01.01.1917 yılında Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin Mescit mahallesinde doğdu. Babası Sadun Axa, annesi Gülistan hanımdır.

Eşi Mebruke hanımdan Murat (1964) , Meral (1965) ve Fırat Yusuf (1968) adında üç çocuğu vardır.

İlköğrenimini Silvan’da Orta öğrenimini Diyarbakır’da tamamlayıp İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girerek 1942 yılında genç bir doktor olarak mezun oldu.

20 Ekim 1942 de Çanakkale’ de Tabip teğmen olarak askerlik görevine başladı. 16 Mart 1945’te Tabip Üsteğmen rütbesiyle terhis oldu.

İyi bir doktor, iyi bir siyaset adamı olmanın yanı sıra çok iyi derecede Fransızca bilmekteydi.

1940’lı yılların başında açlık ve sefalet dünyanın en büyük problemi haline gelmişti. Türkiye dâhil birçok ülkenin ekonomileri alt üst olmuş, insanların çoğu açlık sınırına dayanmıştı. Ekmek karneye bağlanmış Halk bir lokma ekmeğe muhtaç durumundayken tam bu yıllarda Silvan’ın kaderini değiştirecek biri ortaya çıkmıştı. Dr. Yusuf AZİZOĞLU namı diğer Doktor beg yâda Usuf Axa İstanbul Tıp Fakültesini bitirip genç bir doktor olarak Silvan’a dönüyor.

Hem Devlet hastanesinde çalışıyor hem de muayene hanesinde hasta kabul ediyordu. Hipokrat yeminine son derece bağlı bir doktor, muayene hanesinde kâh ücretli, kâh ücretsiz muayene ediyor. Hastaları maddi durumu iyi olmayan hastalar özellikle köylüleri Cuma günleri ücretsiz muayene ediyordu.

26 Mayıs 1946 da yapılan yerel seçimde Dr. Yusuf AZİZOĞLU Silvan belediye başkanlığına seçiliyor. Artık Silvan’da hizmet dönemi başlıyor.

İlk projesi KaniyaMezın ve KaniyaNavin sularında

İçme suyu olarak kullanımı

Medreb (sulama) amaçlı kullanımı

Değirmenlerde kullanılması

Belki’ de en önemlisi Elektrik enerjisi üretim amaçlı kullanımı ( Halk arasında BİRA elektrik-i )

Silvan 1948 yılında ilk defa demir borular kullanılarak içme suyuna kavuşturmuş, KaniyaMezın ve KaniyaNavin sularını islah edilerek kanallarla Silvan’daki bahçelerin yanı sıra toprakların büyük bir kısmını sulu tarıma dönüştürmüştür.

O yıllarda Türkiye’nin birçok yerinde elektrik yokken Silvan’da kendisine yetebilecek kadar elektrik enerjisi bu dönemde üretilmiştir.

1950 seçimlerinde DP (Demokrat Parti) Diyarbakır’da milletvekilliklerine sürgünden dönen Mustafa EKİNCİ, Dr. Yusuf AZİZOĞLU, Mustafa Remzi BUCAK gibi önemli şahsiyetleri aday göstermişti. Artık sadece Silvan için değil Türkiye içinde bir dönüm noktasıydı.

Milletvekili seçilen Dr. Yusuf Azizoğlu’nun Ankara yılları başlıyordu.

Kendi arazisini bağışlayarak Silvan’a bir hastane kazandırıyor. 1952-1953 yılları arasında Silvan’ı zengin kaynaklarla dolu bir kütüphaneye kavuşturuyor. Ne acıdır ki zengin kütüphane bizlere yetişmeden talan ediliyor.

1960 tan sonra Dr. Yusuf AZİZOĞLU arkadaşlarıyla YTP (Yeni Türkiye Partisi) ‘ni kuruyorlar. YTP 1961 yılında girdiği seçimlerde Diyarbakır’da olayların % 42,75 ini alarak Türkiye genelinde 92 milletvekili kazanmayı başardılar. İnönü ile hükümet ortağı oldular.

27. Hükümet’te sağlık bakanlığı görevi Sayın Azizoğlu’na verildi. Bu Türkiye’nin sağlık alanında adeta bir devrimin yaşanacağı yıllar olacaktı. Dr. Yusuf AZİZOĞLU 26.06.1962 ile 26.10.1963 yılları arasında bir buçuk yıl’a yakın Bakanlık görevini yaptı. Bu zaman diliminde ondan önce görev yapan 18 Sağlık bakanının 40 yılda yapamadıklarının iki katını sadece bir buçuk yıla sığdırmıştı.

Rejimi giderek zorlanması hükümet ortaklığının sona ermesine ve İsmet İNÖNÜ’ nün onun hakkında sarf ettiği TC payidar olduğu sürece o ve onun gibi adamlar bir daha asla kabineye giremeyecekti.

Bu gelişmeleri hazmedemeyen iç işleri bakanı Hıfzı Oğuz BEKATA ile aralarında sert tartışmalar olur. Mecliste kavgalara varan bu tartışmalardan sonra Diyarbakır ‘ a ilk gelişinde bir kahraman gibi karşılanır. Dicle köprüsünden Parti il başkanlığına kadar omuzlar üzerinde taşınır. O gün Diyarbakır mahşeri bir kalabalığa sahne olur. Dr. Yusuf AZİZOĞLU partisini DEMİREL’ in AP sine kaptırmaktansa onu bir kürt partisi haline getirmeyi denedi. 1965 seçimlerinde 3. Parti olarak çıkmış, ancak 1969 yılları ise partinin tarihe karıştığı yıllar oluyordu.

Bunlara ilaveten kısa bir ömre sığdırdıklarını not şeklinde aktarmak gerekirse

1942 yılında Mustafa Remzi BUCAK, Musa ANTER, Faik BUCAK ile birlikte Dicle talebe yurdunu kuruyorlar.

Musa ANTER ve Canip YILDIRIM la birlikte ileri yurt gazetesinde yayınlanan Kımıl adlı şiir nedeniyle gazete kapatılır. Ve bu olaydan sonra 49 lar davası başlar. Aslında bunlar 50 kişidir. Hücrede Emin BATU ölünce 49 kişi kalmışlardı.

Emin Batu’nun hücre duvarında yazdığı şu dizeler rastlanıyor.

“Esaret bahçesinde gül olmaktansa, Hürriyet bahçesinde diken olmayı tercih ederim.”

Kurucu üye olarak Diyarbakır’da bir Üniversite kurulmasını sağlıyor.

1962 yılında Dr. Yusuf Azizoğlu’nun içinde yer aldığı Amerikalarla Diyarbakır’da çok güçlü bir radyo istasyonu kurulur. Ancak dönemin hükümeti Kürtçe yayına “Kürtçe meşrulaşır” gerekçesiyle müsaade etmez. Oysa Dr. Yusuf Azizoğlu’nun gayesi bu meşrulaşmayı sağlamaktı.

Mümtaz KOTAN eskilerden görüştüğümüz unsurlar arasında diyebilirim’ ki AZİZOĞLU özel bir örnektir. Belki de biraz siyaset yapmasından ileri geliyordu denilebilir. Ama iyi bir insan, iyi bir Kürt ve kültürel seviyesi çok yüksek biriydi. Bu halk kendisine hizmet edeni unutmuyor, siz unutulmadınız

(Kaynak Araştırmalar)