Kamuoyunda Altılı Masa adlandırması ile tanınan muhalefet cephesi dördüncü toplantılarının ardından yaptıkları açıklamalarına Edirne Cezaevinde  beş buçuk yıldan fazladır tutuklu bulunan HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’tan uyarı ve eleştiri dolu bir açıklama geldi. Demirtaş’ın altılı masa bileşenlerinin yaptıkları siyaset tarzına yönelik sert eleştirilerine karşılık ne tür bir karşılık verecekleri merak konusu tabiki.

Fakat merak edilen ve açıklanması beklenen bir başka nokta da şudur: Ne tür bir siyaset tarzı istiyor Demirtaş veya HDP.Evet eleştirmek güzel ama siyaset bir öneri sanatıdır aynı zamanda. Demirtaş’ın yaptığı tespit ve eleştiri şudur özetle:

“Şu perişan haldeki on milyonlara bakıp da hiç mi utanmıyorsunuz? Meğer siz kararsız seçmenden daha kararsızmışsınız. Lütfen artık kendinize gelin. Durumun vahametine ve ciddiyetine uygun bir duruşla ortak ve somut bir mesajda buluşup memleketi uçurumun dibinden çıkarın. Sorumluluk da vebal de hepinizdedir."

Yapılan eleştiri ağırdır ve bu tarz HDP tarzıdır. CHP bu tarza belki aşinadır ama diğer bileşenler bu tarza ne kadar dayanır, ne ölçüde karşılar bilinmez ama bu konuda ya Demirtaş’ın dediklerini ya es geçecekler ya da kendilerini memnun etmedikleri yönde bir açıklama yapacaklar.

Demirtaş’ın açıklamalarında vurgulanan kararsız seçmen kavramı son yıllarda Türk siyaset tarihine iyice yer edinmiş durumda. Bir realite olan kararsız seçmenler sayısal olarak gittikçe her seçimde artmaktadır. O kadar artmaktadır ki, seçimde zaferi belirleyen kesim olmaktadır. Kararsız seçmenler özü itibarıyla bir arayış içindeler. Belirgin olarak beğendikleri veya güven duydukları her hangi bir siyasi parti yoktur. Son güne kadar tercih edecekleri bir parti yoktur.

Kararsız seçmen sayısının giderek artmasının iki temel nedeni vardır. Birincisi vatandaşın siyaset kurumuna olan güveninin azalmasıdır. İkincisi vatandaşın siyasetçiye duyduğu güveninin zayıflamasıdır. Siyasetçi derken sadece en tepedeki başbakan veya cumhurbaşkanı değildir. Bu kapsama milletvekilleri de girmektedir ki, son dönem siyasi partilerin il başkanları ve ilçe başkanları da bu yıpranmışlıktan pay alırlar. Hatta lokal düzeyde vatandaşın siyasete olan güvensizliğinin asıl sebebinin daha çok teşkilatlar olduğu söylemi ve kanaati yaygın bir hal almıştır.

Kendini Dışarıda Tutuyor

Selahattin Demirtaş, uyarı ve eleştirilerini sıralarken kendini yapılan çalışmalardan soyut tutuyor. “Şu perişan haldeki on milyonlara bakıp da hiç mi utanmıyorsunuz?, “siz kararsız seçmenden daha kararsızmışsınız”, “Sorumluluk da vebal de hepinizdedir." gibi ifadeler Demirtaş’ın bulunduğu yeri ifade etmektedir. Peki Demirtaş’ın öne sürdükleri tespitler, pratikte bir değer ifade etmezse kendisinin partisi HDP’nin bundan sonra tutumu nasıl olacaktır sorusunu da sormak gerekiyor. Ya da altılı masanın bileşenlerinin kendilerine gelmesi ve seçmenden daha kararlı bir hale gelmeleri için HDP ayrıca bir rota belirleyecek mi? Eğer bu olmazsa, o zaman öne sürülenler sadece ‘eleştiricilik’ sınırında kalacaktır ki bunun siyaseten bir değeri olmayacaktır. Hatta Demirtaş ve HDP adına trajik-komik bir durum da olabilir.

Belki de Selahattin Demirtaş altılı masanın kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda HDP’li Kürtlerin yerini göremedi, ondan dolayı yüklenmek istedi. Gerçekten altılı masa tarafından yapılan açıklamada bu konuya dair herhangi belirgin bir konum görülmemektedir. Bakıldığında “Her Tür Ayrımcılığa Son Verecek Çoğulcu, Katılımcı ve Özgürlükçü Demokrasi: Demokratik hak ve özgürlüklerin evrensel ilkelerini savunan bizler, insan haklarına dayalı bir siyasal düzenin kurulması gerektiğine inanıyoruz.” İfadesinde HDP’li Kürtler kendilerini görebilir ama bunun da muğlak olduğu bir gerçektir yani sadece katılımcı ve özgürlükçü demokrasi adına genel bir ifadedir. Oysa belki siyasi konjonktür gereği HDP’li siyasal aktörler, Kürtlerin ulusal taleplerini gizlemektedir veya örtmektedir ancak partinin tabanının Kürt ulusal talepleri olduğu bir gerçek. Bu gerçeği devletin istihbarat teşkilatları da çok iyi rapor etmiştir veya etmektedir.

Tam da bu noktada önümüzdeki süreçte altılı masanın kendine gelmesi için belki HDP tabanının ulusal taleplerini de içeren bir Siyasi Manifesto hazırlayıp kamuoyu ile paylaşabilir. HDP bunu yaparsa belki özüne dönebilir ve 2023 Seçimleri bir demokratik Kuruluş Seçimleri olabilir. Bu anlamda HDP masanın 6+1’i olmalı açık ve net bir biçimde yapacak bir siyasi müzakere sonucunda. Ya da bu hazırlıkla HDP iktidar tarafı ile de müzakere yapma kabiliyetini gösterebilmeli. Bu bağlamda siyasi bir ayar şarttır.

Saygıyla…