Geçtiğimiz 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yine birçok basın örgütü raporlar yayımladı. Ne kadar gazetecinin cezaevinde olduğu, ne kadar gazetecinin işsiz kaldığı falan bir sürü istatistik açıklandı. Bu raporlar aralıklarla yayımlanıyor.

Gerek dünyadaki önemli basın örgütleri, gerekse de Türkiye'deki basın örgütleri iyi çetele tutuyor. Size yazının sonunda birkaç link vereceğim bu linklerden bütün bu istatistiklere ulaşabilirsiniz. Derdim burada istatistik açıklamak değil. Gazeteciliğe dair birkaç meramımı sizinle paylaşmak istiyorum. "Gazeteci kimdir ve nasıl özgür olur?" diye takipçilerime bir soru sordum. Yaklaşık 60-70 cevap geldi, ama tek bir kişi bile mesleki yaklaşımda bulunmadı.

Gelen cevapların bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum:

"Gazeteci, korkusuzca haber yapmalıdır, onurluca davranmalıdır."

"Gazeteci halkın sesidir"

"Gazeteci ağaçtır, kökleridir, gövdesidir, dalarıdır, yapraklarıdır, nefesimizdir"

"Tarafsız haber yapandır"

"Araştıran, fikir beyan etmekten korkmayan kişidir ve öyle biri zaten özgürdür"

"Dürüst olanlar halkın aynası"

"Kelimelerle olayı zihinlere çizendir. Gerçeğin terazisinden şaşmayan"

"Objektif, tarafsız ve halkın sesi olan kişidir"

"Gazeteci sensin"

"Gazeteci cesaret eden ve korkmayandır"

"Gazeteci hiçbir menfaat peşinde olan ve korkmayan kişidir"

"Terazinin diğer kafesidir"

"Gazeteci baskılara boyun eğmeyendir, kısıtlamalara rağmen gerçekleri yazandır"

"Halkın gerçeği bilmesi için korkmadan, haberi olduğu gibi aktaran kişidir"

"Gazeteci muhaliftir"

"Düşüncelerini korkmadan ifade edendir"

"Özgürlük kısmı sıkıntılı atomu parçalamak daha kolaydır herhalde"

Genel olarak herkes gazetecinin korkmaması gerektiğini belirtiyor. Bu korku meselesi ile gazetecilik çok fazla aynı cümle içerisinde kullanılmış. Arkadaşlar gazeteci de korkar, hem de en çok korkunun olduğu meslek dallarından biridir. Herkes kadar gazeteci de korkar, duygulanır ve taraftır. Yeryüzünde tarafsız olan tek bir gazeteci örneği gösteremezsiniz. "Tarafsızlık" kavramı koca bir yalandır.

Evet, gazeteci objektif olmak zorundadır, doğru söylemek zorundadır, bu temel kuraldır. Ama gazeteci tarafsız olamaz. Gazetecinin yaptığı haberde attığı başlık, spota çektiği konu, ara başlıkları, seçtiği fotoğraf, röportajda tercih ettiği kişiler bunlar hepsi gazetecinin tarafını gösterir. Ama hepsinden ziyade anlattığınız gibi gazeteciler halk kahramanı falan değiller. Bizler sadece mesleki olarak işimizi yapmaya çalışıyoruz.

Bunu da doğru düzgün yapmaya çalışıyoruz. Gazetecinin işi haber yazmaktır, haber aktarmaktır. Bunu hangi iletişim aracı ile yaptığı çok önemli değildir. Gazete ile yapabilir, televizyon ile yapabilir, radyo ile yapabilir ya da internet haber siteleri ile yapabilir. Ama eğer haber döngüsü içerisinde ise ve bunu bir meslek olarak kabul edip profesyonel olarak yapıyorsa o gazetecidir.

Gazeteci yaptığı işten yaşamını idare edebilmelidir. Gazetecilik bir meslektir ve o şekilde davranmalıdır. Ne bir halk kahramanıdır, ne de lanet olası bir pislik olmak zorunda değildir. Her kesimin duygularını tatmin etmek zorunda da değildir. Mesele herhangi bir kesimin çok sevdiği birilerini destekleyen haberler yapmamalıdır. Bir arkadaşın verdiği "Gazeteci muhaliftir" sözü belki de içlerinde en doğruya yakın cevap olabilir. Muhalif olmazsanız araştırmazsınız. Sorgulamanız için muhalif olmanız gerekir. Her gelen bilgiye muhalif bir bakış açısı ile yaklaşıp sorgulamak gerekir. Bu tabi bir savcılık pratiği şeklinde değil tamamen haberin unsurlarını tamamlamak amacıyla olacak.

Gazetecinin özgürlüğü meselesi ise çok daha derin bir konudur. Bir gazeteci nasıl özgür olur. Özgürlükten kastımız öncelikle nedir. Örneğin, bir gazeteci sürekli olarak bir tarafı övüp, diğer tarafı eleştiren haberler yapıyorsa o özgür müdür? Bence değildir. HDP'ye yakın bir gazeteci eğer HDP'nin eksiklerini gördüğü zaman bunları haberleştirebiliyorsa net olarak o özgürdür. Bu aynı şekilde AKP, CHP ve diğer partiler, STK'lar, örgütler için de geçerlidir. Kim olursa olsun haber değeri olan bir konuyu öznesine bakmadan yapan kişi özgür gazetecidir. Tabi Türkiye şartlarını değerlendirirsek bu imkansız ile eşdeğerdir.

Her şeyden önce gazetecinin ekonomik bir bağımsızlığı olması lazım. Gazetecinin, "Bu haberi yaparsam işsiz kalırım" kaygısının olmaması lazım. Ama maalesef bu kaygı herkeste var. Ve çok da haklı kaygılar. Birçok isim hükümete yakın merkez medyada çalıştığında onlara muhalif tek bir haberlerini göremezsiniz, ama işsiz kaldıklarında ise canhıraş bir muhalif kimliğe bürünürler.

Bunun yüzlerce örneği vardır. Bir de köşe yazarları gazeteci değildir arkadaşlar. Gazeteciler köşe yazarı olabilir, ama köşe yazarı gazeteci olamaz. Her köşe yazarını gazeteci olarak algılarsanız zaten en başta bu mesleğin altına dinamiti koymuş olursunuz. Herhangi bir konuda uzman olan bir kişi köşe yazısı ile bilgilerini paylaşabilir. Ama gazeteci haber yapandır, haber bulandır, haber yazandır, haber aktarandır yani direk haber ile doğrudan bağlantısı vardır.