Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar siyasilerin bürokrasi üzerindeki yapılanmaları ve yansımalarında en ufak bir sapma görülmezken bu yansımaların yarattığı sıkıntılar ve tahribatlar ise bitmek bilmiyor.

Türkiye’de bu sıkıntının en büyük çıkmazı ise kamu kurum ve kuruluşlardaki yapılan ihalelerde ortaya çıkıyor. Yıllardır usulsüzlük ve yolsuzluğun hakkim olduğu kamu ihalelerinde ne hikmetse bu sıkıntılar bir türlü giderilmiyor ya da giderilmek istenmiyor. Çünkü sonuçta alan razı, satan razı veren dünden razı...

İşte bu nokta da üst düzey bürokratlarımıza görev düşer diyeceğiz ancak onlarda sonuçta siyasilerin isteği ile atanmışlardır, yani seçilmişlerin aksine devletin birer memuru olmaktan öteye gidemiyor. Ve bu dürüst bürokratlarımızın elini kolunu bağlıyor.

Bu bağlılık sanırım bürokrasinin üzerinde kılıç gibi sallanan siyaset anlayışının terk etmesine kadar sürecek ki sanırım bu da tam bir demokrasi anlayışıyla mümkün olabilecek o da çok uzun yıllar alabileceğe benziyor.

Kamu ihalelerinde tüm pervasızlığı ile yaşanan usulsüzlüğün ansızın ortadan kaldırılmak imkânsız gibi görünse de sonuçta kaldırılabilir bir konumda bulunuyor. Ancak buda devletin memuru olan bürokratlarımızın üzerine düşen görevi yapsa bile bir noktada koltuk sevdası ve sürgün korkusu nedeni ile tıkanıyorlar. Ve sonuca gidemiyorlar.

Tüm bu gelişmelerin paralelinde bizim gibi halkın gözü ve kulağı olan medya çalışanlarına da büyük görevler düşüyor. Yolsuzluğun ve usulsüzlüğün tüm boyutlarını ortaya sermek adına.

Tabi ki medya patronu olabilirisin, vali ve kaymakam olabilirsin, adam gibi adamı bulmak için vali ve kaymakam, belediye başkanı olmak gerekmez çoban olsan dahi adam olman gerekiyor. Şunu niçin söyledim; kişi karakteri yaşam felsefesi ve duruşuyla vardır. Eğer bu çizgilerden zerreyi mıskal kadar sapma varsa kişinin duruşu tahribatlıdır, yani bozuktur o zaman deriz ki “ ey adam gibi adam çizdiğin yol doğru değildir bir an önce doğru yolu bul vatandaş ile devletin hakkını savun”

İlçemizde de birçok ihale de çavuş ahbap ilişkisiyle sürekli aynı kişilere verilmektedir. Birçok ihalede de ise pazarlık usulü ile ihale edilmektedir kimsenin haberi olmadan, yayınlanması gereken ihaleler, doğrudan temin ile yapılmaktadır. Bunu defalarca dile getirmemize rağmen hiçbir önlem ve tedbir alınmadı. Bu adam neye göre ihale yaptığının hesabı sorulmadı. Sorulmadığı gibi adam kendi başına bir yönetim mekanizmanın hiç kimseye hesap verme gibi sorunu olmadığı gibi yıllardır. İhale kanunlarını kendi yöntemleriyle, kendi yandaşlarına peş-keş çekerek ihale edilmektedir. Birçok örneği, birçok dayanağı mevcuttur.

Artık birileri çıkıp bunu anlatsın bölgemizde bazı kurumlar doğrudan temin uygulamasını aşırı derecede ihlal ederek, bu uygulamayı kötüye kullanmaya ve üstelik devleti de zarara uğratmaya başladılar. Kaymakamlık buna el koymalı.

Ha! Üzerine düşen görevi yapmaz bir noktada koltuk sevdası ve sürgün korkusu nedeni ile sesiz kalıp bakar kör gibi görmezden gelip Şair İbrahim Candan kardeşimizin dediği gibi ”TIŞKİ NABI” yani

“ Bir şey olmaz” derseniz o zaman buyurun bu yolda bahtınız ve yolunuz açık olsun…