Diyarbakır öyle kadim, öyle eski bir kent ki yer yüzünde hüküm sürmüş tüm medeniyetlerin izini görmek mümkün.

Mesela Eğil ilçemizde Asur kralları ve Kuran-Kerim’de ismi geçen Hz. Elyesa ve Hz. Zülkifi’nin mezarları bulunuyor.

“Yedi Uyurlar” diye bilinen Eshab-ı Keyf Lice’de, Roma İmparatorluğu’nun askeri garnizonu “Zerzevan” Çınar’da, dünyada tek örnek olan dört sütun üzerine kurulu “Dört Ayaklı Minare” ve dört mezhebe göre inşa edilmiş tek örnek olan “Ulu Cami”, Ortadoğu’nun fiziksel olarak en büyük ve maneviyatı en yüksek Ermeni, Katolik ve Protestan kiliseleri Sur’da, tarihte “Cennet Bahçesi” diye geçen UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki “Hevsel Bahçeleri bu kentte.

10 bin yıllık tarihi geçmişiyle bu kenti çevreleyen Diyarbakır Surları’nı yedi cihan biliyor.

En önemli yerleşim yerlerinden biri de Ergani’de. Çayönü, yeryüzünde göçebelikten yerleşik yaşantıya, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilen neolitik devrin izlerini taşıyor. Buğdayın toprakla buluştuğu ilk yer burası aynı zamanda.

Mezopotamya’nın en bereketli toprakları bu kentte. Öyle ki Türkiye’de pamuk rekoltesinin yüzde 20’si, ipekçiliğin yüzde 85’ini Diyarbakır karşılıyor.

Buğday ve mercimek gibi hububatlarda birinci, verimli topraklardaki meraları sayesinde küçük ve büyükbaş hayvancılıkta ilk üçte.

Bu potansiyele sahip Diyarbakır, önceki gün iki yıl aradan sonra fuar sezonunu başlattı.

Önceliği de tarım ve hayvancılığa verdi.

Bu kentin potansiyeli açığa çıksın, dost düşman görsün diye ürünleri görücüye çıktı.

Bir kentin tanıtımı için en büyük organizasyon fuarcılıktır. Bu işi DTSO ve ALZ Grup öncülüğünde oluşturulan Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi üstlenmiş durumda.

Diyarbakır, bu yıl tam 11 fuara ev sahipliği yapacak.

Kentin tanıtımına önemli katkısı olacak fuarlar şimdiden hayırlı olsun.

Saygılarımla