsquo;ın &ldquo;ABD&rsquo;nin ipi ile kuyuya inilmez&rdquo; s&ouml;z&uuml; kanıtlandı. Fakat &ouml;rg&uuml;t&uuml; ve m&uuml;cadele arkadaşları bu s&ouml;z&uuml; &ccedil;oktan unutmuşlardı.</p><p>Bu hamlelerle Erdoğan siyaseti kazandı, T&uuml;rkiye kazandı. ABD ve Trump adeta azad edildi. Bunun 31 Mart 2019&rsquo;da yapılacak olan yerel se&ccedil;imlere etkisi ne olacak, g&ouml;receğiz. Ama bir etki olacağı kesin. Her şeyden &ouml;nce ana muhalefet partisi olan CHP&rsquo;nin de bundan sonra farklı bir &ccedil;izgi izleyeceğini &ouml;ng&ouml;rmekteyiz.</p><p>Saygıyla&hellip;</p>