Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, dört yılı aşkın süredir bir gerekçe gösterilmeden kendisine verilmeyen "sürekli basın kartı" için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nı dava etti.

Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne avukatları aracılığıyla başvuran Oral, bianet’e yaptığı açıklamada İletişim Başkanlığı’nın tutumunu keyfiyet olarak nitelendirdi.

1997’den beri gazetecilik yaptığını, 2003’ten beri de basın kartı taşıdığını dile getiren Oral, Mayıs 2017’den bu yana da sürekli basın kartı sahibi olduğunu söyledi. Sürekli basın kartının aralıksız olarak 20 yıl gazetecilik yapan kişilere verildiğini hatırlattı.

"Keyfilikten başka hiçbir açıklaması yok"

2018’deki yönetmelik değişikliğinden sonra hak sahibi olduğu sürekli basın kartının başvuru yapmasına rağmen İletişim Başkanlığınca yenilenmediğini aktaran Oral şöyle konuştu:

Basın kartlarını verme, vermeme, keyfi olarak bekletme, iptal etme kaosu 2018'de Basın Kartı Yönetmeliği'nde yapılan ve yetkinin İletişim Başkanlığına verildiği değişiklikle başladı.

Değişik sonrasında İletişim Başkanlığı 9 bin 115 gazetecinin basın kartının yenilediğini açıkladı ancak süreçte 1371 gazetecinin basın kartı yenilenmedi, 1238 gazetecinin de basın kartı iptal edildi, 200'den fazla gazetecinin değerlendirme süreci devam ediyor.

Hal böyleyken yönetmeliğin pek çok maddesinin yürütmesini Danıştay, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin açtığı dava sonrası durdurdu. İletişim Başkanlığı Danıştay'ın kararına karşılık, yönetmelikte bu kararı ve bu kararda işaret edilen hukuki çerçeveyi etkisiz kılacak yeni düzenlemeler yaptı. Ancak İletişim Başkanlığı bunun arkasından dolaşarak yeni bir yönetmelikle kararı boşa çıkardı.

 “İletişim Başkanlığı verdiğim dilekçelere ‘Başvurunuz değerlendirme aşamasında bulunmaktadır’ şeklinde cevap verip duruyor. 4 yıldır neyin incelemesi bu? Kaldı ki benim kartım ‘sürekli basın kartı’. Eski ismiyle basın şeref kartı. 25 senedir bu mesleği yapıyorum ben. İletişim Başkanlığı daha neyimi inceliyor?

 “Başvuruma bir yanıt verseler, deseler ki ‘Sizin terörle iltisağınız var’, ‘Sigorta gün sayınız yetersiz’ ya da ‘Şu nedenle çalışmalarız yetersiz’; biz de ona göre davranırız. Ama hiçbir neden öne sürmeden basın kartımı almamın engellenmesi filli bir yasaktan başka bir şey değil.

 “Benim gibi hak kazandıkları basın kartlarını alamayan yüzlerce meslektaşım olduğunu biliyorum. Ben artık sahada aktif gazetecilik yapan birisi değilim. Artık basın kartına ihtiyacım da yok. Ama bu bana verilmiş bir hak. Belki basın kartı verilmeyen diğer meslektaşlarım için bu dava bir ön açıcı olur. İdare zorlanır da basın kartlarını vermediği, mağdur ettiği arkadaşlarımızın önü açılır.

 “Zaten bu konuda sonuçlanmış birçok dava var. İdareye açılan her davada mağdurun lehinde bir karar çıkıyor. Fakat İletişim Başkanlığı yüzlerce insanı mağdur etmeye devam ediyor, basın kartlarını vermemekte hala direniyor. Bunun keyfilikten başka hiçbir açıklaması yok.”

 (BİANET)

Editör: TE Bilişim