Özel Adatıp Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Aygül Çelik, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında bilgilendirmelerde bulundu. Çelik, HIV enfeksiyonun insan bağışıklık sistemindeki hücreleri hedef alarak kişilerde tüberküloz, mantar, farklı bakteri enfeksiyonları ve bazı kanser türlerine yol açtığını aktardı. İlk kez 1980'lerin başında tanımlanmış olan HIV enfeksiyonu sebebiyle yaklaşık 36 milyon insanın hayatını kaybettiğini belirten Çelik, 38 milyon insanın da bu hastalıkla yaşamını sürdürdüğünü söyledi.

Günümüzde HIV enfeksiyonunun kesin tedavisi yoktur

Her yıl 1 Aralık tarihinin ‘Dünya AIDS Günü’ olarak kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Aygül Çelik, “1 Aralık günün tüm dünyada AIDS günü olarak kabul edilmesi hem bu hastalıkla ilgili farkındalığı arttırmakta hem de bu hastalıktan yaşamını yitirenleri anmak ve onları onurlandırmaktır. İlk kez 1980'lerin başında tanımlanmış olan bu hastalık nedeniyle şimdiye kadar dünyada 36,3 milyon kişi hayatını kaybetmiş, 38 milyon civarında kişi de bu hastalıkla hayatını sürdürmek zorunda kalmıştır. Günümüzde HIV enfeksiyonunun kesin tedavisi yoktur. Bununla birlikte geldiğimiz noktada HIV enfeksiyonundan korunma ve hastalıkla birlikte sağlıklı uzun bir ömür mümkün olmaktadır. Bu hastalıkla ilgili olarak UNAIDS (Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı) liderliğinde belirlenmiş çok önemli hedefler vardır: UNAIDS'in programına göre 95-95-95+95 Küresel Hedefleri ile 2030 yılına kadar HIV yayılımının durdurulması planlanmaktadır. Toplumdaki HIV pozitif kişilerin yüzde 95'inin tedaviye ulaşmasını sağlamak, tedavi verilen hastaların yüzde 95'inde tedavide başarılı olmak, tanı alıp, tedaviye başlayan ve viral yükü baskılanmış olan HIV ile yaşayan kişilerin yüzde 95’inin sahip oldukları hakları damgalanma ve ayrımcılık yaşamadan kullanabilmeleridir. Türkiye’de 30 bine yakın HIV enfeksiyonu tanısı almış insan bulunmaktadır. Bireylerin ayırımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak için HIV enfeksiyonunun bildiriminde hastaların güvenliği ve kişi haklarına zarar verilmemesi esastır. Bu nedenle HIV-AIDS sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvuran, tedavi ve testlerini yaptıran hastalarımıza veya yeni tespit edilen HIV pozitif kişilerin kimliği ile ilgili bilgiler kodlanarak bildirilmekte olup kişilerin ad, soyad ve T.C. Kimlik numarası bilgileri alınmamaktadır” dedi.

Virüse karşı antikorun bulaştan yaklaşık 15 gün sonra kan testiyle tespit edilebileceğini aktaran Çelik, “Ülkemizde 1985 yılından 15 Kasım 2021 tarihine kadar doğrulaması testi pozitif tespit 29 bin 284 HIV(+) kişi ve 2 bin 52 AIDS olgusu mevcuttur. Vakaların yüzde 81,2’si erkek, yüzde 18,8’i kadındır. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubudur. Bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında, vakaların yüzde 46,1’inin cinsel yolla bulaşmakta olduğu, cinsel yolla bulaştığı bildirilen bu vakaların yüzde 68,6’sının bulaşma yolunun heteroseksüel cinsel ilişki olduğu bilinmektedir. Ayrıca, vakaların yüzde 1’inin bulaşma yolu damar içi madde kullanımı olup yüzde 52,57’sinin bulaş yolu bilinmemektedir. Virüse karşı olan antikor, bulaştan sonra yaklaşık 15 gün içerisinde kan testi ile tespit edilebilmektedir. Fakat hastaların tespiti konusunda zorluklar yaşanmakta ve tedaviler gecikmektedir. Ülkemizde HIV, genellikle evlilik öncesi, ameliyat öncesi ve kan bağışı öncesi alınan testlerle tespit edilebiliyor. Oysa bulaşma açısından riskli bir durum söz konusu olmuşsa mutlaka test yaptırılması gerekir ve kişiler bu testi kendi istekleriyle de yaptırabilirler. Bu şekilde hastalık gecikmeden tanı alarak tedavi altında sağlıklı bir ömür mümkün olabilmektedir” diye konuştu. (İHA)

Editör: TE Bilişim