Ahmet Sünbül Yazı Dizisi (2)

Güneydoğu Ekspres Diyarbakır -İsyan hazırlığı yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan ve 15 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırılarak, Diyarbakır'a sürgün edilen Bulgar devrimcilerinden ikinci kafile İstanbul hapishanelerinde yaklaşık 5 ay kaldıktan sonra Sarayburnu İskelesi’ne götürülerek, Osmanlı bandıralı bir vapurla Karadeniz Ereğlisi, Amasra, İnebolu ve Sinop üzerinden 3 günlük yolculuk sonunda 26 Kasım 1867 tarihinde Samsun'a ulaşır.

Boyunlarından zincire vurulurlar

Vapurdan indirilen isyancıların ayaklarındaki prangalar sökülerek, boyunlarına zincir takılır ve iki gün Samsun hapishanesinde kaldıktan sonra her birine birer tayın verildikten sonra kafile Diyarbakır'a gitmek için Amasya'ya doğru yola çıkarılır. Bu kafileye İstanbul'dan üç adliye memuru ve zaptiyeler de eşlik eder.

Anılarında yazar

Diyarbakır'a sürgünleri sonrasında yaşadıklarını "Hayat Hikayem” adlı kitapta yazan Yasen Kamenov, o günleri şöyle aktarır:

"Amasya yolu son derece kötüydü; yol falan hak getire, tarla ve çayır içlerinden geçiyorduk. Yapışkan çamur yemenilerimize bulanıyordu. Yemenilerin ağırlığı ayaklarımızı o kadar güçsüz kılıyordu ki, sürekli sendeliyor ve düşüyorduk. Yağmurlu havada, iliğimize kadar ıslanmış vaziyette, konaklanacak yere yetişmek için yürüyorduk.

Çarıklar satın alınır

O zaman refakatçi subay dinlenmek için bir değirmende mola verdi. Burada nöbetçi köylülerden mecburi birkaç çift çarık satın aldık ve ihtiyacı olan arkadaşlarımıza verdi. Çamurda daha kolay yürüyebilmek için çoğu arkadaşımız daha İstanbul'dan çarık tedarik etmişti. İki-üç kişinin ayağında da ağır ve çamurda yürümek için müsait olmayan tulumbacı yemenileri vardı. Şüphe yok ki, at sırtında olan muhafızlarımız da, bu meşakkatli ve çileli yolculukta zorluk çekiyorlardı."

Amasya'da bekletilirler

Zaptiye ve memurların gözetiminde yürüyerek Samsun'dan yola çıkarılan sürgünler, zorlu bir yolculuktan sonra 3 Aralık tarihinde Amasya'ya ulaşabilir. Amasya hapishanesine konulan sürgünlerin prangaları yerine kelepçeler takılır. Bu arada sürgünlere eşlik eden memur ve zaptiyeler de değiştirilir.

Mahkumların ana babalarının Ziştovi'den giysi gönderdikleri ve bunların İstanbul'dan yola çıkarıldığı yönünde alınan telgraf üzerine, gönderilen giysilerin ulaşması ve sahiplerine verilmesi için Amasya idaresine sürgünlerin bekletilmesi talimatı verilir.

16 adet katır kiralanır

Ziştovi'den gönderilen giysiler gelir, ancak Diyarbakır’a yolculuğun, kış şartlarında zor olacağı, bunun için at ya da katır kiralayabileceklerinin söylenmesi üzerine, mahkumlar fazla giysi, ayakkabı, kilim, battaniye, gömlek gibi eşyalarını hapishanede diğer mahkumlara satar. Bu satıştan elde edilen parayla Harput'a kadar 16 katır kiralanır.

Bazı mahkumlar tek başına, bazıları da dönüşümlü olarak ikişer kişi katıra binerek yolculuğa devam ederler. Zaptiyeler eşliğinde 6 Aralık 1867 tarihinde Turhal güzergahı takip edilerek Tokat şehrine varırlar.

Kafile Harput'a ulaşır

Kar fırtınası nedeniyle sürgünlerin, fırtına dinene kadar Tokat'ta kalmaları kararlaştırılır. 3 gün Tokat hapishanesinde kalındıktan sonra Sivas'a doğru yola koyulurlar.

15 Aralık tarihinde Kangal'a varan kafile, Alaca Han'da mola verdikten sonra yoluna devam eder ve 18 Aralık tarihinde Hekimhan İlçesi’ne ulaşır. Burada hanlarda güvenlik tedbirleri alınarak bekletilen kafile, sonraki gün yoluna devam eder ve 24 Aralık tarihinde Harput'a ulaşır.

'Taşla dolu bulgur çorbası'

Kar yolları kapattığı ve Mihrap Dağı geçit vermediği için Harput'a bağlı Mezre kasabasında mahsur kalırlar. Hapishaneye konulan mahkumlar, ikişerli halde elleri birbirine kelepçeli olarak muhafaza altına alınır.

Anılarında o günleri anlatan İvanitsa İvanov, yaşadıklarına dair şunları yazar: "Kelepçenin soğuktan şişmiş bileklerime girmesiyle oluşan yara kanıyordu. Bu durum refakat eden yüzbaşıyı merhamete getirdi, öyle ki bir akşam konaklamak için durduğumuz bir köyde beni bir nalbanda götürdü; zorlukla kelepçenin çivisi söküldü. Yemek için taşla dolu bulgur çorbası veriliyordu.

'Zorlu ve iğrenç geçen yolculuk'

Mahalli idarenin talimatıyla bize hizmet eden bazı köylüler, bilhassa redifler, kelepçeli halimize acıyor, kaşıkla yemek yediriyor ve kendilerinin dediği gibi, böylelikle sevap işlediklerini düşünüyorlardı.

Bu yolculukta sırtımızı başımızı değiştirme ve temizlenme imkanımız olmadığından o kadar bitlendik ki, bu iğrenç haşereden dolayı bedenimiz yara içindeydi. Bu ağır yolculuk sırasında sıkça düşüyorduk, hatta bazı arkadaşlarımız çok tehlikeli düşüyor ve bir müddet şuursuz kalıyorlardı."

Kürtler, kafileyi dağdan geçirir

Mezre'de bir Rum fırıncı ve sarraf, "Eğer mahkumlar hapishanede daha çok kalırlarsa ölecekler" diye Vali Paşanın huzuruna çıkar. Paşa, hapishaneye bir memur gönderir ve sürgünlerin yola çıkmak isteyip istemediklerini sordurtur.

Karşılığında da "Burada öleceğimize yolda ölelim" cevabı verilince karla kaplı yola devam edilir. Mezre'den sonra Kunt ve tehlikeli Deveboynu Dağı ve Malato  Köyü’nden geçilir. Devlete vergi ödemeyen civar köylerdeki Kürtler, kafileyi çok iyi bildikleri dağdan geçirme sorumluluğunu alır ve kafileyi Serdar Han'a ulaştırır.

Sürgün yolunda 3 isyancı soğuktan ölür

Maden güzergahı izlenerek, karla kaplı yollardan ve geçitlerden geçerek zorlu bir yolculuktan sonra 17 Ocak tarihinde Diyarbakır'ın Ergani İlçesi sınırlarına varırlar. Ancak soğuk kış şartlarında kafilede yer alan 3 Bulgar devrimci soğuktan yaşamını yitirir. Burada toprağa verilirler. 26 Kasım 1867 tarihinde yola çıkan kafile, ancak 21 Ocak 1868 tarihinde Diyarbakır'a üç kayıp vererek varabilir. Özel bir askeri birlik Bulgar sürgünlerini şehrin girişinde karşılayarak hapishaneye kadar onlara refakat eder.

İçkale'deki hapishaneye konulurlar

Samsun’dan Diyarbakır’a ulaşan ve İçkale'deki hapishaneye konulan Bulgar sürgünler, burada, çeşitli suçlardan yatan 300 Kürt, aralarında 1858'de ve 1862'de sürgün edilenler ile ilk kafileden Diyarbakır'a gönderilen 9 Bulgar devrimciyi bulurlar.

İçkale'de bulunan cezaevi büyük bir avlu etrafına siyah bazalt taştan inşa edilmiş bir yapıdır ve ortasında havuzu vardır. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim