Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur. Aşk öylesine gizemli ki, aşka sınır koymaya cesaret bile edilemez.

Bir sevdaya kapılmak, her insanın başına gelebilecek doğal şeylerden bir tanesidir, ama o sevdayı delicesine yaşamak, onu her düşündüğünde yepyeni hayallere dalmak, acı veriyorsa ağlamak, sevindiriyorsa heyecanlanmak, aşkı sıra dışı ve tatlı yapan en güzel duygudur.

Ey aşk sen ne güzel şeysin öyle... Bir insan sırf karşısındaki insan var diye mutlu oluyorsa işte o aşkın ta kendisidir. İnsan ne zaman ağlar eğer insan karşısındakini avuçlarından kayıp giden yıldız gibi kaybediyorsa ağlar.

Gecenin zifiri karanlığı işler insanın en kuytu köşesine. Karanlıkta kaybolur insan ve yönünü bulmaya çalışır. Aşkın gizemi insanı bir girdabın içine atar insanoğlu çırpınmaya çalıştıkça batar ve çırpındıkça daha da derine batar ta ki yok oluşun evresine varana dek. Bir yürek sızısıdır bu...

Uykularını harap eder aşk. Her baktığı yerde nazlı yarin siluetini görür ve onu her düşündüğünde gözleri buğulanır insanın. Gözyaşları bir nehir misali yüreğine akar aşığın. Hüsranı kalbinde derin bir yara oluşturur. Gittikçe kanayan bu yara aşığı bedeninden mahrum bırakır. Kendinden geçen aşık diyar diyar dolaşan bir kör gibi önüne çıkan hiçbir şeyi görmez.

Günler ardı ardına sıralanmasına rağmen zaman aşık için durgunlaşır ve yerinden kıpırdamaz bile. Kanayan bir yarayı taşır yüreğinde ve o yara hiç kapanmaz. Aşıksan eğer dur durak bilmeden koşarsın, koşarken önündeki her engeli yare ulaşmak için büyük bir cesaret ve azimle aşarsın. Önünde koca koca dağlar ardı ardına sıralansa bile aşarsın zorlukları.

Eğer dağların öbür ucunda yare kavuşmak varsa o yolun sonunda ölüm bile olursa gidersin. Aşktan sakınamazsın yardan uzak duramazsın eğer aşıksan… Yardan ayrı kaldığın her gün uçurumlardan yuvarlanmak gibidir. O yar eğer bahara ahenk veriyorsa ve o bahar da kalbinde nefes buluyorsa sen istesen de istemesen de ayakların seni amansızca yare götürür. Engel olmaya çalışsan da buna karşı koyamazsın. Çünkü yüreğin yarin yüreğinde can bulur.

O olmadan nefes almakta bile zorluk çekersin sonuçta yar senin nefesindir. Senin dünyanı aydınlatan sana ışık verip seni aydınlatan güneşindir. Ne kadar uzak durmaya çalışırsan çalış ondan uzak duramazsın. Her seferinde onu kendi dünyanda görürsün. Onun gelişiyle gönlün şenlenir, hayatın renklenir, zifiri karanlığın aydınlanır. Yüreğinde baharın eşsiz cıvıltısı can bulur.

Kara dumanları dağıtmanın zamanı çoktan gelmişti bile... Kara dumanların içinde yarin endamı parıldayan bir ışık misali gözlerini kamaştırır ve yüreğinin en kuytu köşesine işler aşk, tıpkı yağmur damlalarının suya kavuştuğu gibi...

Derinden derine yüreğin avuçta esir olan bir kuş gibi çırpınmaya başlar. Yürek heyecandan hızlı hızlı çarpmaya başlar kafesini çatlatırcasına... Soluk soluğa kalırsın ve boğazında sözcükler düğüm düğüm olur. Konuşmak istesen de heyecandan konuşamazsın. İşte o zaman yarin kulağına yüreğinden dökülen sözcüklerle fısıldarsın ve bu sözcüklerle yarin yanağına en içten duygularla bir buse kondurur ve sen kendinden geçerek aşkın sarhoşu olursun. Yarin öptüğü yanağında gamzeler belirir.

Sevmek ya da aşık olmak duyguların en güzelidir, eğer yarin de seni seviyorsa ama sevmiyorsa hayatın dikenli yollarla bezenir ve bu dikenli yollar ayaklarını ve yüreğini acımasızca kanatır. Aşkın gizemine tanık olmadan aşkı yaşayamazsınız. Aşk öyledir işte...