Türkiye bir kez daha ölümlerle, arama kurtarma çalışmalarıyla, kayıplarla deprem gerçeğini tecrübe ediyor. 24 Ocak Cuma günü, saat 20.55’te Merkez üssü İlimize çok yakın olan Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 6,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Elazığ’ın çeşitli ilçeleri ile merkezinin yanı sıra Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Tunceli gibi çevre illerde de ciddi bir şekilde hissedilmesi korkuya neden oldu.

Yaşanan depremin ardındaki süreç ise maalesef ki acı ve öfkeyle geçiyor. Doğal bir afet ve yaşanılan acı ancak bu kadar siyasi bir afete neden olabilirdi. Oldu da. Öncelikle depremle ilgili hatırlamamızda faydası olacak birkaç satır başı paylaşıp ardından nedenin yarattığı sonuç üzerine birkaç şey dile getirmek istiyorum.

*Arama kurtarma çalışmaları bittikten sonra depremin bilançosu da net olarak belirlenmiş oldu. Depremde 41 kişi yaşamını yitirdi, 1607 kişi yaralandı, 45 kişi ise enkazın altından çıkartıldı.

*Cumhurbaşkanlığı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“1865 personel ve 266 araçla arama kurtarma faaliyetleri yürütülüyor. Bölgeye 5 bin 856 çadır, 17 bin 188 yatak, 34 bin 467 battaniye, 524 yastık çarşaf seti, 1563 ısıtıcı sevk edildi. Tüm ilçe ve mahalle yolları açık ve demir yolları seferleri eksiksiz devam ediyor. Havayolu ulaşımını aksama yaratacak bir durum bulunmuyor. Enerji arz ulaşımında da bir sorun bulunmamaktadır.”

*Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremde kaybedilenlerin cenazesi sırasında, “Bu enkazları kaldırarak bir diğer taraftan da gerek köylerdeki gerek mahallelerdeki yıkılanların yerine TOKİ olarak adımlarımızı atacağız, yapılması gerekenleri yapacağız”

*Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, 6 Ekim 2019 tarihinde katıldığı bir televizyon programında “Doğu Anadolu Fayı uzun zamandır suskun. Enerji birikimi fazla. Elazığ-Bingöl arası, özellikle Sivrice gölünün bulunduğu taraflar” diyerek Elazığ ve çevresini etkileyen depreme işaret etmişti. Uyarıya rağmen bir şey yapılmadı.

*Depremde enkaz altında kalıp kurtarılan Nurdan Aydın:

 “O Mahmut dediğim çocuk, biz hani Suriyelilere taş atarız ya, o çocuk tırnaklarıyla kazıya kazıya, elleri paramparça beni oradan çıkardı” Dedi. Şimdi ise o Mahmut’a vatandaşlık verilmesi tartışılıyor.

*DASK ve Özel İletişim Vergisi gelirleri nerede?

Kızılay’ın deprem sonrası ilk çağrısında yardımlaşma ve dayanışma adı altında para istemesiyle, depreme hazırlık için ödenen vergiler ve DASK primleri yeniden gündeme geldi. Bugüne kadar depreme karşı alınan tedbirler bir bir lağvedilirken, DASK ve Özel İletişim Vergisi adı altında halktan toplanan 75 milyar TL’nin ise akıbeti bilinmiyor.

Tv programcısı Acun Ilıcalı’da 73 milyon TL yardım topladı.

*Ergani Belediyesi’nin gönderdiği insani yardımların kente alınmaması tepkilere neden olmuştu. Gelen tepkiler üzerine açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, "Yardımlar AFAD ile koordinasyon olmaksızın getirildiği için sağlık ve güvenlik açısından geri çevrildi" dedi.

18 Haziran 2019’da Japonya’nın kuzeybatı kıyılarında Yamagata sahiline 10 kilometre derinlikte 6,8 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Elbette sarsıntılara sebep oldu ve tsunami uyarıları yapıldı. Aynı büyüklükte bir depremde ne ölü ne de yaralanan vardı. Çünkü önceden biliniyordu ve önlem alınmıştı.

Bu depremin er ya da geç geleceği biliniyordu. Aynısı Türkiye’nin deprem riski yüksek başka bölgeleri için de geçerli. Önlem almak yerine her taraf malzeme fukarası inşaata büründü.

26 Kasım 1999’da deprem sonrası sadece bir yıllığına yürürlüğe giren Özel İletişim Vergisi kalıcı hale getirildi. ÖİV yoluyla 2004 ile 2018 arasında halkın cebinden 60,6 milyar lira para toplandı.  Ama birileri çıkıp bu halkın gözünün içine baka baka “bu para illa depreme ayrılacak diye bir şey yok” diyebiliyor.

Hiçbir rant ve siyasi çıkar hesabı yapılamayacak olan yaşam hakkının tii’ye alınmasını utanç içinde takip ediyoruz.

Acıya daha fazla acı katarak değil paylaşarak azaltabiliriz noktasından hareketle devletin, sivil toplum kuruluşlarının ve bilimin pazarlıksız dayanışması gerekmektedir.

Bu durumdan çıkış ise basit, deprem için toplanan vergilerin, imar aflarıyla toplanan milyonlarca liranın neden depreme karşı dayanıklı kentler için kullanılmadığı yönünde soruşturma başlatılmalı. Zor da olsa çok yönlü bir risk azaltımı ve afetlere hazırlık çerçevesiyle ülke genelinde deprem, merkezi ve yerel yönetimlerin ana gündemi haline getirilmeli, afetlere hazırlık için bilimsel çalışmalar ve öneriler dikkate alınmalı. Her şeyden önemlisi ise bu kaynaklar partiler üstü bir şekilde, şeffaf, kamunun bilgilendirilmesine açık, günlük siyasi kaygılardan uzak bir biçimde çalışmalar yürütülmeli.

Yine halk bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yerel yönetimler de dahil diğer kurumlar tarafından verilmeli. Deprem anında ne yapılması ve nasıl müdahale edilmesinin bilinmesi açısından hayati önemdedir. 

Bir daha böyle bir şekilde acıyı tecrübe etmek istemiyoruz. Yoksulu zengini ayırt edilmeksizin herkes için güvenli yaşam alanı talebimizi güçlü bir şekilde dile getirmeliyiz.

Depremde yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim. Herkese çok geçmiş olsun…