Tohum Platformu Eş Başkanı Prof. Dr. Nusret Zencirci şöyle konuştu:

“2020 ve 2021 yılında son 20 yılın en kurak sonbaharını yaşadık, kışı da yaşamaya devam ediyoruz. Ülkemizde ekimi yapılan tarımsal ürünlerin önemli bölümü kuru  tarım ile gerçekleştirilmekte. Bu anlamda yaşanan kuraklık sebebiyle özellikle de kış ekimlerinde ciddi problemler yaşanmakta. Mart ve Nisan aylarında yağış miktarı normal düzeylerde olsa bile serin iklim tahıl rekoltesinde yüzde 30’lara varan bir düşüş bekliyoruz. Geçmişte yapılan benzer araştırma sonuçları bunu göstermekte.

Tarımsal üründe azalma gıda fiyatlarında artışa neden olacak. İthalat; fiyat artışlarının önüne geçmek için çoğu zaman geçici bir yöntem olarak kullanılırken çiftçinin gelecek yıl ekim planlarını da olumsuz yönde etkilemekte. Salgın dönemini yaşarken ortaya çıkacak ciddi düzeyde gıda kayıpları ve gıda fiyatlarındaki halkın sağlıklı beslenmesini olumsuz etkileyecek.

Güz ekiminde sonbahar yağmurlarının rekolteye etkisi yüzde 40 düzeyinde. Özellikle kışlık ekilen tahılların üretiminde Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar etkili olacak ve kayıplar kısmen de olsa azaltabilecek.

Şu an özelikle sahil kuşağında endişe verici bir durum yaşanmakta. Ege ve Batı Akdeniz bölgesi kısmen iyi, Doğu Akdeniz’de Mersin, Adana kısmen iyi. Osmaniye ve Kahramanmaraş sıkıntılı seyretmekte. Güneydoğuda yağışlar yetersiz.”

Don olayı

Son yıllarda tarımda yaşan en büyük sıkıntılardan biri sonbahar kurağının ardından kıştan çıkarken yaşanan don olaylarının olduğunu belirten Zencirci, “Benzer bir durum 1981- 1982 yıllarında da yaşanmış, ilk kar 28 Aralıkta yağmıştı. Geçmiş yıl istatistiklerine bakıldığında Nisan, Mayıs yağışlarının da yetersiz olacağı gözüküyor. Baharda gelen yağmurlar olsa da eğer kış boyu tarlada tohumlar canlı kalmamışsa, problem yaşanacak. 2016 yılında da sonbaharda yağışların yetersiz olması, Aralık ayında kar yağması sonucu değiştirmemişti. Kış boyu tarlalar boşalınca bahara yeniden ekim yapılmak zorunda kalınabilir.

1989- 90 yılında kuraklıktan dolayı yeterli buğday tohumu üretilemediği için 40 bin ton buğday tohumu ithal edilmişti. Hiç kuşkusuz Türkiye tohumculuğu geçmişe göre çok gelişme gösterse de tohumculuk üretimi de kuraklıktan ziyadesiyle etkilenmekte.

 Gelinen noktada iklim değişikliğinin sonuçlarından azami düzeyde etkilenmek için tarımın tüm paydaşları ile tohumculuktan başlayarak tabaktaki son ürüne kadar, süreç  baştan planlanmalı” dedi.

Kuraklığa karşı öneriler

Tohum Platformu Kurucusu Mine Ataman ise şu önerilerde bulundu:

-Etkin su kullanan tarımın gündeme getirilmesi, kış ekimlerine uygun kuraklıkları dikkate alarak çeşit geliştirilmesi, yıllık hava tahmin verilerinin çiftçi ile erkenden paylaşılarak doğru tohuma ve ürüne yönlendirilmesi.

-Tohumculuk sektörünün kuraklığa karşı yeni çeşitler geliştirmesi için desteklenmesi. Kuraklığın etkilerine karşı damla sulama modelinin ivedi olarak uygulamaya alınması.

-Üretim eksiği olmayan tahıllar  ve diğer tarımsal ürünlerdeki fazla üretimlerin önüne geçilerek suyun gereksiz yere kullanımının önlenmesi.

-Toprağın işlenmesi, ikili ekim, doğrudan ekim gibi birçok tarım kavramı ivedi gündeme getirilip tarımın tüm süreçleriyle ilgili sektörün tüm paydaşlarına bilgi aktarımı yapılmalıdır.

-Yaşanan kuraklığın etkilerini azaltmak amacıyla konunun uzmanlarından oluşan, tarımsal hafızayı taşıyan paydaşlarla ivedilikle bir; “Tarım Kurulu” oluşturulması, kuraklığa karşı en hızlı çözüm olacaktır.”

Editör: TE Bilişim