HABER- Ceren AKYIL
Amed Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri bir araya gelerek, Diyarbakır’da bir hafta içinde yaşanan iki inşaat kazasında üç işçinin hayatını kaybetmesine dikkat çekti. İş güvenliği ihmallerine ve cezasızlık politikasına karşı çağrıda bulunarak yetkililere seslendi.
“KAZA DEĞİL İŞ ÇİNAYETLERİDİR”
Basın metnini okuyan, TMMOB Eş Başkanı Ufuk Bulut, geçtiğimiz hafta inşaat alanında hayatını kaybeden işçileri anarak, “Diyarbakır'da peş peşe yaşanan iş cinayetlerinde Harun Aksel, Ahmet Şimşek ve Salih Dağlı, inşaat traktör tamiri işleri sırasında hayatlarını kaybetti.
Yitirdiğimiz işçileri unutmayacağız! Diyarbakır'da ihmaller sonucu meydana gelen bu ölümler, ülkemizin utanç verici gerçeklerinden birini bir kez daha yüzümüze çarpmıştır. Sadece Diyarbakır'da değil, Türkiye'nin dört bir yanında işçiler; alınmayan önlemler ve denetlenmeyen işyerleri nedeniyle yaşamını yitiriyor. Önlenebilir bu ölümler ‘kaza’ değil, açıkça iş cinayetidir” dedi.
“TÜRKİYE İŞ CİNAYETLERİNDE DÜNYADA ÜÇÜNCÜ SIRADA”
Bulut, Diyarbakır’da son haftalarda yaşanan iş cinayetlerinin, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin bu düzende maliyet kalemi olarak görüldüğünü iddia ederek, “Oysa biliyoruz ki bu ölümler önlenebilir. İş güvenliği kurallarına uyulsa, etkin denetimler yapılsa, cezalar caydırıcı olsa bu işçiler bugün hayatta olurdu. Her gün ortalama altı işçi, çalışırken hayatını kaybediyor. Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa'da birinci, dünyada ise üçüncü sırada. Bu korkunç tabloya rağmen gerekli yapısal değişiklikler bir türlü hayata geçirilmiyor. Patronlar için cezasızlık artık bir güvence haline gelmiş durumda. Çalışma Bakanlığı ise asli sorumluluklarını yerine getirmemekte; işçilerin yaşam hakkını koruyacak mekanizmaları işletmemektedir” diye konuştu.
“YETKİLİLERE SESLENİYORUZ”
Bulut son olarak iş güvenliği mevzuatının etkin bir biçimde uygulanması gerektiğinin altını çizerek şöyle dedi:
“Her iş cinayetinin sorumluları yargı önünde hesap vermelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Denetimler göstermelik değil, gerçekçi ve bağımsız olmalıdır. Taşeronlaştırma, güvencesiz ve kayıtdışı çalıştırma derhal sona ermelidir. Ve bizler, emeğiyle geçinenler; iş cinayetlerinde kaybettiğimiz kardeşlerimizin hesabını sormaktan, adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Her bir işçi için, her bir can için bu düzene karşı mücadelemizi büyüteceğiz. Diyarbakır'da yitirdiğimiz işçilerin isimleri bizim mücadelemizde yaşayacak. Bu düzeni değiştirecek olan, örgütlü ve dayanışmacı emeğin gücüdür. Yasamak istiyoruz! Çalışırken ölmek istemiyoruz!”