Siyasetteki gelişmeler baş döndürücü bir hızla devam ederken, vatandaşın gündemi ekonomideki sıkıntıların tahammül edilmez boyutlara ulaşması ve işsizliğin çığ gibi büyümesi şeklinde gidiyor. Siyasi partiler olası bir seçimde iktidarda kalmak veya iktidar olmak için çalışmalar ve görüşmeler yürütürken, vatandaş ise bir tencere kaynatmanın derdine düştü.

Bilindiği gibi yapılan düzenlemelerle parlamento işlevini yitirmiş, iktidarda kalmak veya iktidara gelmek için ittifaklar kaçınılmaz hal almıştı. Birçoğumuz bu değişikliklerin büyük partilere yarayacağını düşünmüştük. Ancak geçen süre bunun böyle olmadığını gösterdi.

Yüzde 10 seçim barajı nedeniyle belli bir oy oranı olan küçük partiler ki, bunların başında MHP geliyor. İktidarın tüm nimetlerinden yararlanırken, bir-iki puanlık oyu bulunan partiler bile meclise milletvekili soktu veya belediye başkanlığı kazandı. (Bu da gösteriyor ki seçim barajının bir hükmü kalmadı.)

Uzun yıllardır iktidarda bulunan AK Parti de ekonomideki kötü gidiş ve yola çıkılanların, yolda bulunanlarla değiştirilmesi sonucu çözülmeler ve bunun doğal sonucu olarak ayrılıklar başladı. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile başlayan istifalar sürekli olarak arttı. Yargıtay'ın verilerine göre, son iki ayda AK Parti’den istifa edenlerin sayısı 56 bin 260’a yükselirken, CHP ve İYİ Parti'de ise gözle görülür bir artış oldu.

Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın partilerinin kurulması halinde istifa edenlerin sayısının daha da artması öngörülüyor. AK Parti, bunun önüne geçebilmek için çeşitli formül arayışına girdi. Parti kulislerinden sızan bilgilere göre, eski yönetici ve küskünlere mevki-makam arayışı başlatıldı.

Aslında, bu formül hiç de yabancı değil ve bir süre önce uygulanmıştı. Bir dönem partide etkin olan, ancak daha sonra dışlanan ağır toplar Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, bakan yardımcılıkları, bankalar ve kamu şirketlerinin yönetim kurulu üyeliklerine atanmış, bu durum ekonomideki kötü gidiş ve işsizlik nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılanmıştı.

Tüm tepkilere rağmen AK Parti, bu formülü yine uygulamaya koyuyor. Sızan bilgilere göre, eski milletvekilleri ve teşkilat başkanları aranarak makam-mevki önerildiğini belirtiliyor. Bilgilere göre, kırılmış ve küsmüş eski yöneticileri ziyaret edilerek, partiden kopmamaları isteniyor. Belde, ilçe ve il kongrelerinde yapılacak yönetim değişikliklerinde kendilerine de görev verilebileceği ifade ediliyor.

Siyasette bu olup bitenler, en azından şu aşamada vatandaşı pek ilgilendirmiyor. Çünkü vatandaş geçim derdinde. Sadece yaz sıcaklarında doğalgaza ve elektriğe yapılan zamlar, (yeni tabir ile fiyat düzenlemesi) bile kışın  buz tutmamıza neden olacak gibi.

Gerek resmi rakamlar, gerekse bazı sendika ve sivil toplum kuruluşunun yaptığı anket ve araştırmalarda, ekonomideki gidişatın hiç de iyi olmadığı ve daha da kötüye gideceği yönünde. Siyasiler, hazırlıklarını kendilerine göre yaparken, seçim sandığı vatandaşın önüne geldiğinde, ekonomik gidişatın siyasete yansımalarını hep birlikte göreceğiz. 

Son olarak HDP Diyarbakır İl Başkanlığı Binası önünde annelerin başlattığı oturma eylemi ile birlikte hak arayışların bu yöne kaydığını görüyoruz. AK Partili belediyelerden işten çıkarılanlar CHP’nin önüne, CHP’li belediyelerden çıkartılanlar izin verilmese bile AK Parti’nin önüne gidiyor. Bu gidişat iyi mi olur, kötü mü olar bilmiyorum. Ama zaten var olan ayrışmayı daha da derinleştireceği kesin.

Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan teşkilatına, ‘Diyarbakır annelerini derdi olanlar ziyaret etsin. Eylemi AK Parti organize ediyormuş gibi yansıtılmak isteniyor. Bu eylemin sulandırılmasına müsaade etmeyin’ diyerek ilginç bir uyarıda bulundu.

Sevgiyle kalın.