Tamda;

Kaz Dağları’nda talanı

Salda Gölüne millet bahçesini

Hasankeyf boğuluyor’u

Murat Dağı’nda yapılmak istenen altın işletmeciliğini

Aydınlı JES nöbetini

Dağının tamamı maden sahası olmuş’u okuyucularımla paylaşmak istiyordum ki…

Bir yıldırım gibi ‘kayyum’ haberi gündeme düştü.

Düşünüyorum da;

Kim ne yapmak istiyor, niye yapmak istiyor. Yoksa- inanmıyorum ama- yaptırılmak mı isteniyor.

Bilemiyorum.

İntertette geziniyorum, belki bir yanıt bulurum diye.

Birden Şarkışlalı Serdari’nin aşağıya aldığım şiiri gözüme çarptı. Serdari diyor ki,

Nesini söyleyim canım efendim

        Gayri düzen tutmaz telimiz bizim

        Arzuhal eylesem deftere sığmaz

        Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim

Benim bu gidişe aklım ermiyor

        Fukara halini kimse sormuyor

        Padişah sikkesi selam vermiyor

        Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Serdari halimiz böyle n'olacak

        Kısa çöp uzundan hakkın alacak

        Mamurlar yakılıp viran olacak

        Akıbet dağılır ilimiz bizim

Ne diyeyim sana Şarkışlalı Serdari… Sesine, nefesine sözlerine sağlık…

Cevaben şu dizeler dudaklarımdan döküldü;

Olan biteni seyreyledim ben

Nemi söyleyeyim istiyorsun sen

Söylersem terörist ya da fetö laneti

Üstümde olur, kara çalarlar. R.Y

                                &

Gelelim daha kırk gün önce halkın oylarıyla seçilmiş, üç büyükşehir belediye başkanının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması gereksizliğine.

Söylenecek çok şey var amma ben kısa keseyim.

Ayıptır, zulümdür, cinayettir.

Hak gaspıdır,

Halkın iradesinin yok saymaktır, diye düşünüyorum.

Ayrıca benim kafama takılmıştı. Yine internette dolaşırken eski AKP milletvekili Cuma İçten’in şu yazısına rastladım. Virgülüne dokunmadan benim de katıldığım görüşlerini aktarıyorum.

“Tüm belediyelerde il belediye meclisi var mıdır? Var ise yasalara göre, başkanlar suç işler yada görevden alınır ise seçilmiş belediye meclis üyelerinden biri meclis kararı ile göreve gelmesini sağlayan yasal düzenleme yok mudur? Örnek; İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir...”

Sanıyorum Cuma İçten, böyle bir şey varsa kayyum atamak ne demek oluyor, diye soruyor.

Ve devam ediyor;

 “Aday olmadan önce haklarında terör davaları olan ve Bld.Bşk. İken görevden alınanları, YSK bunu neden kabul eder? Mahkemelerce kesinleşmiş yargı kararı olmadan görevden alınması hukuka uygun mu? Benzer Türkiye’de kaç belediye var? Millet iradesi ne olacak?”

Hani haksızda değil diye düşünüyorum.

Bu arada Levent Gültekin’in;

“Halkın seçtiği belediye başkanlarını görevden almak, demokrasiye, hukuka, insan haklarına aykırılığı geçtim, ülkenin birliğine, bütünlüğüne vurulmuş büyük bir darbedir” sözleri ilginç, ilginç olduğu kadar önemli bir tespit olduğu düşüncesindeyim.

Ayrıca; Abdulkadir Selvi’ye de kulak verelim.

Bakın ne demiş;

        “Madem belediye başkanlığından alınacak kadar terör suçlularıydı, bunların seçimlere girmesine niye izin verildi” sorusu oluyor. Hadi şeytanın avukatlığını yapayım. Tam aksine, bunların görevden alınacak kadar suçları olduğu biliniyordu, o nedenle ses çıkarılmadı, bugünler için hazırlık mı yapıldı? Bir anlamda devlet pusuya mı yattı?

                                   &

 Tabi bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kayyum’la ilgili yorumu ve ona karşı yorumları aktarmadan geçemeyeceğim.

Kılıçdaroğlu şöyle demiş;

 “… Bu tür olaylar yaşanınca, sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz.”

Şimdi de cevaben söylenenleri aktarıyorum, tabi yorumsuz.

- Protesto sokakta yapılır evde değil. Adalet yürüyüşünü nerede yaptınız?

- Bakalım, Sayın Kılıçdaroğlu, Ahmet Türk için adalet arayacak mı yoksa yapacağı bir-iki lafla durumu idare mi edecek?

- Adalet Yürüyüşü'nü niye yaptınız o zaman diye sormazlar mı?

                                   &

Yazıma Albert Einstein’in bir sözü ile sön vermek istiyorum.

“Dünya kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiç bir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.”

                                  &

Sıra haftanın öğüdünde…

Kirveme öğütler;

Kirvem, nerede ve ne zaman zulüm görseniz bulunduğunuz yerden bu zulme demokratik yoldan, karşı çıkınız.

Güzel bir hafta dileğiyle, olabildiği kadar diyelim.

Dostça kalın.

Anzele, büyük bir Balıklıgöl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

SURİÇİ DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GETİRİLSİN.

ŞEHRİN ESKİ STADI, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.

Daha da önemlisi,

SUR İÇİNDE, YAKILIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGUN VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.