Urfa’da, pamuk bu yıl bir kez daha kentin verimli ovalarında toprakla buluştu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 yılı pamuk üretimi verilerine göre, Urfa 567 bin 251 ton ile ülke pamuğunun yüzde 32’sini karşılayarak, ilk sırada yer aldı. Ziraat Mühendisleri Odası Urfa Şubesi’nin verilerine göre, 2019 yılında kentte 2 milyon 850 bin dönüm pamuk ekilirken, 2020’de 1 milyon 200 bin dönüm ile yüzde 60 daralma yaşandı.

Urfa’nın verimli ovalarından olan Suruç Ovası’ndaki pamuk üreticileri, maliyetlerin yüksek olmasından dert yanıyor. Ziraat Mühendisi Nihat Demirbilekli, elektrik, mazot, gübre ve ilaç maliyetlerine dikkat çekerek, ovada son 3 yılda pamuk alanında yüzde 40 daralma yaşandığını kaydetti.

Yüzde 40 daralma

Suruç Ovası’nda yaptığı araştırmalar sonucunda pamuk ekiminin yüzde 40 olduğunu belirten Demirbilekli, 2019 yılında aşırı ilaç kullanımdan kaynaklı ovada sürekli verim düşüklüğü yaşandığını, çiftçilerin sürekli zarar ettiğini, bu tarihten sonra pamuk ekim alanın yüzde 80’den yüzde 40 düştüğünü aktardı. Destekleme ücretlerinin çok düşük olduğunu belirten Demirbilekli, “Devlet gübre ve mazot desteği için bir dönüme 68 kuruş destek veriyordu. 500 lirada ürün desteği veriyordu. Ama çiftçinin bir dönüm tarlaya masrafı bin 500 lira. Çiftçiler sadece bir dönüm tarlaya 460 liraya gübre atarken, mazota 150 lira veriyor. Sadece bu iki gider 600 lira. Çiftçiye bütçeden yüzde 3’lük destek verilmesi gerekirken, bu rakam 1,7’de kalıyor. Geri kalanına ne oluyor bilmiyoruz” diye konuştu.

Her yıl tohum, ilaç ve gübre fiyatlarının iki kat arttığını, bu yıl özellikle gübre fiyatında ciddi bir artışın yaşandığını söyleyen Demirbilekli, “Çiftçi, geçen yıl bir ton gübreyi 2 bin 500 liraya alıyordu. Bu yıl 3 bin 500 liraya alıyor. Sadece gübre fiyatına bakmak, tarımdaki yanlış politikaları göz önüne seriyor. İlaçta da şaşkınlık veren bir fiyat artışı var. Geçen yıl 30 lira olan bir litre ilaç, bu yıl 45 lira olmuş. Yine suya bir dönüm için 250 lira veriliyor. Bu pahalılığa rağmen çiftçinin ürettiği ürün ise ucuz. Bir dönüm tarlanın maliyeti bin 500 lira. Buna karşı çiftçi pamuğu ucuza satıyor. Buda çiftçilerin borçlanmasına sebep oluyor. Bu şekilde çiftçinin beli bükülüyor” diye belirtti.

Aynı zamanda tarımsal ürünler de satan Demirbilekli, eskiden tüm çiftçilere yetecek 400 bin liralık malzeme aldığını, şimdi 2 milyon liraya aldığı ürünün yetmediğini belirterek, “Çok para veriyoruz ama az ürün alıyoruz. Bunun sebebi ise artan pahalılıktır. Geçen yıl pamuk tohumunun kilogram fiyatı 18 liraydı. Bu yıl aynı tohum 30 lira olmuş. Bir yılda 12 lira zamlandı. Rağbet gören bir tohum türü olan kandiya tohumu, bir dönem devlet tarafından GDO’ludur giye yasaklandı. Daha sonra devlet bu tohumdan 500 tonu için verdi. Bu tohum geçen yıl 17 liraydı, şimdi kilogramı 40 liradan satılıyor.  Suruç ovası kaderine terk edildi, tarım bakımında tehlikede” şeklinde konuştu.

Görmezden geliniyor

Suruç’un Oymaklı (Mektilan) Mahallesi’nde yaklaşık 15 yıldır çiftçilik yapan Ali Demirbilekli, bu yıl 85 dönüm pamuk ektiğini söyledi. Önceki yıllarda pamuk fiyatının düşük olduğunu, buna karşılık maliyetlerinde az olduğunu aktaran Demirbilekli, “Ama bu yıl her şey 2 katı oldu. Tohum karaborsaya düştü. Tarım bakanı da görmezden geliyor. Bu maliyelere rağmen pamuk ucuza gidersek perişan oluruz. Resmen işkence ediliyoruz. Pamuk ekmeye mecburuz, çünkü başka bir şey yok. Bugün pamuk ektim ama yarın ne olacak bilmiyorum. 5 liraya satılsa da masraflarımızı kurtarmaz. Tüccarların eline kaldık” dedi.

Ovada su pahalılığından dert yanan Demirbilekli, şunları söyledi: “Adana’da su 70, Harran’da 100 lirayken, Suruç’ta 250 lira. Nasıl kazanacağız? Bize de yazık değil mi? Bu masraflar karşısında pamuğun kilogramını 8 liranın altında satarsak zarar ederiz. Pamuğu bu rakamın üstünde satmalıyız ki masraflarımız karşılansın. Aksi durumda kazancımız olmaz. Böyle devam ederse pamuk ekemeyeceğiz.”

Editör: TE Bilişim