Çocuk gelinler, çocuk yaşta kendilerine kadınlık rolü giydirilmiş, yasal evlilik yaşına henüz gelmemiş kız çocuklarını ifade etmektedir. Çocuk yaşta yapılan evlilikler, dünyanın farklı coğrafyalarında sıkça rastlanan toplumsal sorunlardandır. İki türlü yaşanmaktadır. Erkek ve kız çocuğunun ikisinin de küçük yaşta olduğu evlilikler ve erkeğin büyük, kızın küçük olduğu evlilikler. Bu ikincisi daha çok yaygındır. Bazen erkekler de küçük yaşta evlendirilebilmektedir, ancak kız çocuklarının erken evlendirilmesi erkeklerden 5 kat daha fazladır.

     UNICEF’in Haziran 2016 yılında yayınladığı rapora göre; dünyada her yıl 15 milyon kız çocuğu çocuk gelin olarak evlendirilmektedir. Nijer ve Çad başta olmak üzere Afrika ve Güney Asya’nın kırsal bölgelerinde çocuk yaşta kızların evlendirilmesine sıkça rastlanmaktadır.

DÜNYADA ÇOCUK GELİNLER

     Dünyada 700 milyondan fazla çocuk gelin bulunmaktadır. Bu çocukların yaklaşık 250 milyonu 15 yaşın altında evlendirilmiştir. Dünyada çocuk evlilikleri en çok Güney Asya’da Bangladeş’te gerçekleşmektedir. Yüzde 42 oranıyla neredeyse dünyadaki çocuk gelinlerin yarısı bu ülkededir. Hindistan ise 15 yaş altındaki evliliklerde dünya birincisidir.

TÜRKİYE’DE DURUM NEDİR?

     Türkiye’de de çocuk gelin evliliklerine kırsal bölgelerde daha fazla rastlanılmaktadır. 2016 TÜİK verilerine göre 16-19 yaş aralığında yapılan evliliklerin sayısı 111 bin 241’dir. Bu oran içinde erken evlilik yapan erkek sayısı 11 bin iken kızlarda bu oran 100 bin 233 kişi olarak dikkat çekmektedir. Erkeklerle kızlar kıyaslandığında kızlar 9 kat daha fazladır. Türkiye bu konuda dünya ortalamasının üstündedir. Çocuk gelinlerin nüfusa oranı yüzde 15’tır. Avrupa’da 1. Sıradadır.

TÜRKİYE’DE NEDEN ÇOCUK GELİNLER VAR?

     Çocuk yaşta kızların evliliğe itilmesinin çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır.

1 – Yoksulluk (Külfetten kurtulma: aileye yük görülmekte, Başlık parası)

2 - Toplumsal Cinsiyet Algısı (Kız çocuklarının değersiz görülmesi, cinsel obje olarak algılanması): Kız çocukları nasılsa bir gün evden gidecek, anlayışı.

3 -Yerel değerler, Töreler (Berdel, beşik kertmesi, kan davaları)

4 - Eğitim yetersizliği.

5 - Yasal yetersizlik.

6 – Savaşlar.

ÇOCUK MU, KADIN MI?

     Çocuk yaşta evlendirilen ve daha kendisi çocukluk evresini tamamlamadan çocuk sahibi olan ve annelik rolü yüklenen çocuk gelinler; fizyolojik ve psikolojik açıdan farklı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar.

     Çocuk gelinlerin çocuklukları çalınmıştır. Daha oyun çağında olan kız çocuğu, bir yetişkinmiş gibi kadınlık ve annelik rolüne bürünmek zorunda kalmıştır.

     Fizyolojik olarak doğum yapacak durumda değildir, zorlanır. Psikolojik olarak da halen çocuktur, anneliğe, kadınlığa hazır değildir. Doğum sırasında hem anne, hem çocuk için sağlık açısından riskler bulunmaktadır. Doğan çocuklar da durumdan olumsuz etkilenmektedir. Çünkü çocuk anne, annelik görevini yeterince yerine getirememektedir.  Ayrıca çocuk yaşta evlenen kız çocuğu aile içinde yaşamak zorunda kalacağından sosyal çevresinden de izole edilmektedir.

     Erken yaşta evlendirilen kız çocukları aile içi şiddete de maruz kalmaktadır. Bu şiddet sadece eş şiddetiyle sınırlı kalmamakta, kaynana, kayınbaba, gürümce şiddeti şeklinde görülebilmektedir. Fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet iç içedir.

ÇOCUK GELİNLERİN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN NELER YAPILABİLİR?

     Bu konuda anne babaların eğitimi çok önemlidir. Küçük çocukları, özellikle küçük kız çocukları olan eğitim seviyesi düşük aileler tespit edilmeli, sosyolog, sosyal hizmet uzmanı ve psikologların içinde bulunduğu bir ekip bu ailelerle iletişim kurmalı ve bu konuda ailelere eğitim vermelidir. Erken yaşta evlendirilen çocukların karşılaşacağı sorunlar tek tek açıklanmalıdır. Bu eğitimler bir seferle sınırlı kalmamalı, ekip tarafından aile sürekli izlenmelidir. Periyodik olarak eğitimler sürdürülmelidir. Ayrıca kız çocuklarının okula gidip gitmediği araştırılmalı, okula gitmeleri sağlanmalıdır.

     Bu sorunun ortadan kaldırılması, çok yönlü bir çalışma gerektirmektedir. Farklı ama konuyla ilgili kamu kurumları ve birimleri koordineli çalışmalıdır. Eğitim, sağlık, güvenlik birimleri ile Aile bakanlığına bağlı birimler işbirliği yapmalıdır. Yerel yönetim birimleri ile STK’lerin de işbirliğine dâhil edilmesi önemlidir. Örneğin belediyeler bünyesinde ‘Çocuk Gelinler Çağrı Merkezi’ kurulması oldukça önem arz etmektedir.