Haber/Fuat BULUT

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir yıl aradan sonra geldiği Diyarbakır’da önemli açıklamalar yaptı.

Bingöl, Hani ve Lice’de temaslarda bulunduktan sonra önceki akşam Diyarbakır’a gelen Davutoğlu, Sur’da gençlerle toplantı yaptı. Dün sabah da basın mensuplarıyla bir araya gelen Davutoğlu, gittikçe çözülen iktidar tablosu olduğunu ifade ederek, siyasetin Ankara’da değil, Diyarbakır-Bingöl ilçelerinde şekillendiğini söyledi. Davutoğlu, “Büyük bir siyasi dalga geliyor, tsunami geliyor” dedi. 12 Eylül askeri darbesi sırasında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan insanlık dışı uygulamalar nedeniyle darbenin yıldönümünde Diyarbakır’a gelmek istediğini söyleyen Davutoğlu, “12 Eylül askeri darbesinin hep askeri yanı eleştirilir, kınanır ama siyasi çerçevesi bugün meşrulaştırılmıştır” diye konuştu.

Diyarbakır’ı çok sevdiğini ve önemli günlerde buraya gelmek istediğini söyleyen Davutoğlu, “Bingöl’de siyasilerin 50 yıldır ziyaret etmediği ilçe ve mezraları gezdim. Siyasi hareketler halkın nabzını tuttukları ve birlikte oldukları sürece başarılı olurlar. Halktan kopan hareketlerde son örnek de AK Parti, ne kadar yıprandıklarını görüyoruz. Bilinçli olarak 12 Eylül’e ziyareti denk getirdik. O yıllarda üniversitedeydim. Çok büyük acılar yaşadık, arkadaşlarımızı kaybettik, darbenin altyapısı hazırlandı. Bütün özgürlükler askıya kapandı. Demokrasinin ‘d’ harfi bile unutuldu. Bu acılardan hemen her kesim nasiplendi. En çok Diyarbakır hapishanesi böyle karanlık bir dönemin sembolü haline geldi. İnsan onurunu zedeleyen bir akım uygulamalar ile insanlığa bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildi” dedi.

“90’lı yılların aktörleri ve korkuları geri geldi”

Türkiye’de kaşınmak istenen üç önemli fay hattı olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlardan birisi etnik fay hattı yani Türk-Kürt alanı, biri Sünni-Alevi, birisi de laik-dindar gerilim hattıdır. Biz bunlardan arınmak için siyaset yaptık. Yeni bir anayasa, insan haklarına ve onuruna dayalı bir anlayış, vatandaşların anadillerini, kültürlerini, siyasi ve felsefi bir anayasa diyerek siyaset yapmıştık. Son yıllarda AK Parti’den ayrılmama sebep olan gelişmeler ile birlikte Türkiye gittikçe otoriterleşti. 90’lı yılların aktörleri ve korkuları geri geldi. Yolsuzluklar her yere sirayet etti, akraba ve yakın kayırmacılığı, kibir, lüks, şatafat bütün hatalar, eksiklikler, halktan kopuş bütün bunlar tekrar hortladı. Bütün baskılara rağmen ciddi mesafeler aldık. Türkiye’de başbakanlık yapmış bir lider olarak konuşmalarımız ve temaslarımıza medyada yer verilmiyor. Çünkü, Türkiye’de sansür var. Bu dönemler geçecek, onlar bizi ne kadar görmezlerse biz hep halkın yanında olacağız.”

“Kürtçe üzerindeki kısıtlama kaldırılmalı”

Davutoğlu, iktidara gelmeleri halinde Kürt meselesinde atacakları ilk adımın ne olacağı sorusuna şu karşılığı verdi:

“Ben çözümü üç ayaklı düşünüyorum. Kürt vatandaşlarımızın sorunları var, bunları çözmemiz icap eder. Birincisi Türkiye’nin bütününde demokrasiyi icra etmek, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, akademik özgürlük, bağımsız yargı, bunlar olmaz ise Kürtler’in sorunlarını çözemezsiniz. Tam ve kapsamlı bir demokrasi. İkincisi Kürtçe üzerindeki kısıtlamanın kaldırılması, sözde değil, gerçekte eğitim ve öğretimde kullanılması. Kürtçe’ye yabancı dil muamelesi yapılamaz. Bütün anadiller bizimdir ve mukaddestir. Kayyum ve bölgedeki siyasetin ve yerel yönetimin üzerindeki KCK hâkimiyetine son vereceğiz.”

12 Eylül askeri darbesi sırasında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan insanlık dışı uygulamalar nedeniyle darbenin yıldönümünde Diyarbakır’a gelmek istediğini söyleyen Davutoğlu, “12 Eylül askeri darbesinin hep askeri yanı eleştirilir, kınanır ama siyasi çerçevesi bugün meşrulaştırılmıştır” diye konuştu.

“Tahir Elçi cinayeti, siyasi suikasttır”

Davutoğlu, Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili soruları da yanıt verdi. Davutoğlu, Başbakanken “siyasi suikast” olarak nitelediği cinayetle ilgili görüşünün halen aynı olduğunu söyledi. Davutoğlu şunları söyledi:

“Tahir Elçi’nin öldürülmesi bir siyasi suikasttır demiştim, halen de aynı fikirdeyim. Tahir Elçi ile defalarca görüşmüştüm. 2014’ün Ekim Kasım aylarında görüşmüştüm. Tahir Elçi öyle bir dönemde düşündüklerini açıkça söyleyen aydın bir insandı. Rahmet diliyorum. Saldırının müsebbiplerinin bulunmasını istiyoruz. Tahir Elçi’yi rahmetle anıyorum. Hukukun tecelli edeceğine inancım tamdır.”

Davutoğlu, Diyarbakır Cezaevi önünde açıklama yaptı

Toplantı sonrası Diyarbakır Cezaevi önüne geçen Davutoğlu, burada basın açıklaması yaptı. Davutoğlu, şunları söyledi:

“Biz bu ülkede hep beraber ortak bir geleceğe, hakka hukuka ortak bir geleceğe doğru el ele yürüyeceğiz. Burada Diyarbakır Cezaevi’nde ve diğer cezaevlerinde insanlara işkence yapanları buradan bir kez daha lanetliyoruz. Geçmiş ders alındığında tekrar etmez. Demokratik hukuk devleti içinde engelleme imkanı varken engellemeyenler, olayları kendi seyri içinde izlemekle yetinenler bir sabah kalktılar ve ülkemizin demokrasisine büyük bir darbe niteliği taşıyan ve ülkemizin itibarı açısından da yük karası olan bir darbeyi hayata geçirdiler. 12 Eylül 1980 sabahından itibaren temel insan haklarının askıya alındığı, en temel insan onuruyla ilgili ilkelerin göz ardı edildiği, bütün partilerin kapatıldığı, derneklerin örgütlenme özgürlüğünün tümüyle ihlal edildiği bir yeni dönem başladı.

Siyasi partiler toplumun sözcüleri olarak bunları ifade etme yeteneğini kaybettiler çünkü kapatıldılar. Aydınlar gençler tutuklandı on binlerce insan uzun yıllar süren işkencelere maruz kaldı. Öyle ki ‘bir sağdan bir soldan’ diyerek idamlar arasında bile neredeyse insanlık dışı bir denge kurmak için gençlerin yaşları büyütüldü. Çok büyük acılar yaşandı.

Gelecek Partisi olarak insan onurunu temel ilke aldığımızı parti programımızda beyan etmiş olan bir parti olarak bugün buradan Diyarbakır Cezaevi önünden bütün bir dünyaya seslenmek istiyorum:

Bundan sonra şu veya bu şekilde dolaylı ya da doğrudan darbe girişiminde kim bulunursa bulunsun, hangi gerekçeyle darbe girişimini meşrulaştırmak isterse istesin biz Gelecek Partisi olarak bunun karşısında dimdik duracağız. Bunun karşısında duran bütün siyasi partilerle ve gruplarla işbirliği içinde olacağız

İnsanlık onurunu zedeleyen işkence tümüyle ülke gündeminden kalkana ve bir daha insan haklarını zedeleyen işkence unsuru görünmeyecek hale gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. İnsan hakları ihlallerine karşı da bütün etnik, mezhebi, siyasi, inanç farklılıklarını göz ardı ederek omuz omuza vereceğiz.

Biz bu ülkede hep beraber ortak bir geleceğe, hakka hukuka ortak bir geleceğe doğru el ele yürüyeceğiz. Burada Diyarbakır Cezaevi’nde ve diğer cezaevlerinde insanlara işkence yapanları buradan bir kez daha lanetliyoruz. Geçmiş ders alındığında tekrar etmez.”

Editör: TE Bilişim