Koronavirüs’ün en çok etkilediği alanlardan biri turizm oldu. Lakin turizm gelirleri bakımından ön sıralarda bulunan ülkelerin tamamında, bütçe hesapları altüst olduğu gibi işsizlikte arttı. Çünkü turizm neredeyse her sektörü doğrudan etkileyen lokomotiftir. Türkiye'de turizm alanında dünya sıralamasında son yıllarda hep ilk 10 ülke arasında yer almış ve hatırı sayılır gelir elde etmiştir.

Sonuç olarak tüm dünya ülkeleri gibi, Türkiye içinde 2020 turizm sezonu her türlü çabaya rağmen kayıp bir yıl oldu. Dolayısıyla bu yıl kayboldu, seneye bakalım. Yani şimdiden 2021 turizm sezonuna hazırlanmalı, Koronavirüslü ve Koronavirüssüz alternatifler üzerinde çalışmalar yapmalıyız.

Bu konuda dünyada durum nedir, ülkemizin diğer bölgelerinde neler yapılıyor bilmiyorum, fakat Diyarbakır'da turizm konusunda harıl harıl çalışmalar yapılması son derece memnuniyet verici. Hele hele bu çalışmalara çevre iller de dahil edilerek yürütülmek isteniyorsa, bu daha da memnuniyet verici. Bölgenin turizm potansiyeli birbirini tamamlayan bir bütün ve güç birliği yapıldığında sonuç alma açısından daha verimli olacaktır.

Şimdi gelelim niye böyle düşündüğüme. Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, Haziran’ın ortasında Diyarbakır’a atandı. Karaloğlu hakkında görev yaptığı yerlerde çok şey yazıldı-çizildi. Bunları bir tarafa koyarak söylüyorum, Diyarbakır’daki performansı kısa sürede beğeni kazandı.

Nedenine gelince; öncelikle konutundan-makamından çıkarak halkın arasına karıştı, çözüm üretme adına sorunları aracısız onlardan dinledi. Sonra ilçelerde dahil kenti daha iyi tanımaya çalıştı. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki yöneticilerin potansiyeline baktı. İşbirliği yapacağı sivil toplum örgütlerine yokladı. Bunun sonucunda da birlikte yürüyeceklerini tespit ederek rotasını buna göre belirledi. Gerek kamu kurum ve kuruluşlarında, gerekse yerel yönetimlerde o koltukları yıllarca işgal edip kente bir katkısı olmayanlarla yollarını ayırıp kendi ekibini kurmaya başladı. Tabi bunun yarattığı sonuçları hep beraber göreceğiz.

Neyse biz konumuza dönelim. Vali Karaloğlu, Diyarbakır’ın turizmine katkısı olsun-olmasın bir çift lafı olan herkesi bir araya getirdi. Onlar konuştu, o dinledi, notlarını aldı. Sahadan elde ettikleriyle karşılaştırdı. Zaten bildiği Diyarbakır'ın turizm potansiyelini bir kez daha gördü. Şanlıurfa’da da görev yapması hasebiyle Şanlıurfa ve Diyarbakır’ın özellikle inanç turizmi açısından bir bütünlük sağladığını, buna Mardin’in eklenmesiyle bu üçlünün daha büyük bir potansiyel oluşturacağı kanaatine vardı ve harekete geçti.

Vali Karaloğlu, öncelikli enerjisini 2015 yılında UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak tescillenen ve Diyarbakır’ın en önemli simgesi olan surların restorasyonuna verdi. Vali Karaloğlu, biliyordu ki binlerce yıla meydana okuyan surlar, 2015 yılındaki çatışmalar ve insanların verdiği zararlar sonucu çok tahrip olmuş, bazı bölgelerinde yıkılmalar meydana gelmişti. Diyarbakır’ın turizminin ayağa kalkması için de öncelikle surların ayağı kalkması gerekiyordu.

Öyle de yaptı. Yılan hikayesine dönen restorasyon çalışmaları ve surların etrafındaki kaçak yapıların temizlenmesi için girişimleri sonuç verdi. Kültür ve Turizm, Kalkınma ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarının desteğini aldı. Bununla yetinmeyerek büyükşehir belediyesinin imkanlarını da seferber etti. Restorasyon çalışmaları başladı, surların etrafındaki 41 kaçak yapı yıkıldı, peyzaj çalışmalarına hız verildi.

Sırada ise Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin işbirliğini sağlamak var. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Tanıtım Ajansı işbirliğiyle üzerinde çalışılan, sektör temsilcileri ile sivil toplum örgütlerini bir araya getirecek olan ‘Mezopotamya Kültür Rotası’ projesini hayata geçirmek. Umarım bu da en verimli bir şekilde gerçekleşir. Böylece kaybedilen bir yılın yerine, bölgenin turizmle geleceği kurtarılır.

Sevgiyle kalın.