2000’li yıllardan bu yana elektrik ile tarımsal sulamaya geçen çiftçi bir türlü mutlu olamadı. Bin bir hayal ile tarımsal sulamaya geçen Mardinli çiftçi kendi imkanlarıyla sulama düzeneği kurdu; 4 yüz metre yeraltından su çıkarmayı başardı.  Fakat gelinen noktada bu başarısı kendisine kabus gibi döndü; adeta sulu tarıma geçişe pişman oldu. Mutlu olmayı bir kenara bırakalım, çiftçi yılın 365 gününü huzursuzluk içinde geçirmektedir. Bunun müsebbibi tabi ki DEDAŞ’ın yazdığı kabarık faturalar ve uyguladığı akıl almaz para cezaları. Çiftçi hem DEDAŞ cezaları ile boğuşuyor hem de elektrik kesintileri sonucu yaşanan verim ve ürün kaybı ile karşı karşıya.

Mevsim sonunda çiftçiye yazılan kabarık faturalar yetmiyor ek faturalar yazan DEDAŞ çiftçi için adeta kabus olma rolünü layıkıyla oynamaktadır. Çiftçi cephesi DEDAŞ’a bu şekilde tepki gösterirken, DEDAŞ ise çiftçiyi kaçak elektrik kullanmakla itham etmektedir. Suç işlemiş çiftçiyi mahkemeye vermesi gerekirken kendisi çiftçiye ceza yazıyor. Halbuki para cezasını da mahkemenin kesmesi gerekiyor. Yaşanan bu durum bir kısır döngü hali gibi almış başını gidiyor. Buna karşı hükümet sessiz, bölgenin vekilleri sessiz. İlgili STK’lar sessiz! Bu durum ya herkesin hesabına geliyor ya da bu soruna çözüme kimsenin gücü yetmiyor.

Tüketim karşılığını alamadığını ileri süren DEDAŞ kimi zaman jandarma eşliğinde elektrik keser, çiftçinin kablolarını toplarken buna karşı çiftçi de mevsim kaybı kaygısıyla ekibe direnir, jandarma ile karşı karşıya gelir. Bunun arasında kalan çiftçi ise doğru dürüst bir gün gönül rahatlığı ile uyku uyuyamamaktadır. Çiftçi için her gün, KARAGÜN olmuştur.

Siyaset Devreye Girmelidir

Bu sorun sadece Mardin sorunu değildir elbette. Bir bölgesel sorun halini almıştır. Bu nedenle bu sorunun kalıcı bir çözümü için siyasetçiler devreye girmelidir. Parti farkı olmadan bölgenin milletvekilleri -varsa bakanları da- elektrik sorununun çözümü için bir heyet oluşturmalıdır ve zaman kaybetmeden kalıcı bir çözüm için girişimlere başlamalıdır. Yoksa bu sene de yüzbinlerce ton mısır ürünü kaybı yaşanacaktır.

STK Siyasetçileri Çözüm İçin Zorlamalıdır

Sivil Toplum Kuruluşları( STK) bu konuda neden sessiz, neden her hangi çaba içerisine girmiyorlar? Mardin STK’ları bu konuda çok sessiz. MTDF Başkanı Şerif Öter’in -Kızıltepe Çiftçiler Derneği Mikail Erbeyi’nin de zaman zaman yaptığı girişimlerini hatırlayalım- konu ile ilgili çabaları dışında ciddi denebilecek her hangi bir girişimden söz etmek mümkün değildir. Diğer STK’ların sanki elektrik ve elektrik ile sorunları yokmuş gibi bir hava içerisindeler. Bunun adı tam bir aymazlık!

Oysa STK’lar sorunun çözümü için ses çıkarabilir, kamuoyu oluşturabilir.

Şu Aralar Elektrik Kesintileri Uygulanmaktadır

Bölgemizin ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayanmakta ve sadece bu sektör ayakta kalmak için direnmektedir. Fakat sanki çiftçinin tarım yapmasını engelleme gibi hava var. Çiftçiyi bu kadar kıskaca almak ve onu darbelemek gibi atmosfer gözükmektedir. Bölgemizde tarımsal ekonomiye yapılan bir darbe aslında ülke ekonomisine vurulmuş bir darbe anlamına gelmektedir. Bunun önüne geçmek ise iktidarı ilgilendirmekte ve iktidar burada devreye girmelidir.

Şu dönem bölgenin önemli ürünü olan mısır döllenmek aşamasına girmiş bulunmaktadır. İşte bu dönemde ürünün sulanması kesintiye uğramamalıdır. Tam da bu aşamada DEDAŞ hiçbir gerekçe olmadan günde 5-6 saat elektrik kesintisi yapmaktadır. Bunun adı tek kelime ile VERİM KAYBIDIR. Ürünü verim kaybına uğratmak yasal olarak suçtur; dinen ise günahtır. Ancak ilgili kuruluş her ikisine de sırt çevirmiş durumdadır. Her yıl DEDAŞ da çiftçi de bu sorunla bu dönemde yüz yüze gelmektedir. Bu daha nereye kadar devam edecek, bilinmiyor!

DEDAŞ Çiftçinin Ödeyebileceği Faturalar Çıkarmalıdır

Müşteri velinimettir diye bir söz vardır. Müşteri bu anlamda ekmek kapısıdır. Müşteriyi korumak ve kollamak gerekmektedir. Müşteri kaybeden esnaf iflaslar yaşamaktadır. DEDAŞ ise tam tersini yapmaktadır. DEDAŞ müşterisi olan çiftçiyi güçten düşürme çabası içerisindedir. Cezai durumlarda da ödeme gücünün bir hayli üzerinde fatura yazmaktadır. DEDAŞ’ın kabarık faturaları çiftçiyi IRGAT durumuna getirmiştir. Hani Köylü Milletin Efendisiydi!

Halbuki DEDAŞ çiftçiyi makul çizgiye çeken bir çaba içerisinde olmalıdır. Faturalar kabarık olmamalı; 100 dönüm üzerinden hesaplama yaparak çiftçinin gelir gideri ortaya konduktan sonra makul düzeyde bir fatura çıkarılabilir.  DEDAŞ bu iyi niyeti ortaya koyarsa çiftçi ile barışık bir diyaloga girebilir. Ancak ne yazık ki tam tersi uygulamalar olmaktadır. DEDAŞ’ın bu yaptıklarına karşı ise çiftçi, DEDAŞ’ı çağrıştıran her objeye çok kötü gözle bakmaktadır. Tabiri caizse çiftçi, hıncını alamayarak DEDAŞ’ın personeli ile didişmekte ona karayılan gözüyle bakmakta; DEDAŞ’a ise zulüm hanebiçiminde yaklaşmaktadır.

Evet çiftçinin halet-i ruhiyesi bu noktaya gelmiştir.

Bütün bunların ortadan kaldırılabilmesi için tarafların üstüne düşenler vardır. Vakit kaybetmeden ve ürün kaybı yaşamadan hareketlenelim.

Saygıyla…