Fuat BULUT/ÖZEL

Güneydoğu Tekstil Sanayi ve İş İnsanları Derneği (GÜNTİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Dalkıran, kentte kurulan Türkiye’nin ilk ve tek örnek Tekstil İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ile birlikte sektörün büyük bir ivme kazanacağını söyledi. Tekstilin Diyarbakır için çok stratejik bir sektör olduğunu vurgulayan Dalkıran, arıtma tesisinin faaliyete geçmesiyle birlikte tam entegre konumuna geldiklerini ifade etti. “Diyarbakır’ı tekstil ve modanın merkezi haline getirme hedefimiz var” diyen Dalkıran, önümüzdeki hafta Rusya’da yatırım yapan firmaları yerinde inceleyeceklerini, üç hafta sonra da tekstil ve hazır giyimde ciddi yatırımları bulunan çok sayıda firmayı Diyarbakır’da ağırlayacaklarını söyledi.

Tekstilkent’teki 105 parselin tamamının tahsisinin yapıldığını anlatan Dalkıran, 2. Etap için ilgili makamlara resmi müracaatın yapıldığını, Bismil, Ergani ve Çermik’te mini tekstilkentlerin kurulacağı müjdesini verdi.

Aynı zamanda Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkan Yardımcısı olan Mehmet Dalkıran’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

*GÜNTİAD’ın kurumsal kimliği, örgütlenme ağı ve üye sayısı hakkında bilgi verebilir misiniz?

İlk göreve geldiğimiz zaman temel amacımız GÜNTİAD’ın kurumsal kimliğini ön plana çıkarmaktı, şahısların değil. 1.5 yıl içerisinde geldiğimiz nokta aslında tam da bu. Bugün Diyarbakır, Batman, Mardin, Maraş ve İstanbul’da örgütlüyüz. Toplam 120 üyemiz var. İstihdama katkımız 12 bindir. Bölgede en fazla istihdam yaratan kurum noktasındayız.

*Göreve geldikten sonra Yönetim olarak ne tür faaliyetler yaptınız?

Göreve geldikten sonra dünya Covid pandemisiyle karşı karşıya kaldı. Amacımız küçük ile büyüğü bir araya getirebilmek, Diyarbakır’da tekstil sektörümüzü ve GÜNTİAD’ı görünür kılmak, Diyarbakır’daki kurumlar içerisinde hatırı sayılır bir noktaya getirebilmekti. Ancak demin de dediğim gibi Covid’den tün dünya ve bütün sektörler etkilendi. Sektörel olarak da pandemiden en çok etkilenen bizler olduk. Emek yoğunluğu isteyen bir sektör olmamızdan kaynaklı çok sayıda personel çalışıyor ve her yer kapanmasına rağmen bunların ödemesini yapmak durumunda kaldı. Devletin Kısa Çalışma Ödeneği gibi programları olmasına rağmen bölge olarak çok az faydalandık.

*Neden?

Çünkü Kısa Çalışma Ödeneği’nden faydalanmak için bir takım kriterler vardı. Örneğin Marmara Bölgesi, desteklerden yüzde 80-90 faydalanırken bizler yararlanamadık. Çünkü son 90 gün aynı işyerinde çalışma ve son 3 yıl sigortalılık süresi şartı vardı. Diyarbakır, hem tekstilde yeni gelişmesinden kaynaklı hem de sektörde çok fazla sirküle olmasından kaynaklı gerekli şartlar oluşamadığı için desteklerden faydalanamadı.

*Tekstilkent’te son durum nedir? Kaç firma faaliyete başladı, mevcut alan yeterli mi?

105 parselden oluşuyor Tekstilkent. 65 firmaya tahsis yapıldı. 38 firmamızın inşaatı devam ediyor. Ve bu 38 firmamızın 15’i üretime başladı. Şu an binin üzerinde çalışan var ve ciddi üretim söz konusu. Tahsis yapılan firmalarımızın bazıları 3, bazıları 2 parsel aldığı için 105 parselin tamamı tahsis edilmiş durumda. Ruhsat alan firmalarımızın oranı % 75’i geçti. Oran şu an % 76. İkinci Etab’ın açılması için süreci başlattık. Sanayi Bakanımıza durumu arz ettik ve Yönetim Kurulumuzun almış olduğu kararı ilgili mercilere ilettik. 189 hektarlık alanın açılması söz konusu. Bu hemen yapılacak bir durum değil. Bir süreçtir. Alt yapısının yapılması, kamulaştırmanın yapılması, kredilendirilmesi gibi bir süreç.

*Tekstilkent’in tam kapasite faaliyete geçmesi kente nasıl bir katkı sağlayacak?

Şu an Diyarbakır’ın ihracatta neredeyse esamesi okunmuyor. İşsizlik rakamları çok yüksek. Genç nüfus ise oldukça fazla. Tekstilin Diyarbakır için çok stratejik bir sektör olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, genç nüfusumuz önemli bir avantaj. Arıtma tesisinin devreye girmesiyle tam entegre tesisler oluşacak. Önceden sıkça dile getirdiğimiz bir sloganımız vardı. “Topraktan podyuma”… Bu sloganımız Diyarbakır’da hayata geçmiş durumda. Neden, nasıl olur bu? Şöyle izah edeyim; Diyarbakır, kaliteli pamukta ilk üçtedir. Daha önce burada iplik ve örgü vardı. Boyahane ve arıtma tesisi olmadığı için hem çevre illere hem de İstanbul’a boyahane için gidiliyordu. Ve bu çok ciddi bir maliyetti. Şimdi arıtma tesisimiz bitti. Boyahaneler üretime başladı. Dolayısıyla tekstille ilgili pamuktan tutun direkt satış kanallarına gidecek hiçbir kente ihtiyaç duymadan üretim yapılıyor. Tam entegre haline geldik. Diyarbakır’ı tekstil ve modanın merkezi haline getirme hedefimiz var. Diyarbakır’da üretilen ürünlerin; birincisi markalaşma ile ilgili, diğeri de önemli uluslararası firmaların burada üretimlerini yapmalarını hedefliyoruz.

Pandemi süreci bize markalaşmanın ne kadar değerli olduğunu, birilerine bağlı kalmadan kendi özgücünle ayakta durmanın önemini gösterdi. Sıkıntılı bir süreç olmakla birlikte kendi payımıza düşeni almaya çalıştık.

* Kendi payımıza düşenden kastınız marka yok fason var mı demek istediniz?

Evet, aynen öyle. Klasik bir söz vardır. Fason çalışmak üvey evlat gibidir anında seni bırakabilir, markalaşmak öz evlattır seni kolay kolay bırakmaz. Biz, bundan dolayı kentimizin markalarını ön plana çıkarmak, görünür kılmak istiyoruz.

*Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun son Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu üyesi seçildikten sonra Başkan Yardımcılığı görevini üstlendiniz. Bu görevinizin kente, bölgeye ne tür bir yansıması olacak?

Türkiye’nin yedi bölgesinde örgütlenmiş bir yapıdan söz ediyoruz. Diyarbakır’ı temsilen de Başkan Yardımcılığı görevim var. Amacımız geçmişten bu yana Diyarbakır’a hep olumsuz bakan, sadece siyasetle ön plana çıkmasından ziyade ilk toplantımızda MHGF üyelerini Diyarbakır’da ağırlamak; tekstil girişimlerini, son yıllarda yapılan modern fabrikaları yerinde görmek ve ‘Topraktan podyuma’ sloganımızın vücut bulduğu entegre sistemimizi, Diyarbakır özelinden bölgede sektör olarak neler yapabileceğimiz göstermek istiyoruz. Sadece Diyarbakır’da değil, Batman, Mardin ve Urfa’da çok ciddi gelişimler var. Bunları MHGF üyelerine göstermek istiyoruz.

*GÜNTİAD’ın gelecekteki hedeflerinde neler var?

Daha önce Rusya’nın İvanova bölgesinden bir heyet gelmişti. Haftaya iadeyi ziyarete gidiyoruz. Oradaki yatırımcılarımızın faaliyetlerini yerinde inceleme fırsatı bulacağız. Eylül ayının üçüncü haftasında MHGF, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, buraya yatırım yapan tüm firmaları ağırlayacağız. Tekstil alanındaki gelişmeleri yerinde göreceğiz. Ayrıca Diyarbakır’daki tüm STK’lar, odalarla birlikte kentin sadece istihdamına değil tarihi ve kültürünü de ön plana çıkaracak organizasyonlar yapacağız. Diyarbakır markalarının ön plana çıkması için çabalarımız olacak.

*Tekstilkent’in oluşum sürecinde geçmişte bürokratik engeller olmuştu. O engellerin aşıldığını görüyoruz…

Son bir yılda hayal dahi edilemeyecek gelişmeler oldu. Tekstilkent’e ilk kazmayı vuran firmalardan biri bizdik. Fabrikalarımız bitmesine rağmen altyapı, elektrik, telekom, doğalgaz yoktu. Ancak şuanki il Valimiz Sayın Münir Karaloğlu ve Vali Yardımcımız Sayın Ömer Coşkun’un katkıları ve destekleri ile 30 yıllık Diyarbakır OSB ile aynı konuma gelmiş durumdayız. Tüm sorunlara istisnasız çözüm buldular. Sizin aracılığınızla kendilerine çok teşekkür ediyorum.

*Tekstilkent’in kurulması ile birlikte kent merkezindeki merdivenaltı atölyeler sorunu çözülecek algısı oluşmuştu. Bu sorun çözüldü mü?

Bu sorun hala var. Çözüm arayışı içindeyiz. Bizim taleplerimizle Karacadağ Kalkınma Ajansı ve İl Valiliğimiz proje hazırladılar. Bismil, Ergani ve Çermik’te mini tekstilkentler kurulacak. Bismil’de 20 bin 500 metrekarelik bir alan, Ergani’de 17 bin 500 metrekare, Çermik’te 5 bin metrekarelik alan yapılıyor. İlçelerimizde mini birer tekstilkentler inşa ediliyor diyebilirim. Diyarbakır’daki sorunu çözmek için de Tekstil İhtisas OSB’de 10 bin metrekarelik bir alan ayırdık. Her bir atölye için biner metrekarelik yerler yapıldı.

Editör: TE Bilişim