Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice İlçesi olan 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrası Türkiye beşik gibi sallanıyor. Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hattı’nı tetikleyen Sivrice depremi, Türkiye’yi yakın/orta süreçte bekleyen tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Depremden hemen sonra meslektaşım Ferit Aslan ile Elazığ yoluna koyulurken ilk durağımız Maden İlçesi’ne bağlı Gezin Mahallesi’ydi. Gezin’in bilmeyenler için söyleyelim. Hazar Gölü kenarında bir tatil beldesini andıran, bölgenin plajı olan neredeyse tek mahallesi. Nüfusu yazın 20 bine kadar yükselen bu mahalle, depremin kış ayında yaşanması nedeniyle büyük bir faciadan da kurtulmuş oldu.

Gezin, depreme 3 kurban verdi. Elazığ-Diyarbakır ana karayolu üzerinde bulunan ve birçoğumuz alışveriş ettiği marketin de altında olduğu mahallenin en yüksek binası 6.8 büyüklüğündeki depremle yerle bir oldu.

Sonraki durağımız depremin merkez üssü Sivrice’ydi. Burada ağır hasar gören üç yer dikkatimizi çekti. Biri Merkez Cami, yeni yapılan kaymakamlık binası ve emniyet dinlenme tesisi. Evlerde ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda ise orta derece hasarı görmek mümkündü.

Elazığ merkez ise yıkılan dört binanın dışında orta ve ağır hasarlı yapılarla doluydu.

Depremin yüzeye yakın bir yerde meydana gelmesi, süresinin uzunluğu ve artı sarsıntıların bin 500’ü geçmesi halkı sokaklarda yaşamaya mahkum etmiş durumda.

-15’leri bulan dondurucu havada Kızılay’ın çadırlarında, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardımlarla hayatını idame etmeye çalışıyor.

Peki devlet ne yapıyor?

Esnafların kredileri ötelendi, depremzedelere nakdi yardımların havalesi ilgili bankalara gönderildi, yaraların sarılması için ekipler seferber edildi.

Peki bunlar yeterli mi?

Deprem olduktan sonra alınacak tedbirlerden önce deprem ülkesi gerçekliğinden hareketli deprem öncesi tedbirleri almak daha doğru değil mi?

Her yurttaştan alınan deprem vergileri ile neden bu tedbirler önceden alınmaz?

Öyle uzağa gitmeyelim; Sivrice depreminden duvarları çatlayıp, kolonları yamulan Diyarbakır’da 100’e yakın bina var.

Bu binaların ömrü 50 yıldan fazla. Bir binanın ömrü kaç yıl olabilir ki. 50 yıl önceki teknik ile 21’nci yy.’ın tekniği aynı olabilir mi?

Yenişehir ve Bağlar ilçelerindeki yapılar tehlike arz ediyor.

Valilik, Yenişehir ve Bağlar belediyeleri derhal harekete geçmelidir.

İlgili ekipler derhal bu yapıları tespit etmeli, olası yıkım ve can kaybının önüne geçilmelidir.