Evet sevgili dostlar ve değerli okurlar, Ardıç ağaçları da her ağaç gibi tohumlara sahip; ancak bu tohumlar ancak ardıç kuşunun varlığında üremeyi sağlıyor. Ağaçtan dökülen tohumları önce kuşlar yiyor. Onların sindirim sisteminde kabukları açılan tohumlar bu sayede işlerlik kazanıyor. Kuşların dışkılarıyla yeniden toprağa karışan tohumlar kolayca çimlenebiliyor. Kuşların yemediği tohumlar bu işlemden geçmeden yeşermiyor.

Nerden çıktı bu hikaye diye sorabilirsiniz. Bu ikili arasındaki bağ ve biri kuş biri ağaç iki canlının yaşamını sürdürmesi için birbirleri arasındaki yaşamsal neden insanlar ve ormanlar, köyler, canlılar arasındaki en önemli yaşam şekline en iyi örnek.

Günler yıllar geçtikçe çeşitli sebeplerden dolayı gerek Ardıç kuşunun insanların israftan yada gelişigüzel atıkları yüzünden daha kolay yiyecek bulması Ardıç’ı arayıp bulup midesinde işleme zahmeti yerine kolaycılığı seçtiği için ne yazık ki  çok geniş repertuvara sahip kuş yaşamını sürdürürken Ardıç ağaçlarının nesli azalmaktadır. Bunu doğal afetler sonucu yanan ormanlar, seller nedeniyle veya başka sebeplerden yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan insanların daha kolay zahmetsiz yaşama geçmesi nedeniyle eski yaşam yerlerine dönmemesine benzetmemek biraz kolaycılık ve gerçeklerden uzaklaştığımızı gösterir. İnsanların bu zorunlu yer değiştirmesi ve ve bu doğal afetlerin olmaması veya olduktan sonra gerekli çalışmaların yapılmaması maalesef o yaşamların kaybolmasına neden oluyor. Sonuçta ne köy kalıyor ne kent köyde her türlü doğal ürünleri yetiştiren insanlar artık hayvan yetiştirmiyor, meyve ve sebze yetiştirmiyor gibi gibi…

O yüzden tekrar doğanın da, insanlığın da, doğallığın da tamamen yok olmasına sebep olmamak ve seyirci kalmadan herkesin şapkasını önüne koymasını, geleceklerimizin yok olmasına izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum.

Kalın sağlıcakla…