TÜİK verilerine göre Türkiye geçen yıl turizmden 24 milyar 482 milyon 332 bin dolar gelir elde etti. Turizm gelirleri 2022'nin ilk 3 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 122 oranında artarak 5 milyar 554 milyon dolar oldu. Peki sektörü ayakta tutan turizm işçileri ne durumda?

Güvencesiz ve geçici olarak çalıştırılan yüz binlerce işçi, turizm sezonu sona erdikten sonra bir sonraki sezona kadar işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya. Ekonomik krizin derinleşmesi, enflasyon oranlarındaki astronomik artışlar ve geçim sıkıntısı, turizm işçilerinin hayatını güçleştirirken yoğun çalışma temposu, kötü çalışma koşulları ve yaşam alanlarının sağlıksız olması gibi sorunlar da turizm işçilerini olumsuz etkiliyor.

Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Genel Başkanı Kubilay Çelik ve turizm işçileri turizm işçilerinin sorunlarını anlattı.

"İş bulamayınca temizliğe gidenler oldu"

34 yıllık turizm rehberi Ülkü Sevener, turizm işçilerinin sorunlarının pandemide daha da ağırlaştığına dikkat çekiyor. Güvencesiz çalıştırmanın turist rehberleri içinde yaygın olduğuna değinen Sevener, şunları söylüyor:

"Biz bir şirketin maaşlı çalışanı değil şirketlerle geçici sözleşmeler yapan ve o sözleşmelere bağlı çalışan kişileriz. Şirketler bizi aramadığı zaman sosyal güvencesizlik dâhil pek çok sorun yaşıyoruz. Bazı şirketlerin bizleri sigortasız çalıştırdığını sonradan öğrendik.

"Pandeminin başlamasıyla birlikte uzun süre evde kaldık. İki yıl boyunca doğru düzgün para kazanamadık. Devlet ise bize sadece altı ay sonra geri ödemek kaydıyla 10 bin TL'lik kredi verdi. Altı ay çalışmayan bir rehber bu krediyi nasıl ödesin? Ben almadım o krediyi. Birikimim olduğu için idare ettim bir süre ama herkes benim gibi değil. Akıl sağlığını yitirenler, çeşitli hastalıklara yakalananlar oldu. Bazı arkadaşlarımız mecburen ailesinin yanına döndü. Rehberlerden bazıları evlere gündeliğe gitti. Bazı rehber arkadaşlarımız ise farklı işlere yöneldiler ama çok azı iş bulabildi.”

"Sigortamızı kendimiz ödüyoruz"

“Eskiden rehberlik yapmak için kokart gerekirken günümüzde dört yıllık okul bitirenlere rehberlik izni veriliyor. Hâlbuki rehberlik bir hobi değil, meslektir. Asıl işi rehberlik olmayan pek çok insan bu işi yapıyor ve bazı acenteler buna göz yumuyor. Bu da bize darbe vuruyor. Bu konuda bakanlığın ve TÜRSAB'ın üstüne düşeni yapması gerekiyor.

"Sadece çalıştığımız dönemde sigortalı göründüğümüz için sağlık hizmetlerine para ödeyerek ulaşabiliyoruz. Şanslı olanlarımız ise sigortalarını kendileri ödemek kaydıyla sağlık hizmetinden yararlanabiliyor. Bu krizden pek çoğumuz sağlıklı çıkamadık.”

"Yetkililer bizi görsün!"

“Yetkililerin bizi görmelerini istiyoruz. Biz 12 ay boyunca çalışma olanağına sahip değiliz. Bu işin profesyonel bir iş olarak görülmesi, onurlu bir şekilde yaşamımızı sürdürebileceğimiz altyapının sağlanması ve sosyal güvence sorunlarının çözülmesi gerekiyor.

"Gerçek mesleğimiz budur. Biz bu işten kazandığımız para ile geçinmeye çalışıyoruz. Çoğu insan, 'Ne güzel, hem çalışıyor hem para kazanıyorsunuz' diyor. Bu söz bizi hem güldürüyor hem incitiyor. Nerede ne olduğunu görmek için gazeteleri ve dergileri en çok didikleyen biziz. Elimizde bir çay veya rakı kadehiyle eğlendiğimizi sanıyorlar ama öyle bir şey yok. Yurt içi- yurt dışı ayırmaksızın her yere gidiyoruz. 24 saat boyunca turistlerin hizmetinde olmak zorundayız. Herkes günün sonunda yatağına yatıp uyurken biz 'Çok şükür bugün de kazasız belasız bitti' deyip ertesi günü planlamaya başlıyoruz. Fiziksel ve mental olarak çok yoruluyoruz". 

"Çoğu iş yeri sigorta yapmıyor"

TEHİS Genel Başkanı Kubilay Çelik şöyle konuşuyor:  

"Kış ve bahar aylarında turizm bölgelerinde fazla iş olmazken yaz aylarıyla birlikte hareketlilik yaşanıyor. Yüzlerce işçi bir yerde çalışabiliyor. Ancak bu işçilerin kaldıkları yerler temiz değil. Odaları neredeyse hiç temizlenmiyor. Çoğu iş yeri sigorta yapmıyor, küçük iş yerlerinde ise hiç sigorta yapılmıyor. Sigortasız işçi çalıştırmak suç olmasına karşın hiçbir yaptırım uygulanmıyor.”

"Mülteci işçilere kölelik dayatılıyor"

TEHİS Başkanı Çelik, kayıtdışı ve ağır koşullarda çalıştırılan mülteci işçilerle ilgili de şunları söylüyor:

“Mülteci arkadaşlarımızın sigortalarının yaptırılmasının önünde hiçbir engel yok ama patronlar bu işin maliyetinden dolayı sigorta yaptırmıyorlar. Üstelik sigortanın maliyeti elden de ödenmiyor. Mülteci işçilere açıkça kölelik koşulları dayatılıyor. Sadece küçük yerlerde değil Kadıköy ve Beşiktaş gibi merkezi yerlerde de durum aynı. Pek çok yerde göçmen işçi çalıştırılıyor ve bunların neredeyse yüzde 90'ı kayıtdışı. Aslında bunun adı köle emeğidir. Üstelik bu arkadaşlarımız çalışma koşullarını düzeltmek için bir sendikal faaliyetin içine girdiklerinde sınır dışı edilme tehlikesiyle yüz yüzeler. O yüzden seslerini çıkaramıyorlar.”

Öğrenci ve stajyer sömürüsü

“Bu işin bir başka boyutu ise öğrenci ve stajyer sömürüsü. Özellikle yaz aylarında pek çok öğrenci turizm işletmelerinde çalışıyor ve çoğu sigortasız. Üstelik sadece yaz aylarında değil her mevsim sigortasız çalışmak zorunda kalıyorlar. İşverenler ucuz emek olarak bakıyor meseleye. Otellerde bu durum daha az belki ama kafe, bar, restoran gibi işyerlerinde çok daha yaygın. Stajyerlerin durumu ise daha kötü. Üniversitelerde gastronomi bölümlerinin açılmasıyla beraber restoranların, barların, kafelerin mutfaklarında stajyer öğrenciler çalışmaya başladı. Bunlar yaptıkları işlerden para almadıkları gibi işin angaryasını çekiyorlar. İşveren insaflıysa stajyer öğrenciye yol parası veriyor, o kadar! Bu sorunun çözümü için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) denetimlerinin artırılması şart!"

"Bazı turistler personeli satın aldığını zannediyor"

Kuşadası'nda çalışan ve adını paylaşmak istemeyen bir acente işçisi ise kötü çalışma koşullarının kalifiye işçileri sektörden uzaklaşma noktasına getirdiğini belirterek şunları anlatıyor: 

"Üniversitelerdeki yetersiz eğitim, esnek çalışma saatleri ve maaşlar yüzünden kalifiye elemanlar başka sektörlere yöneliyor. Bazı turistler bir tatil hizmeti satın aldığında hizmet veren personeli de satın almış gibi çirkin davranışlarda bulunuyor. Staj dönemindeki birçok genç, yaşadıkları yüzünden başka sektörlere geçiyor. Pek çok şirkette maaşlar geç ve eksik yatıyor. Bu durumda insani yaşam koşullarının dışına çıkıyorsunuz ne yazık ki ama sorunlar bu kadarla da sınırlı değil. Ben işyerimin koşulları nedeniyle 12 ay çalıştığım için şanslı olsam da pek çok arkadaşımız turizm sezonu sona erdiğinde işsiz kalıyor. Bu durum turizm sektöründe kanayan bir yara."

Turizm işçisi sözlerini şöyle sürdürüydr, "Öğrenci arkadaşlar sezonun erken açılmasıyla beraber okullarını aksatmak zorunda kalıyorlar ve bu konuda yeterli desteği de göremiyorlar. Bu yüzden eksik eleman, doğru ücretlendirme, iş tanımının düzgün yapılması ve çalışma saatlerine ilişkin sorunlar çözülmeli." (BİANET)

Editör: TE Bilişim