<p>&nbsp;</p><p><strong>&nbsp;</strong></p><p>ABD&rsquo;nin bir bakıma bir yaptırımlar tarihi de mevcuttur, askeri, siyasi ve diplomasinin tarihinin yanında. Son g&uuml;nlerde Rahip Brunson&rsquo;un tutukluluk hali ile başlayan yaptırımlar s&uuml;reci s&ouml;z konusu. Tabi bu, T&uuml;rkiye &ouml;zelinde olan bir durum&hellip; Ondan &ouml;nce İran&rsquo;a, daha &ouml;nce de Rusya&rsquo;ya &ccedil;eşitli kalemlerde ABD&rsquo;nin uyguladığı yaptırımlardan s&ouml;z etmek m&uuml;mk&uuml;n.</p><p>Daha &ouml;nceki g&uuml;n ABD Başkanı Trump&rsquo;ın F-35 ile ilgili imzaladığı kanunla T&uuml;rkiye&rsquo;ye bir yaptırım atağı daha yapıldı ve sadece bu atağın etkisinin yaklaşık &uuml;&ccedil; ay s&uuml;receğinden s&ouml;z edilmektedir.</p><p>Eskiden ABD&rsquo;nin yaptığı yaptırımlarla ilgili &uuml;lkeler diz &ccedil;&ouml;ker, ona yalvarır ve neticede kapsamdaki &uuml;lkeler adeta ABD&rsquo;nin cirit attığı, teslim aldığı bir arka bah&ccedil;e konumuna gelirdi. Yaptırım uygulanan &uuml;lkelerin devlet başkanları el pen&ccedil;e ABD&rsquo;ye divan durur, biat ederdi. Kıbrıs &Ccedil;ıkartması&rsquo;nın yapılan Barış Harekatı&rsquo;nın sonrasında, 1975&rsquo;te, ABD T&uuml;rkiye&rsquo;ye ambargo uygulamıştı.</p><p>Şimdi &ouml;yle değil, kendisine yaptırım uygulanan &uuml;lke hemen rest &ccedil;ekiyor. Rusya, İran ve T&uuml;rkiye yaptırımların uluslararası hukuku &ccedil;iğnediği, ticaret etiğine uymadı y&ouml;n&uuml;nde a&ccedil;ıklamalar yaptılar. Pes eden hi&ccedil;bir &uuml;lke yok, biat eden tek bir &uuml;lke yok.</p><p>Aslında yaptırım uygulayan ABD&rsquo;nin giderek yalnızlaşacağı ve zor durumda kalacağı riski de var. ABD&rsquo;nin ekonomisi eski g&uuml;c&uuml;nde değil, y&uuml;z trilyonlarca dolar borcu vardır. Dahası eskiden kendisi i&ccedil;in a&ccedil;ık pazar konumundaki &uuml;lkeler birer t&uuml;keticiydi ve bu anlamda ABD&rsquo;nin başta askeri alanda &uuml;rettiği herşey neredeyse t&uuml;ketilirdi. T&uuml;rkiye bu kapsamda ele alınan &uuml;lkelerin başında gelmekteydi. Yapılan a&ccedil;ıklamalara bakılırsa, T&uuml;rkiye askeri teknolojisinde şu anda y&uuml;zde 65 civarında kendi silahını &uuml;retir ve satar konumuna gelmiş durumda. Hindistan ve &Ccedil;in bu eşiği &ccedil;oktan aşmış durumda. Kısacası ABD&rsquo;nin meşru pazar hacmi giderek daralmakta, buradan elde ettiği kar marjı giderek d&uuml;şmektedir. &Ccedil;ıldırmasının nedeni budur bir bakıma!</p><p>Bu nedenle ABD&rsquo;nin &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki s&uuml;re&ccedil;te yaşayacağı s&uuml;re&ccedil; olasılıkla &ccedil;ok derindir ve devleti y&ouml;netenler bu ger&ccedil;eği &ccedil;ok iyi g&ouml;rmektedir. Aslında Rahip Brunson&rsquo;un tutukluluk hali bahane olarak g&ouml;z&uuml;kmektedir. &Uuml;lkenin kaderiyle oynayan devlet aklı m&uuml;ttefiklerine şantaj uygulayarak krizden &ccedil;ıkmanın yollarını aramaktadır. Karşılarında direnen devletler g&ouml;r&uuml;nce de huzursuz olmakta, sinirlenmekte ve krize giren ruh hali yaşamakta. &Ccedil;ok tehlikeli olan bu durum hem ABD&rsquo;ye, hem bundan etkilenen yaklaşık 60 &uuml;lkeye pahalıya patlayabilir.</p><p>ABD&rsquo;yi y&ouml;netenler bundan kurtulmak i&ccedil;in agresif politikalar uygulayacağına hemen normalleşme moduna girme yollarını aramalı. ABD o kadar k&uuml;&ccedil;&uuml;lm&uuml;ş ki, politika &uuml;retme bakımından T&uuml;rkiye&rsquo;ye &lsquo;Saat 18&rsquo;e kadar Brunson&rsquo;u bıraktın bıraktın, bırakmadıysan sonu&ccedil;lara katlanırsın&rsquo; demekle hukuku alt&uuml;st etmektedir. Bu gibi tehditler ancak erişkinliğe yeni girmiş yeni yetmeler arasında olur. Hi&ccedil;bir devlet diğerine b&ouml;yle bir dayatmada bulunamaz, bulunmamalı.</p><p><em>Perşembe&rsquo;nin gelişi &Ccedil;arşamba&rsquo;dan bellidir</em> diye bir atas&ouml;z&uuml; vardır. Son yıllarda ABD &ouml;zellikle Ortadoğu&rsquo;da m&uuml;ttefiki olan devletleri yavaş yavaş bırakan bir strateji izlemeye başladı. Devletler yerine gerek yeni &ouml;rg&uuml;tler kurdurarak, gerekse var olan &ouml;rg&uuml;tlerle ittifaklar kurarak b&ouml;lgede domine olmak istedi. Tabi bu &ouml;rg&uuml;tlerin &ouml;nemli bir kısmı &lsquo;radikal ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;tleri&rsquo; kapsamındaydı. ABD bunu yaparken dinsel ve mezhepsel fay hatlarını kaşıdı, &ccedil;atlağı genişleten stratejiler izledi ve Ortadoğu&rsquo;yu savaş arenasına &ccedil;evirmeyi başardı.</p><p>Şimdi ise s&uuml;re&ccedil; ters tepecek gibi. Giderek kan kaybeden ABD, sağa-sola yaptırımlar uygulamaya ve savaş dili ile tehdit etmeye başladı. D&ouml;viz kuru ile bunu T&uuml;rkiye&rsquo;ye de uygulayarak atağı b&uuml;y&uuml;tt&uuml; deyim yerindeyse. Bundan etkilene &uuml;lkeler tepki g&ouml;stermeye başladı. Hatta yeni ittifak arayışları da s&ouml;z konusu. Bu arayışın başını Rusya, İran ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin &ccedil;ekeceği g&ouml;z&uuml;kmektedir. Zorda kalan &uuml;lkeler bir araya gelmek zorunda; aksi takdirde herkes kaybedecek. Galiba d&uuml;nyada yeni bir &uuml;retim hamlesi başlayacak yaptırımlar uygulanan &uuml;lkelerde &ouml;zellikle. Daha a&ccedil;ık bir ifadeyle daha &ouml;nce t&uuml;ketici konumunda olan &uuml;lkeler daha da &uuml;reterek bu badireyi aşmak zorundalar. Belki de ABD&rsquo;nin bu şerri hayra da alamet olur. S&uuml;reci izleyeceğiz.</p><p>Saygıyla&hellip;</p>