Yılbaşından itibaren hayata geçecek asgari ücret tartışması sürüyor. 4 bin 250 TL olarak açıklanan asgari ücretin çok büyük bir artış olduğu savunulurken, muhalefet dolar kurundaki yükselişten kaynaklı artışın şimdiden eridiğine dikkati çekiyor. Sadece dolardaki yükseliş değil, enflasyon artışı da asgari ücretlinin alım gücünü düşürüyor. Yaklaşık 7 milyon çalışanın geçim standardını belirleyen ücret sistemi, bölge illerinde uygulanmıyor. Diyarbakır’da iş kapısı olarak değerlendirilecek küçük işletmelerin bulunduğu 3 sanayi sitesinde işçilere verilen ücret, asgari ücretin çok çok altında. Çocuk ve genç işçilerin en az 12 saat çalıştırıldığı vasıfsız işlerde haftalık 300 TL olurken, en vasıflı işçi haftada 750 TL alıyor. Birçoğu ailelere ait olan küçük işletmelerin olduğu 3’üncü sanayi sitesinde çalışanlara mikrofon uzattık.  Neredeyse tamamı sigortasız olan işçiler, ortalama 2 bin 740 TL ücret alıyor.

 4 BİN ALAN YOK

 Sanayi okulunda okuyan ve oto elektrik işçisi olan Seyit (18), asgari ücreti duyduğunu ancak çevresinde 4 bin 250 TL alanın olmadığını söyledi. Sigortasız haftalık 450 TL’ye çalışan Seyit, ailesine destek olduğunu dile getirdi.

 12 YAŞINDAN BERİ SANAYİDE

 Kenan Şahin (36), 12 yaşından itibaren sanayide işçi olduğunu, haftada 500-600 TL kazandığını belirterek, yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin bin 261 TL olarak açıkladığı ev kirasına tepki gösterdi. Bu sanayide 4 bin 250 alan kimsenin olmadığını vurgulayan Şahin, “Bu şartlarda 4 bin 250 iyi değil, zaten alamazsın. Bu çevrede kiralar 2 bin, 2 bin 500 lira. Ev kiramı zor ödüyorum. Doğu ile batıyı ayırmak gerekiyor. Burada bir iş alanı yok. Fabrika yok. Sigorta yok. Her şeyden kısıyoruz, 3 ekmek 20 TL. Etin kilosu 100 lira. Pazara gittiğimde en az 500 lira olmalı. Hiçbir şey almam ki” dedi.

 ‘YEMESEM DE OLUR DİYORUM’

 Lokantada servis işi yapan Veysi Karakuş (24), günlük 110 liraya çalıştığını belirterek, geçim sıkıntısını şu sözlerle ifade etti: “Sigorta yok. Zar zor geçiniyorum. Şimdi olsa evlenmezdim. Sosyal hayat zaten yok. Bir tezgahın önünden geçince, fiyata bakıyorum, aldığım maaşa bakıyorum, yemesem de olur diyorum. Her şeyden kısıyorum. Endişeliyiz.” 

 BAĞ-KUR'U YATIRAMIYOR

 Sanayiye aracın bakımı için geldiğini anlatan servis şoförü Mehmet Karakaş, 20 yıldır yaptığı işten bezdiğini dile getirdi. Gelirin sabit giderin ise 5 kat arttığını belirten Karakaş, yaşadıklarını şöyle özetledi: “İşler çok kötü, mazot 10 lira oldu, nasıl olabilir işler. 100 liralık parça olmuş 500 lira, 500 liralık parça olmuş 3 bin lira, 3 bin liralık parça 15 bin lira. Geçmişte yine iyiydi, 20 yıldır bu işi yapıyorum, hiç böylesini görmedim. Gelirim aynı, gider 5 kat arttı. Kurtarmıyor. Öğrenci başı 200 lira alıyoruz, ayda bana kalıyor 3 bin lira. Asgari ücret dahi alamıyorum. Bağ-Kur’luyum ama yatıramıyorum. Ev kira, 2 çocuk okutuyorum. Borçla geçiniyorum.”

 EVDE TEK ÇALIŞAN

 Sanayi işçiliğinde kalifiye eleman olarak tanımlanan mekanik elektrik ustası İsa Ekin (21), 7 yıldır günde en az 12 saat çalıştığını söyledi. Sanayide asgari ücret alan kimseyi tanımadığını vurgulayan Ekin, “Doğuda maaşlar düşük. Haftalık 750 alıyorum. 6 kişilik ailede tek çalışanım. Her halükarda pazara haftada bir gidiliyor. 100 liraya yaptığımız alışverişi, şimdi yarısını alamıyoruz” dedi.

 ASGARİ ÜCRET İSTEYEN KOVULUYOR

 Fırat Demir 19 yaşında ve 7 yıldır sanayide çalışıyor. Haftalık 750 TL alıyor. Asgari ücret talep eden işçinin aynı gün işten kovulacağına dikkati çeken Demir, şunları söyledi: “Asgari ücretin bize bir faydası yok, sanayide kim alıyor? İş yok, bu ücreti talep edemiyoruz. Patronun işine gelmez, kovar. Sanayide herkes öyle. Sigorta da yok. Evde 6 kişiyiz, 2 kişi çalışıyoruz. Gelecekle ilgili hayal bile kuramıyoruz.”

 SENEDE BİR PANTOLON ALIYOR

 Akif Geçmez (29), sanayide ortacı olarak tarif edilen (ne iş olsa yaparım) günlük yevmiyeyle çalıştığını ve ortalama 80 TL kazandığını söyledi. Sabit bir geliri ve sigortasının olmadığını ifade eden Geçmez, geçim sıkıntısını yılda bir kere aldığı pantolon üzerinden özetledi. Geçmez, şöyle devam etti: “Asgari ücreti duydum da bana etki etmedikten sonra ne yapayım. 15 yıldır bu sanayideyim, sigorta girişim yok. Poğaçayla besleniyorum. Ne yapalım. Evliyim, 2 çocuk var, ev kira. Senede bir pantolon alamıyorum. En son 2 sene önce pantolon aldım, hala onu giyiyorum. Bu saatten sonra zor, düzelmez. Ezile ezile gideceğiz.” 

Günde 100 liraya çalıştığını, 2 bin kira ödediğini anlatan Ferhat Oruç da yönetenlerin yoksulların halinden anlamayacağına vurgu yaptı. Asgari ücretin bu coğrafyada lüks olduğunu anlatan Oruç, derdini şu sözlerle ifade etti: “Bugün kira 2 bin lira, bir işçi en fazla 3 bin lira alıyor. Elektriği, suyu var. Gel de hesapla. Tok açın halinden anlamaz. Bakanların harcadıklarına bir çerez parası diyorlar. Sanayide 4 bin 250 alan yok. Ben günde 100 lira alıyorum. Birçok kez iş olmayınca, almıyorum.”

 '4 BİN ALIYORUM, 4 ÇOCUĞUM VAR’

 Sanayide en yüksek ücretli olan Ercan Toprak (41) ise, 25 yıldır sanayide oto makas işinde çalışıyor. Aldığı 4 bin TL ile 4 çocuğa baktığını dile getiren Toprak, “Benim maaşım sabit. Zam olsa da olmasa da aynı. Aldığım beni doyurmuyor. Kimse eskisi gibi hayata devam edemiyor. Yaklaşık bir yıldır et almadım. Eskiden tavuk eti alabiliyordum, o da gitti” diye konuştu.

 ESNAF İŞÇİDEN DAHA DERTLİ!

“Kazanamayan işçisine nasıl versin” diyen kaporta ustası Ahmet Yeter (36), 3 işçi çalıştırdığını ancak sanayide kimsenin asgari ücret verecek durumda olmadığını söyledi. Yeter, “Kazanmanın derdinde değiliz. Şu an cepten yiyoruz. Kartlara yükleniyoruz. 3 işçim var, 4 bin 250’yi nereden getireceğiz. Mecburen eleme yapacağım” ifadelerini kullandı.  

 ÜCRETLERİ VEREMİYOR

 Küçük işletmeci Nevzat Günbattı da sigorta ve ücret verecek güçte olmadığını belirterek, “Yönetenler için her şey normal, aç değiller. Sarayları var, ne ararsan var. Asgari ücret 4 bin olsa ne yazar. 3 bin lirasını eve veriyorsun. Değişen bir şey yok. Bu taraftan veriyor, diğer taraftan alıyor. Elektriği, doğalgazı, suyunu söylemiyorum bile. Kısa kısa bir şey kalmadı” dedi.

 PARÇA DEĞİŞTİREMİYOR

 Şükrü Demir 30 yıllık otomotiv teknikeri. Kendi adına çalıştırdığı iş yerinde dertlerini saya saya bitiremedi: “Hükümet yetkilileri gelip bir hafta burada dursunlar. Kriz nasıl yok, geçen hafta aldığımız malzemeye yüzde 200 zam geldi. Nasıl oluyor? Yedek parça değiştiremiyoruz. Yolda kalmayana kadar kimse gelemiyor. Borçlarımızı ödeyemiyoruz. İnsanlarda para kalmadı. Yakıt 11 TL’ye ulaştı. İnsanlar lastik alamıyor.” 

 KARIN TOKLUĞUNA ÇALIŞIYOR

 Halit Akın (28), 14 yıldır sanayide olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

“Şimdiye kadar bir şey biriktiremedim. Karın tokluğuna çalıştım. Sanayide 4 bin 250 ücret veren yok. Biz müşteriye fiyat veremiyoruz. Sigorta desen yapamıyoruz. Normalde bir kaportacının haftada minimum 3 bin, 4 bin kazanması lazım. Şimdi hafta oluyor, bin lira.”

 ‘ÇOCUĞUMUN YÜZÜNE BAKAMIYORUM’ 

 38 yıldır sanayide iş yaptığını anlatan 52 yaşındaki Mehmet Arslan, artan dolar ve maliyetlere dikkati çekerek, işletmecilerin halini özetledi: “38 yıldır bu meslekteyim, ilk kez bu yıl bu kadar perişan olduk. Son iki yıl içerisinde artık geçinemiyoruz. Evimize ekmek götüremiyoruz. Her şey 3 kat yükseldi, dolar almış başını gitmiş. Çocuğumuzun yüzüne bakamıyoruz.” (M.A)

Editör: TE Bilişim