Şu sıralar neredeyse bütün dünyada politik analistler, ABD’nin politik yaklaşımlarını özellikle de Ortadoğu’da dizayn etmeye çalıştığı yeni statülerin ne anlamaya geldiğini çözümlemeye çalışıyorlar. Tarih boyunca zikzaklı politikalar uygulayan ve bu anlamda kelimenin tam manasıyla tutarsız davranan emperyal güçler, günümüzdeki adıyla Küresel Güçler, ABD şahsında ve Başkan Trump özelinde eşsiz-benzersiz bir duruş sergilemektedir!

ABD politikaları Başkan Trump’un birbirini yalanlayan ve en fazla 15 dakikalık ömre sahip olan Tweetleri tutarsızlığının zirvesine örnektirler. Bu, birbirini tutmayan tweetler deyim yerindeyse analistlerinin tamamını yormuş durumda; ancak Başkan Trump tweet atmaktan yorulmamaktadır.

Şu aralar Türkiye’nin Fırat’ın Doğusu’na Yönelik Operasyonu nedeniyle Başkan Trump’un neredeyse tweetlerinin tamamı Türkiye’yle ilgili, Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Tweetlerinin özü şuydu:

“ Eğer Türkiye yaparsa, girerse…vs ekonomisini yok ederim”. Bugüne kadar Trump’ın attığı tweetlere bakılırsa Türkiye ile bir savaşa girecek türden olmadığı açıktır. Daha açık bir ifadeyle ABD ve Başkanı Türkiye ile hiçbir zaman savaşı göze al/amamıştır. Daha çok Türkiye’nin ekonomisine yönelik olarak tehditler ve yaşatmak istediği sıkıntılar içermiştir bu tweetler. Bunu çözen Türk Devlet aklı ortaya koyduğu sabır sürecinden sonra Fırat’ın Doğusu’na rahatlıkla girmiştir.

Tweetlere bakılırsa bir de Kürt cephesinden YPG ve ona inanan, bel bağlayan Kürtleri korumaya yönelik bir politik veya askeri davranış içinde olmadığı anlaşılmaktadır. Örneğin Başkan Trump, hiçbir zaman “Eğer Türkiye Fırat’ın Doğusu’na askeri bir operasyon yaparsa karşısında ABD askerini görecektir” türden ne bir tweet ne de bir açıklama görüldü. Nitekim daha bugün Trump attığı tweet ile Türkiye’yi ekonomik yönden sıkıntıya sokacağını açıklamış hemen ardından “Biz Kürtleri 400 yüz yıl koruyacağız sözünü vermemişiz” diyebildi. Hal böyle olunca YPG’li Kürtler ABD’ye tepki göstermeye başladı. Bazı medyada izlenen görüntülerde, YPG’nin bazı yandaşları devriye gezen ABD’nin askeri araçlarına taş attıkları görülmektedir. Bu görüntülere bakılırsa ABD ile YPG arasındaki diyalog giderek çatallaşacağa benzemektedir. Tabi gelinecek nokta hayal kırıklığı olacaktır PYD/YPG açısından.

Bütün bunların ABD’nin emperyal politikalarının zikzaklı karakterinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Aslına bakılırsa PYD/YPG ile ABD hiçbir zaman birbirlerine tam olarak güvenmeyen ve gen uyuşmazlığına sahip iki müttefik olarak addedilebilir. Zira ABD hala Küresel emperyalizmin ve neo-sömürgeciliğin lideri, bayraktarı; öte yandan PYD/YPG oluşumu PKK’nin sosyalist ideolojiye dayanan ve bu anlamda nitel ve nicel olarak şekillenmiştir. ABD kurmayları oluşumun bu özelliğini çok iyi biliyor ve buna göre de kendilerine dönük bir politik yaklaşım üretmektedir. Bu nedenle yeri ve zamanı gelince ABD, güvenmediği bu müttefikini rahatlıkla orta yerde bırakabilir.

Fakat şu sıralar ABD, YPG unsurlarına oldukça ihtiyaç duymaktadır. Cumhuriyetçi Senatör Graham’ın bugünkü açıklamaları aslında gerçeği bütün çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Ne diyor Bay Graham? Diyor ki her şey İsrail’in güvenliği için. Peki İsrail’in güvenliği için kaç ABD askeri ölmüş? Cevap: 8. İsrail’in Güvenliği için kaç YPG’li ölmüş? 10 bin. Evet, 10 bin Kürt genci İsrail’in güvenliği ölmüş, bunu ben demiyorum, ABD’li Senatör Bay Graham.

Öyle anlaşılıyor ki, PKK/YPG’nin bütün stratejisi İsrail’in güvenliği için. Eğer 10 bin Kürt genci ölüyorsa İsrail için o zaman hedef ‘Kürdistan’ değil İSRAİLİSTAN!

Eğer maksat Kürtlerin barış ve huzur içinde yaşamaları ise çözüm Türkiye’de. Koşulsuz olarak silahlar bırakılacak ve şiddet devreden çıkarılacak. Bütün sıkıntı ve sorunlara rağmen Türkiye’de Kürtler devletin hizmetlerinden yararlandığı gibi birlikte yaşadıkları vatanı da ortaklaşa kullanıyor.

Güçlü bir orduya karşı klasik devrimcilik dönemi sona ermiştir. Hele ABD gibi emperyal güce sığınmakla ittifak adı altında bu niyetler, pembe rüyalardan ibaret kalır.

Türkiye’deki 80 milyonun huzuru bir arada kardeşçe yaşama ya da yan yana yaşamaktan geçer.

Saygıyla…