En son DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Diyarbakır'a geldi. Her yeni parti kuran mutlaka Diyarbakır'a gelip bir demokrasi ve 'Kürt' açılımı yapıyor. Herkesin bir Kürtler'den 'oy alma' sevdası var.

Genellikle bu sevda Ankara'ya kadar sürüyor. Diyarbakır'dan Ankara uçağına bindikten sonra hemen milliyetçilere oynama serüveni de başlıyor. 'Kürt açılımı' ile Diyarbakır'a gelenler 'teröre lanet' mesajları ile Ankara'nın yolunu tutuyor.

Bunu sadece Babacan mı yapıyor? Hayır, hepsi yapıyor. Devlet Bahçeli bile baktı herkes yapıyor o da yapmaya kalktı. Diyarbakırlıların da bir geleneği var. Gelen herkese bir ciğer yedirip, boyunlarına bir şal atıp, bir de Kürtçe söz söyletip gönderiyor.

Seçim zamanları geldiğinde ise yine bildiği partilere oy veriyor. Bu Diyarbakırlıların huyu kurusun hiç şaşırmıyorlar. Tabi biraz da kızdırıyorlar. Seçim sonraları genellikle ciğer ısmarladıkları, ciğerlerini sökmek için mesajlar veriyor.

"Bize  ciğer verdiler kesin oy da veriler" sanıyorlar. Ama öyle değil işte. Diyarbakırlılar her gelene ciğer veriyorlar. Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Kemal Kılıçdaroğlu, Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Meral Akşener falan fistan... Her gelenin STK temsilcileri ile yemek yeme gibi alışkanlıkları da var.

STK temsilcileri de Diyarbakır'daki sorunlara bu zatlara söylüyorlar. Hani çözeceklerini düşündüklerinden değil ha. İçlerine dert olanı dile getirmek istiyorlar. Sonra da gidenin arkasından konuşuyorlar.

 "Bizi çok güzel dinledi" diyorlar. Dağkapı'daki ayakkabı boyacıları ve ciğerciler de bu arkadaşların gelmesini çok istiyor. Bir anda hem medyanın odağı oluyorlar hem de biraz paralarını alıyorlar.

Yaw madem o kadar geliyorlar birkaç oy verseniz ne olur. Yok, vermiyorlar vallahi. Her neyse bu defa da Ali Babacan geldi. Ciğeri yedi gitti. Oy alır mı derseniz. Evet, oy alır ama ama oyları alır mı zannetmiyorum.

Ankara'dan ayrı Diyarbakır'dan ayrı konuşanların Diyarbakırlılar nezdinde bir porsiyon ciğer kıymetinde değerleri vardır. O kadar...